Hafıza-ı beşer nisyanla maluldur demiş eskiler. Gerçekten insan hafızası unutmaya çok meyillidir. İsterseniz kısaca hatırlayalım; bundan yaklaşık on iki yıl önce başlayan “arap baharı” kapsamında Suriye’deki rejim yıkılacak, komşumuza “demokrasi” gelecekti. Ne olduğunu, nasıl olduğunu hala tam olarak anlayamadığımız bir şekilde olaylar başladı. Türkiye Esat rejiminin devrilmesi için her türlü faaliyeti organize etmeye çalışıyordu. Bu şekilde davranmasını gerekli kılacak haklı nedenleri vardı. Suriye ülkemizin aleyhine olan her türlü kötülüğü, yıllarca gizli veya açık bir şekilde desteklemişti.
Sürecin başında siyasi iktidarımız sonuçtan oldukça umutluydu. “Emevi cami” Cuma namazı kılınmak için mekan olarak seçilmişti. Esat rejimi Şam’daki birkaç bölge dışında, ülkesindeki hakimiyetini kaybedince. Rusya, Çin ve İran devreye girdi. Suriye Rusya ile savunma işbirliği anlaşması imzaladı. Rus askerlerinin hava savunma sistemini kurarak bölgeye yerleşmesiyle her şey değişti. Muhalifler ele geçirdikleri yerleri hızlı bir şekilde kaybetti. Esat rejimi Suriye’nin nerede ise tamamının kontrolünü ele geçirdi.
Sınırımıza yakın bölgeye yerleşen PYD ve DAEŞ gibiTürkiye düşmanı silahlı gruplar, Gaziantep ve Kilis’in bazı ilçelerine roket saldırısı düzenlediler. Birlikte hareket ettiklerimizin bu duruma sessiz kalması, ayrıca, Suriye’de, Türkiye ve Esat Rejimine muhalif grupları PYD çatısı altında birleştirerek, kendilerine bağlı bir devlet kurdurmak istediğinin anlaşılması, tam anlamıyla bizim için soğuk duş etkisi yaptı. Türkiye muhalif silahlı gruplardan oluşturduğu ve Özgür Suriye Ordusu adını verdiği askerlerle, sınır bölgemizin güvenliğini sağlamak amacıyla, Suriye topraklarına girdi. Günümüzde, Türkiye- ÖSO, Rusya- Esat ve PYD yapılarının, Suriye’ye hakim olduğu görülmektedir.
Suriye’deki mevcut durumun lehine olmadığını ve bu durumu tek başına değiştiremeyeceğini anlayan Türkiye, Suriye politikasında köklü değişime gitmeye hazırlanmaktadır. Rusya-Türkiye ve Esat Rejimi, sorunun çözümü için görüşmelere başlamıştır. Ocak ayının ikinci haftasında üst düzey heyetler, tahminen Rusya’da bir araya gelecektir. Görüşmelerin sonu nereye varır bilinmez, ancak söz konusu politika değişikliğinin doğru bir adım olduğu düşünülmektedir. Ülkemizin muhalefetinin de aylardır Esat ile görüşülmesi gerektiğini savunduğu hatırlanacaktır.
Suriye’deki olayların yukarıdaki gibi geliştiğini özetledikten sonra, politika değişikliğinin ülkemiz ekonomisine olası etkisini inceleyebiliriz…… Türkiye’nin Suriye’den ülkemize gelen yaklaşık üç buçuk milyon kişinin barınma, sağlık ve iaşesine kırk iki milyar dolar para harcadığı, iktidarımız tarafından defalarca dile getirilmiştir. Bu rakamın ülkemiz için çok büyük bir meblağ olduğunu her kes kabul edecektir. Mevcut durumun devamı halinde bu tutarın daha da artması kaçınılmazdır. Bunun yanı sıra, Türkiye’deki gıda fiyatları ve ev kiraları, değinilen göçe bağlı olarak akıl almaz oranda artmıştır. Yine, özellikle fazla nitelik gerektirmeyen işler, daha ucuza ve sigortasız çalışıldığından Suriye’den gelenlere verilmiştir. Bu durumun doğal sonucu olarak ülkemizde “işsizlik” aşırı yükselmiştir. Başlayan görüşmeler, Suriye’den gelenlerin ülkelerine kabul edilebilir şartlarda dönmesini mümkün kılması haline, ilk başta, gıda fiyatları ve kiralar makul düzeye gerileyecek, işsizlik düşecektir. Ardından, bölgedeki siyasi gerilim azalacak, İran-Irak ve Suriye ile ticaretimiz artacak, özellikle inşaat sektörüne büyük iş kapısı açılacaktır.
Saygılarımla,