Herhangi bir nedenden dolayı düzene başkaldıran silahlı kişilerin, Zeybeklerin liderlerine verilen isim Efe’dir. Genellikle Batı Anadolu’da Aydın, Denizli, Muğla, Isparta ve Ödemiş dolaylarında yaşamışlardır.
Efe kelimesinin ilk görünüşü 16. Yüzyılda Osmanlı döneminde vuku bulan Celali Ayaklanmaları zamanıdır. Bu devirde efelere özel kıyafet ortaya çıkmıştır.
9 harbi sırasında cepheye gitmeleri durumunda affedilecekleri belirtilmiş ve cephede yaralı işler yapmışlardır. Ancak dönüşlerinde affedilmemişler ve onlarda tekrar dağa çıkmışlar.
Sadece Türkler değil Rum kökenli çetelerde Ege Bölgesinde etkin rol oynamışlardır. En önemli çete başı Çakırcalı Mehmet Efe’dir.
İzmir’in Yunanlar tarafından işgal edildiği gün 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar yenilmediğimiz halde I. Cihan Savaşının galipleri gibi İzmir’e çıkmışlardır. Herhangi bir savunma hattımızın olmadığı o günlerde müdafaa işini Türk Çeteciler yüklenmiştir. Daha sonra Yörük Ali Efe bunların arasında en fazla iş yapandır. Aydın’ı geri almış olması ona büyük şeref sağlamıştır. Fakat Aydın’ı Yunanlılar daha çok askerle geri almışlardır.
Yörük Ali Efe harp bittiğinde dağdan inmiş normal bir vatandaş gibi yaşamıştır.
Babam o devirde Atatürk’ün emri ile İzmir Avcılar Kulübünü kurmuştur. Beraberce gittikleri bir avda Yörük Ali Efe’nin bir mavzerle serçe kuşunu vurduğunu görmüştür.
Aradan yıllar geçince bir gün tramvaydan atlarken ne olmuşsa olmuş iki bacağı birden kesilmiştir.
Dördüncü sınıfta iken bir kış tatilinde abimin doktorluk yaptığı Aydın’ın Yeni Pazar ilçesine gitmiştik. Orada yediğim dana pirzolasının lezzeti hala damaklılarımda. Beraberinde misket şarabı d çok güzel gidiyordu. Yeni Pazara Aydın’dan bir otobüse binerek gelmiştik. Otobüsün şoförü Yörük Ali Efe’nin oğluydu. Kaldığımız ev de onundu. Bize 10 metre mesafedeki evinde pencere başında sık sık Yörük Ali Efe’yi görürdük.
Diğer oğlu Cengiz ile iyi bir arkadaşlık kurduk. Cengiz Yörük tanınmış bir yazardı. Beraber voleybol oynadığımızı hatırlıyorum.
Şimdi aklıma geldi otobüste Aydın’a doğru gelirken diğer abimin elindeki tüfek çantasını çalgıcıların çantasına benzetmişler. Ve bize hangi düğüne gidiyorsunuz diye sordular. Hoş anıydı.