Yaşanmış en ilginç tesadüflere kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bakalım sırada hangi inanması güç tesadüfler var? Buyurunuz…
Titanik’in batışından tam 14 yıl önce ‘Göçebe’ isimli bir roman yazan Morgan Robertson, romanında batmasına ihtimal verilmeyen ‘Titan’ isimli bir geminin, Kuzey Atlantik’teki bir buz dağına çarparak batmasını anlatıyordu. Bu roman Titanik’in batışından sonra tekrar, tekrar yayınlandı.
Amerika’daki Hoover Barajı’nın yapımı sırasında ölen ilk kişi George Tierny ve ölen son kişi Patrick Tierny’in baba-oğul olması tesadüfle açıklanamayacak kadar trajik.
1895 yılında Amerika’nın Ohio Eyaleti’nde iki araba çarpıştı. Ancak işin ilginç yönü o tarihte Ohio’da zaten sadece iki arabanın bulunması ve bu iki arabanın birbirine denk gelerek Ohio tarihinin ilk trafik kazasını yapmasıydı.
***
Edgar Allan Poe’nun kaleme aldığı bir kitapta hayatta kalmak için Richard Parker isimli tayfayı yemek zorunda kalan 4 denizcinin hikâyesi anlatılıyordu. Ünlü yazar kitabının gerçek bir hikâyeden kurgulandığını iddia etse de, bu iddia bir türlü ispatlanamıyordu. Poe’nun kitabı yazdığı tarihten tam 46 yıl sonra bir gemi battı ve kurtulan mürettebat hayatta kalmak için Richard Parker isimli tayfayı yediklerini itiraf etti.
Tüm bu yaşananlar sonrasında Edgar Allan Poe’nun bir zaman makinesine sahip olduğu ve bu sayede 46 yıl sonra gerçekleşmiş olan bu olayı yazdığı iddiası ortaya atıldı.
17 yaşındaki Lawrence isimli bir genç, motosikletle yolculuk yaptığı sırada bir taksinin çarpması sonucu 1975 yılında Bermuda’da yaşamını yitirdi. Lawrence’ın erkek kardeşi ise bu kazadan 1 yıl önce yine aynı taksi ve şoförü tarafından 17 yaşında öldürülmüştü.
Ünlü aktör Anthony Hopkins rol alacağı yenifilme hazırlanmak için George Feifer’ınThe Girl from Petrovka isimle kitabına ihtiyaç duyuyor fakat bu nadir kitabı hiçbir yerde bulamıyordu. Ancak bir gün metro yolculuğu yapacağı sırada bu kitabın bir kopyasını tesadüfen bankın üstünde bulan Hopkins, kitabı aldı.
Film çekimleri tamamlandıktan sonra yazar Feifer ile tanışan Hopkins, Fiefer’dan kitabın son kopyasını bir arkadaşına verdiğini ve bu arkadaşın kitabı metroda kaybettiğini öğrendi.
1974 yılının ilkbaharıydı. Joseph isimli bir adam yolda yürürken kafasına bir bebek düştü, üstelik 14. kattan. Ama ikisi de ufak sıyrıklarla bu olayı atlattılar. Aradan bir sene geçti, mevsim yine ilkbahardı. Joseph yine güzel bir havada yürürken, kafasına yine bir bebek düştü. Olayda tam olarak burada garipleşiyor. Düşen bebek aynı bebekti. Aynı gün, aynı saat, aynı yer ve yükseklik; 14. kat… İster inanının, ister inanmayın ama ikisi de olayı yine ufak sıyrıklarla atlattılar.
***
Amerika Ohio’da, 1939 yılında Lewis ailesinin ikiz erkek çocukları oldu. Ailenin durumu çok kötüydü ve çocuklara bakmaları imkânsızdı. Bu yüzden aile çocuklardan birisini evlatlık vermek zorunda kaldı. Buluştukları gün gariplik başladı. İki kardeşe de farklı ailelerde James ismi verilmişti. İkisi de avukatlık eğitimi görmüşlerdi. Mekaniğe ve halıcılığa meraklıydılar, hem de ustalık derecesinde. James kardeşlerin evlendikleri kadınların ikisinin de adları Linda’ydı. İkisinin de birer oğulları olmuştu ve birbirinden habersiz iki kardeş oğullarının adlarını Allen koymuşlardı. Her iki Allen da ikişer defa evlenmişti, ikinci karılarının adı Baty’di. İkisinin de köpeklerinin adı Toy’du ve her ikisi de her yaz St. Petesburg’a tatile gidiyordu. İnanmadınız değil mi? Laf aramızda ben de… Ama eğer merak ettiyseniz, Reader’s Digest Dergisi 1980 Ocak sayısını okuyunuz. Kardeşlerin kendi röportajları, kimlikleri, geçmiş belgeleri hepsinin yayınlandığını göreceksiniz. Ben okudum ve inandım. (Devam Edecek..)