ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜ

27/02/2023 04:26 426

                                                              

Ülke olarak o kadar ağır bir dönemden geçiyoruz ki, birbirimizi desteklemekten, birbirimize yardımcı olmaktan, birbirimizin yarasını sarmaya çalışmaktan başka çare görünmüyor. Bu günleri atlatmanın en önemli sırlarından birisi de sabır, sabır, sabırdır.

Ülkemizde hiç deprem olmadığını zannettiğimiz yerler bile sallanıyor. Elbette, deprem uzmanı, yerbilimleri uzmanı değiliz. Ancak anlatılanlara göre, uzun asırlardan beri hareket etmeyen fay kırıkları bile diğer fayların hareketlerinin tetiklemesi ile hareket ediyorlar.

Böyle dönemlerde, günlük hayatımızda dikkatli olmak önemli görünmektedir. Diğer bir deyişle, geçici olan bu dönemlerde depremin sarsıntıları ile yaşamayı öğrenmekten başka yol yok gibi görünüyor.

Söylediğim gibi birbirimize destek olmak bu zor günleri atlatmakta en önemli unsur gibi görünmektedir. Olması gereken gerçek bu iken ve büyük oranda Türk Milleti olarak bu gerçeğe göre yaşamaya çalışıyorken maalesef üzülerek belirtmeliyim ki bu ağır, zor şartları fırsata çevirenlerin de olduğunu görüyoruz.

Suriyeli gayrıtürklerin yağmacılığını, hırsızlığını gördük ve kızdık da, kendi insanlarımızdan fırsatçılık görmek son derece üzücü olmaktadır.

Bir takım insanların ürün fiyatlarında yaptıkları fahiş artışlar ve özellikle ev kiralarında yaptıkları  artışlar  akla, mantığa, dayanışmaya en çok ihtiyaç olunan böyle bir zamanda kızgınlığa neden olmaktadır.

Bu gelişmeler ışığında konuyu farklı bir açıdan ele almak gerektir diye düşünüyorum.  Nedir o farklı bakış açısı: Böyle ağır ve zor şartların yaşandığı dönemler aslında insanlarda zihnî dönüşümlere neden olmalıdır diye düşünüyorum. Daha doğrusu, insanlar yaşadıkları zorluklardan, ağır şartlardan ders alarak insanî değerlere daha çok sarılmalıdır diye düşünüyorum. İnsan, önce insan olduğunu hiçbir zaman unutmamalı elbette. İşte  insan yaşadığı ağır şartlarda  insan olduğunun gereklerini daha açık, seçik olarak hisseder diye düşünüyorum. Bu durum da sonuç olarak insanda zihniyet dönüşümüne neden olması gerektir.

Zihniyet dönüşümünü yaşamayan insanlarda, insan olmanın özellikleri de yoktur demektir. Bu tür insanlar, vahşi kapitalizmin kurduğu tuzağa düşüp paraya teslim olanlar diye bakıyorum. Buradan şu sonuca da varmak mümkündür: Para, amaç mıdır,araç mıdır sorusuna bu tür insanlar amaç diye bakmaktadırlar. İşte bu bakış açısı, vahşi kapitalizmin insanlara kurduğu tuzaktır. Oysa doğru bakış açısı şöyle olmalıdır; para, günlük yaşantımızı kolaylaştıran en önemli araçlardan bir tanesidir.   

Paraya amaç olarak bakan anlayıştan, insanî değerlendirmeler beklemek, insan odaklı davranışlar beklemek mümkün değildir. Çünkü, paraya her şey diye baktıran vahşi kapitalizm, insandan böyle davranmasını istemektedir.

Depremin açtığı ağır yaralar içerisinde gördük ki, paraya amaç olarak bakanlar, insanlara  oturacakları ev değil gömülecekleri mezar yapmaktan hiç çekinmemişler. İnanılır gibi mi? Depreme dayanıklılığın mühendislik ölçülerini bilmiyor olabilirler mi? Bu evleri yapan Müteahhitlerin denetimini yapmayan, projelerini imzalayan ilgili ve yetkililerin bu ölçümleri ve sonuçlarını bilmiyor olmaları mümkün mü? Nasıl olabilir ya? İmar barışı diye insanların her yaptıkları ev mezarları hiçbir şarta bağlamadan affedenler bu yaptıklarının sonucunu bilmiyor olabilirler mi? Akıl alır bir durum mu?

Bu anlattığım konularda fikir, parti, kesim, cemaat, zümre, grup, kişi ayrımı yapmadan değerlendirme yapmalı ve düşünmeliyiz. Önce insan demeyenin benimle aynı görüşte, aynı partide, aynı grupta, aynı cemaatte, aynı zümrede olmasının ne önemi var.

Yazı başlığına aldığım zihniyet dönüşümü tam da bu noktada gereklidir ve şarttır. Bu ağır dönemler, eğer öyle düşünmüyor iseler bile insan olmanın gerekliliğini düşünme dönemleridir. Eğer, böyle dönemlerde bile ruh hali olarak titreyip kendimize gelmeyeceksek, insan olduğumuzu anlamayacaksak,  insan olmanın gereklerini görmeyeceksek daha ne kadar ağır şartlar yaşamalıyız?

Şu gerçekleri bilerek bu yazıyı yazıyorum. Nedir o gerçekler? Türk Milleti, bütün bileşenleri ile dayanışmanın, birbirine destek olmanın, birbirinin yaralarını sarmaya gayret etmenin en iyi örneğini bütün dünyaya göstermiştir, hem de sadece Anadolu Türklüğü olarak değil, diğer Türk Devletlerinin biz kardeşlerine yaptıkları ile de göstermiştir.

Bu nedenle yazdıklarım bu ağır şartları fırsata çevirmek isteyenleredir.

Bir de bu günlerin zihniyet dönüşümüne neden olması gerektiğini anlamak  ve hatırlamak içindir. Ayrıca böyle dönemlerde hangi noktada birlik olmak gerektiğini belirlemek içindir.