Tost ve test

13/12/2022 05:18 390

 

 

Öğrencinin mecburen almak zorunda kaldığı tost fiyatlarının en düşüğünü sunalım.

¾ ekmeğe karışık, 20 TL.

Kavurmalı, kaşarlı karışık, yarım ekmek, 16 TL.

Kaşarlı yarım ekmek, 11 TL.

Duble karışık tüm ekmek, 21 TL.

Yine her öğrencinin mecburen tanışmak zorunda kaldığı test kitapçıklarının fiyatlar :

En ucuzu 100 TL. den başlıyor.

Fotokopi : Tek yaprak, arkalı önlü 3,5 TL.

Eğitim kademelerine göre okul sayılarına bakıldığında en çok ilkokul olduğu göze çarpıyor. Türkiye'de 24 bin 576 ilkokul bulunurken 10 bin 24 ortaokul, 12 bin 972 ortaöğretim (lise) ve 10 bin 552 okul öncesi eğitim kurumu bulunuyor.

Örgün eğitimdeki öğrencilerin 1 milyon 885 bin 4'ü okul öncesi eğitimde, 5 milyon 433 bin 901'i ilkokulda, 5 milyon 293 bin 67'si ortaokulda, 6 milyon 543 bin 599'u ortaöğretimde yer alıyor.

Ortaöğretimdeki 6 milyon 543 bin 599 öğrencinin 4 milyon 92 bin 604'ü genel liselerde, 1 milyon 833 bin 717'si mesleki ve teknik liselerde, 617 bin 278'i de imam hatip liselerinde eğitim görüyor.

Toplamda 209 üniversitemiz var. 131 devlet üniversitesi (11 teknik üniversite, 2 güzel sanatlar üniversitesi ve 1 yüksek teknoloji enstitüsünün yanı sıra Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi, Polis Akademisi ve Milli Savunma Üniversitesi) ve 75 vakıf üniversitesi bulunmaktadır.

YÖK, 2020-2021 öğretim dönemine ait yükseköğretim istatistiklerini yayımladı. YÖK'ün verilerine göre, üniversitelerdeki öğrenci sayısı 2020-2021 öğretim yılında 8 milyon 240 bin 997'ye ulaştı.

***

Asgari ücretli, yani tek çalışanı olan ailenin öğrenciye ayıracak tost ve test miktarını varın siz hesaplayın.

Muhalefet ‘hiç olmazsa ilköğretimde öğrencilere bir öğün yemek verilsin’ diyor.

AKP ve MHP (olmaz) diyor TBMM’de.

İlköğretim öğrencilerinin beslenme çantasında, akşamdan kalmış makarna, kızartılmış ekmek yerine kuru ekmek varsa sevinmeli. Çünkü küçük su bile 3 TL.

Her eğitim yuvasında kantin var ama gidenler bir elin parmak sayısı kadar.

***

Eskiden, Sana Yağ sandığının kenarına iki Vita kutusu çaktın mı; boya sandığı olurdu.

Bebeler ‘Boyayalım mı abi’ teklifinde bulunurdu.

Şimdi bebeler boyacılığı bıraktı. Mecburi eğitim var.

Elektrikçi de çırak yok.

Tamircide kulağı çekilen bebeler mazide kaldı.

Berberde artık saç artıklarını kendi süpürüyor.

Amca bey gence çıkışıyor;

-Göster bakayım cep telefonun kaç para?

***

Eğitimde çağ atladık. Akıllı tahtaya geçtik!

Öğretmen açığı var. Öğretmen olmak için kura bekleyenlerin sayısı yüz binlerle ifade ediliyor.

Öğretmenliği kazandığın zaman, ‘yetmez’ diyor hükümet.

-Gir yarışmaya, başöğretmen olmalısın!

Cami imamının lojmanı var. Öğretmen kiraya mahkûm.

***

Yükseköğrenim görenlerin rakamlarını tekrarlayalım.

Şu anda 8 milyon 240 bin 997 öğrenci iki yıl veya 4 yıl sonrasında potansiyel işsiz!

Yıllar öncesinde ‘Devlet memuru değilse, kızımız daha küçük’ denilerek, evlenmesine izin verilmezdi.

Eğitim Bakanı değiştikçe, içerik de değişti.

Öğrenim görenler, tost ile test arasına sıkıştırıldı.

***

Benim dönemimde öğrenciler, okullarını kendileri temizlerdi. Şimdi temizlik görevlisi var ama eğitim evlere şenlik.

Eski Eğitim Bakanı Nabi Avcı’dan dinleyelim:

-O dönemde maarif sistemimizin temel gövdesini, ana yapısını medreseler teşkil ediyor. Mektep, o günlerde yeni yeni kullanılmaya başlanmış bir tabir. Daha çok İstanbul´da, sefarethanelerin sağında solunda açılmış olan, sefarethanelerin kanadı altında faaliyet gösteren bu müesseseler, Emrullah Efendi´nin de çok başını ağrıtmış. Adamcağızın şikâyeti, o çok sınırlı sayıdaki, o özel kurum, çok ayrı bir gruba, bir okul türüne ait bir vasıf. Onlar için söylüyor ´Şu mektepler olmasaydı, ben bu maarifi ne güzel idare ederdim.”

***

Mahmut Hoca bunu mu örnek alıyor acaba!