Kimisi ‘hicri takvim‘ kullanıyordu, kimisi ‘rumi takvim‘ kullanıyordu. Kimisinin Şubat’ı kimisinin Aralık’ına denk geliyordu. Herkes aynı zaman dilimindeydi ama, farklı aylarda, farklı saatlerde yaşıyordu! Dirhem, okka, çeki vardı. Arşın, kulaç, fersah vardı. Ne Ortaçağdan kalma ağırlık ölçüleri dünyaya ayak uydurabiliyordu, ne de uzunluk ölçüleri…
***
Erkeklerin yalnızca % 5’i, kadınların binde 5’i okuma – yazma biliyordu. Okur-yazar erkeklerin çoğunluğu, subay veya gayrimüslimdi. Okul yaşı gelen her dört çocuktan zaten üçü okula gitmiyordu. Toplam, 4894 ilkokul, 72 ortaokul ve yalnızca 23 lise vardı.
Ülkedeki liselerin tümünde salt 230 kız öğrenci kayıtlıydı. Öğretmenlerin üçte birinin, öğretmenlik eğitimi bile yoktu. Tek üniversite vardı, Darülfünun, medreseden halliceydi.
Ülke bilim’den çoook uzaktı.
600 yıl boyunca Türkçe’ mahvedilmiş , Osmanlıca denilmişti. Arapça, Farsça, Fransızca, İtalyanca kelimeler, Levanten terimler dilimizi istila etmişti. Kelimelerin yalnızca %5 kadarı Türkçeydi. Arap alfabesiyle Türkçe yazmaya çalışıyorlardı.
“Harf devrimi yapıldı, bir gecede cahilleştirildik, köpekleştirildik..”falan deniyor ya… İbrahim Müteferrika’dan başlayarak 150 yılda basılan toplam kitap sayısı kaçtı biliyor musunuz? Yalnızca 417 ydi ki, zaten, ülkeye matbaayı getiren Abraham Müteteferrika da Macar kökenli bir devşirmeydi.
Oysa Gutenberg’in çalışan ilk matbaasından sonra, yani 1453’ten 1850’ye dek 400 yılda Avrupa’da 8 milyon kitap basılmıştı.. Voltaire, bir kitabında şu belirlemeyi yapmıştı:
İstanbul’da bir yılda yazılanlar, Paris’te bir günde yazılanlardan daha azdır!
Ve neymiş efendim, mezar taşı okuyamaz haldeymiş… Sanki ülke ful okur yazardı da, harf devrimi ile cahilleştiler. Sen önce adam gibi, nesnel bilgi veren iki kitap oku da, Dünyadan haberin olsun biraz! Bunların hepsi arşiv bilgileridir, yalan iftira karalama değil !!! Allah kimseyi gerçekleri görmeyecek kadar kör yapmasın. 600 yıl boyunca dünyaya hükmetmiş, muhteşem Osmanlı, ne yazık ki birden çok nedenle, iç ve dış bedhahlar yüzünden, önce duraklamış, sonra gerilemiş, sonra da, yıllar boyu fethettiği toprakları, bir bir kaybetmeye başlamış. 1699 Karlofça antlaşması ile başlayan bu geri çekilme ve toprak kaybı, tam 322 yıl boyunca sürdü. Osmanlı, tüm kazanımlarını kaybettiği gibi, gerek zamanında verilen kapitülasyonlar, gerekse savaşlardan dolayı edinilen borçlar yüzünden tam bir batağa saplanmıştı. Bankerlerden ve ülkelerden alınan borçlar , toplamda, bugünkü değerle; 580 milyar dolardı. Zaten birinci cihan harbinin mağlupları arasında yer alan Osmanlı, toprak kaybı, insan kaybı, maddi kayıplar ekseninde, oldukça büyük zarara uğramış, üstüne üstlük, SEVR antlaşmasını da imzalayarak, adeta boynuna ölüm fermanı asmıştı.
İşte bu ahval ve şerait içerisinde bir yıldız parladı. O yıldız, karanlıkları aydınlatıp, Türk Milletine ışık oldu, yol gösterdi…Osmanlının küllerinden, yep yeni bir devlet, yep yeni bir ülke doğdu. TÜRKİYE CUMHURİYETİ.. Mustafa Kemal Atatürk ve bir avuç silah arkadaşı ile, umudunu, inancını yitirmemiş, muazzez halkımız, el ele, gönül gönüle kenetlenerek, yoktan var ettiler. 22 miyon km2 topraktan, 778 bin km2 toprağa mahkum olan Anadolu’yu ayağa kaldırdılar.
Ne yazık ki günümüz aymazları, günümüz cahilleri, bilgiden, ilimden, doğruluktan, dürüstlükten, karşılıksız vatan sevgisinden nasibini almamış, çıkarını, menfaatini her şeyin üstünde tutan, hainler yığını, tüm bunları inkar ediyor. Atatürk’e ve Türkiye Cumhuriyetine, demokrasimize hakareti, küfürü marifet sanıyorlar. Her fırsatta saldırı yapıyorlar. Bilmiyorlar ki bu günün muktedirleri, tarihin çöplüğünde unutulup gidecekler, ama Atatürk ve eserleri, sonsuza kadar yaşayacaktır…
SON SÖZ:’’ ESERLER TAHRİP EDİLEBİLİR AMA YOK EDİLEMEZ.!’’
Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.