TÜRK MİLLETİTÜRK MİLLETİ

15/11/2021 17:33 1404

 

“… bu anda büyük Türk Milletinin bir ferdi olarak, bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim.”

“Büyük Türk Milleti, on beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiçbirinde, milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım.”

“Bugün, aynı inan ve katiyetle söylüyorum ki, milli ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk Milletinin büyük millet olduğunu bütün medenî âlem, az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.”

Bu sözler nereden alınma biliyor musunuz?

Hani adını hepimizin bildiği ancak içeriğinde neler olduğu, neler söylendiği az bilinen bir Nutuk var ya ondan alınma sözlerdir: ATATÜRK’ün 10. Yıl Nutku! Sesiyle dinlediğimiz, görüntüsü ile gördüğümüz ilk belge.

Bu yıl 29 Ekim kutlamaları ve 10 Kasım anmaları öyle bir heyecan, coşku, olağanüstü duygu yüklü oldu ki, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 10. Yıl Nutku’nda söylediği sözleri gündeme alma düşüncesine beni götürdü.

Lütfen, sürekli bu Nutku bir daha seyredip, bir daha okuyalım.

Büyük Türk Milleti, 100 yıldan beri bu kadar saldırıya, son 20 yıldan beri yapılan bu kadar hakarete rağmen, nasıl oluyor da ATATÜRK’ü bırakmıyorsun?

Büyük Türk Milleti, Diyanet İşleri Başkanı’nın özel günlerde bile adının geçmemesi için gayret sarfettiği ATATÜRK’ü nasıl oluyor da terk etmiyorsun?

Bunun cevabını saldırıya uğrayan Mustafa Kemal ATATÜRK zaten 90 yıl önce Cumhuriyet’in onuncu yılında söylediği Nutuk ile vermiş.

Nedir o cevap?

15 yıldan beri Büyük Türk Milleti’ne verdiğim sözlerin hiç birinde isabetsizliğe uğramadım.

Büyük ATATÜRK; sadece o dönemki 15 yılda değil, 100 yıl sonra bugün de isabetsizliğe uğramadın.

Neden biliyor musun?

Hani demiştin ya!

Türk Milleti’nin Büyük Millet olduğunu medenÎ âlem kısa zamanda görecektir.

İşte, bu Millet her şeye rağmen sana olan inancını asla kaybetmeyerek ve hatta her geçen gün artırarak büyük bir Millet olduğunu bütün dünyaya göstermiştir.

Çünkü, senin Türk Milleti tarafından terk edilmeni ve bırakılmanı, resimlerinin duvarlardan indirilmesini isteyenler sadece Türkiye’de değil, bütün medenî âlemde varlar. Başta İngiltere olmak üzere, Abd, Avrupa Birliği seni terk etmesini Türk Milleti’ni tehdit ederek istemişlerdir.

Ama, Büyük Türk Milleti, bırak seni terk etmeyi son 29 Ekim ve 10 Kasım’da görüldüğü gibi sana inanılmaz ve sarsılmaz bağlarla bağlı olduğunu bütün dünyaya göstermiştir.

Bu 10 Kasımda, Çukurova Oğuz Boyları’nın yaptığı bir faaliyet beni oldukça etkilemiş ve ciddi bir örnek oluşturmuştur.

Sepetlere ATATÜRK’ün özlü ve güzel sözleri doldurularak ev, ev dükkân,dükkân gezilmiş, sokaklarda insanlara bu sözler dağıtılmıştır. Çok güzel görüntülere sahne olan bu faaliyet oldukça güzel sonuç vermiş Türk Milleti’nin ATATÜRK’e bağlılığının en güzel örneğini oluşturmuştur. Dernek yöneticileri ve emeği geçen herkese teşekkür ederim.

Sırası gelmişken bir konuyu daha açmak istiyorum.

ATATÜRK’ün emirleri doğrultusunda son Meclis-i Mebusan (İstanbul’daki Meclis) ’da 1920 yılının Şubat’ında okunan bir Misak-ı Millî (Millî Yemin) vardır. Bu bildirgede belirlenen sınırlar, Türklerden meskûn, yani Türklerin ağırlıkta olduğu yerleşim alanlarına göre belirlenen sınırlardır. Ancak, Lozan’da yapılan olağanüstü mücadelelere rağmen, bu sınırlardan bazı tavizler verilmek zorunda kalınmıştır. İşte o tavizlerden en önemlisi Musul, Kerkük illerinin bugünkü ülke sınırlarımızın dışında kalmasıdır.

Bu nedenle, bu iller, Türkiye Cumhuriyeti’nin neye mal olursa olsun ilgisini kesemeyeceği ve kendi haline bırakamayacağı illerdir. Yani, Musul ve Kerkük, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin boyun borcudur, vazgeçemez, bırakamaz, terk edemez, ilgisiz kalamaz, hem de neye mal olursa olsun.

Bugünlerde gündemde olan bir konu var; Kerkük’ün peşmergeye teslim edileceği iddiaları var. Buna, asla müsaade edilemez.

Irak Merkezî yönetimi böyle bir takım kararlar alıyor vs gibi söylentiler ortalık yerde dolaşmaktadır. Bunun olamayacağını, kabul edilemeyeceğini Devlet ve Millet olarak göstermek zorundayız. Çünkü, Misak-ı Millî sınırları adına gerek Suriye Türkmenlerine ve gerekse Irak Türkmenlerine olan borcumuzu unutmamalıyız ve unutturmamalıyız.

Adana Türkocağı, konu söylenti halinde gündeme gelir gelmez teyakkuz halinde olduğunu göstermiş ve derhal bir bildiri yayınlayarak, hem ilgili mercileri ve hem de Türk Milleti’ni bilgilendirme görevini yerine getirmiştir. Adana Türkocağı’nın Basın Bildirisi sanal âlemden okunabilir. Ocağın yöneticilerine ve emeği geçenlere teşekkür ederim.