TAASSUP VE CEHALET

17/01/2023 18:28 319

 

İstanbul/Fatih  İsmailağa Camii’nde işlenen cinayet ve akabinde katilin linç edilişi, taassup ve cehaletin, halen ülkemizde kol gezdiğinin acı bir kanıtı. Düşündürücü, üzücü, endişe verici.

İnsanlık tarihi;  taassubun, cehaletin,hoşgörüsüzlügün sayısız örnekleriyle dolu. Haçlı seferleri din-mezhep savaşları, soykırımlar gibi.

Orta Çağ’da Avrupa’da, siyaset dahil her şeye egemen olan Katolik kilisesi. Bilimi inkar eden, bilim adamlarına işkenceler yapan, korku ve günah silahlarıyla insanları sindiren, büyük servetler edinen din adamları. Kimi ahlaksız örnekleri sergilemede.

Bu dediklerimiz, sadece Hıristiyan dünyası için mi geçerli ? Hayır… Ne yazik ki, İslam dünyasında da böyle olaylar yaşandı,yaşanmakta.

Hıristiyan ve İslam alemi arasında, devam eden tatsız çatışmalar. En kötüsü ve tehlikelisi de 11 Eylül’de New York’ta yapılan daldıran sonra, İslam ve hıristiyan aleminin karşı karşıya gelişi.

Taassup, mantığı kirleten, bilinçsiz bir galeyan. Yanlışlıklara iten, aklı zorlayan zarar verici bir bozukluk. Üstelik böyle tek taraflı düşünüp ve görüş ve ona bağlanış, kişileri dar görüşlü yapar.İşin acı yanı, onların düşünce kanatlarından asla kaygı duymamaları. Rahattırlar, huzurludurlar, üstelik tembel de … Değişik ve yeni şeyleri öğrenmek istemezler, merak dahi etmezler. Fazla iğlileri yoktur çevreleriyle. Ömürleri tek yönlü bir zihniyetle sürüp gider.

Taassup, düşünce-vicdan özgürlüğü ile bağdaşamaz. Düşünce ve vicdan özgürlüğü yoksa, nasıl kişilik kazanabilir? Kaldı ki, inanç, düşünce farklılığının sonucu belirler geniş görüş açıları, insanlar için de, ülkeler içi de zenginlik. Yalnız bu farklılıklar, düşmanlık yaratmamalı. Demokrasiler; hoşgörü, uzlaşma, tahammül rejimleri. Bu rejimlerin, fanatik düşünceler için, taassup için pek uygun ortamları olmaz, olamaz da.

Türkiye; farklı din kültürlerin özgürce yaşandığı, İslamın çağdaşlaştırıldığı laik-demokratik bir ülke. Türkiye dışındaki İslam devletleri, maalesef bu konuda geri kaldı. Araplar başarılı olamadılar; sosyalizm , liberalizm, denemelerinde. İsrail’e de yenildiler. Amerika, Araplar petrolleri yüzünden topraklarını işgale başlayınca da, fanatik dinciler çıktı orataya. Fanatik dinciler,onlar için terörist değil, ülkelerini savunan yurtseverler.

Taassubun nedeni, cehalet ve önyargılar. Cehalet; bilgisizliktir, hiçbir şeyi bilmemek,bildiğini iyi bilmemek, yarım yamalak bilmek, bilinmesi gerekli olanları değil de lüzumsuz olanları bilmek. Cahiller, bilmediklerinin farkında bile değillerdir ama, bildiklerini sanırlar. İnatçıdır, öfkelidir,saldırgandır. Amaçlarına varmak için, her yolu denemekten çekinmezler. Kimi açıkgözleri, zayıfları, çaresizleri etkileyip, emirleri altına alır, çıkarları için kullanırlar.

Cehalet, hıyaneti besler, hıyanet de cehalete destek olur. Böylece, cehalet-hıyanet işbirliği oluşur, zamanla bu işbirliği gelişir,güçlenir, zararlı işlere yönelir.

Cehalet ve taassubun çaresi, ilacı , bilim ve eğitimdir. Ancak, bu yolla mücadele yapılabilir (,…….) yasalarla değil.

(…….) din,insanlar,toplumlar için vazgeçilmez kurumlar. Bilimsiz de yaşanmaz,dinsiz de. Bir ters, düşman da değiller. Şu da tarihi bir gerçek ki, ilişkilerinde bir ters orantı söz konuileri ilerliyorsa, diğeri geriliyor.

İnsan işi ve dünyevi. Bilimdeki gerçekler de mutlak değil,değişken. Din ise,Tanrısal…Diçekler kesin,değişmez ve mutlak.

(…….)uygar , demokratik-laik ülkelerde, din ile ilim birbirinden ayrı, diğerlerinin işine karışmaz karşılıklı saygı içindeler. Sorun da yaşanmıyor bu yüzden.

(…..) nurdur, şereftir. Cehalet ise karanlık ve yüz karası. Dinler , bilginin , ilimin değerini   (…!!!..(  belirtir. Cehaletin zararlarına değinir. Yine de taassup ve cehalet, at oynatabiliyor.

Osmanlı Devleti, 16 yüzyılın sonlarına kadar, dünyadaki en güçlü devletti. İlmi vardı, ilme de (!!!……)  Ne zaman ki, imam-ı Gazali’nin ve onun takipçilerinin aklı, felsefeyi dolayısıyla  ……. Şeraitçi görüşü Osmanlı Devleti’nin resmi politikası oldu, devlet durakladı, sonra geriledi. Gidişi durdurmak ve düzeltmek için, yapılmak istenen reform hareketlerini de yobaz (….!!!.)

(…..) Çünkü her şey akılla çözülüyor. Araştıran , tartışan , eleştiren, üreten , çok yönlü düşünceler sunan, yaratıcı, toplum aydınlatan kuşaklara ihtiyacımız var. Halen yürürlükte ezberci, tek düze eğitimle bu işler halledilemez. Eğitim sistemimiz, kökten değişmek zorunda. Bu konuda geç bile kaldık. Yazık değil mi ?