Türkiye’nin 2021 yılında % 11 oranında büyüdüğü açıklandı. Haberi okuyan veya duyan milyonlarca kişinin, kendi durumuna bakarak kimler büyümüş diye sorduğunu işitir gibiyim. Bu kadar güçlü büyümenin milyonlarca dar gelirli tarafından hissedilmemesi oldukça tuhaf görülmektedir. Öyle ya, ülkemiz dünya sıralamasına girecek kadar büyümüş ise bunun olumlu etkisinin, refah olarak toplumun tümüne yansıması gerekirdi. Böyle olmadığına göre, büyümenin hangi kalemlerden ileri geldiğinin incelenmesi, niçin dar gelirli kesimin söz konusu büyümeden nasibini alamadığının ortaya çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
Öncelikle büyümenin nelerden oluştuğuna bakalım… Toplam % 11’lik büyümenin % 9,1’lik kısmının Özel Tüketim harcamalarından ileri geldiği anlaşılmıştır. Bu rakamdan sonra diğer bileşenlerin önemi kalmış mıdır? Yatırım ve üretim kaynaklı büyümenin olmadığı açık bir şekilde ortadadır. Yatırım, üretim ve ihracat kaynaklı olmayan büyümenin, dar gelirli kesime hiçbir fayda sağlamadığı, aksine ekonomik sıkıntıları, artan enflasyon nedeniyle daha da artırdığı Türkiye özelinde yaşanarak bir kez daha öğrenilmiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) verilerine göre Şubat/2022 ayı itibariyle yıllık tüfe % 54,40 olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam yeterince korkutucu iken ENAG adlı bağımsız kuruluş, söz konusu oranın gerçekte % 123,80 olduğunu iddia etmektedir. Piyasadaki mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki artışlar dikkate alınır ise ENAG tarafından açıklanan oranın daha gerçekçi olduğu düşüncesi ağır basmaktadır. Ülkemizin 2021 büyümesinin iç tüketime dayalı yapısının böyle bir sonucu doğurması şaşırtıcı değildir.
Bir ülkenin kalkınması, gelişmesi ve refahının yükselmesi için mutlak surette nüfus artışından daha fazla büyümesi gerekmektedir. Ülkemizin yıllık nüfus artışı son yıllarda % 1,8 oranına kadar gerilemiştir. Ne var ki Türkiye aynı dönemde yaklaşık olarak beş milyonu bulan dış göç almıştır. Durum böyle olunca, büyüme ülkemiz için hayati derecede önemli olmaya devam etmektedir. Artan nüfusun iş ve aş ihtiyacını karşılamak, gelişimini temin etmek ve refah düzeyini artırmak, yeterli büyümeyi sağlamadan mümkün olmayacaktır. Genel durum böyle olmakla birlikte, büyümenin yatırım, üretim ve ihracata dayalı olması halinde ancak istenilen neticeyi doğurmaktadır. Aksi halde, özel tüketim harcamalarına dayalı büyüme yalınızca enflasyonu tetiklemektedir.
Saygılarımla,