STAGFLASYON

29/07/2022 18:56 1123

Stagflasyon; Fransızca “durgunluk” (STAGNATİON) ile “şişkinlik” (İNFLATİON) anlamına gelen iki kelimeden türetilmiş bir sözcüktür. Enflasyon ile durgunluğun bir yerde aynı zaman diliminde yaşanması halini anlatmak üzere kullanılır. Ekonomilerde nadir rastlanan bir durumdur. Bir ekonomi için “en kötü” vaziyettir. Onun için ekonomi yönetimlerini ciddi anlamda korkutur. Genellikle nüfusu artmayan veya yaşlı olan “gelişmiş” ülkelerde görülür. Devasa büyüklükteki şirketleri iflasa sürükler. Tam bir kapitalist ekonomi hastalığıdır. Bu durum, nüfusun az da olsa artması, üretimin belirli ölçüde devlet eliyle planlanması gerektiğini bizlere düşündürmektedir.

Bu günlerde, dünyanın gelişmiş ekonomileri olarak kabul edilen A.B.D., Avrupa Birliği, Japonya, Güney Kore gibi ülkelerde, bir yandan enflasyon, diğer yandan durgunluk hali olan stagflasyon, yaşanmaya başlamıştır. Hafızamızı yoklayacak olursak, değinilen ülkelerde ilk önce durgunluğun başladığını hatırlayacağız. Söz konusu ülkelerin büyüme hızı sıfıra yaklaşmıştır. Örneğin Japonya durgunluğun pençesinde yıllarca çırpınıp durmuştur. Durgunluğu yenmek için gelişmiş ülkelerin bir kısmı faiz oranlarını sıfıra, hatta bazıları eksiye düşürmüş, vatandaşlarının gelir düzeyini hibe şeklindeki “devlet yardımlarıyla” yükselterek, onları harcamaya teşvik etmişlerdir. Durgunlukla mücadelenin finansmanı, bu durumda vergi toplanamayacağı için “karşılıksız para basılmak suretiyle” karşılanmıştır.  

Durgunluktan kurtulmaya dönük yukarıda izah edilen çabalar devam ederken pandemi ortaya çıkmış, tüm dünya ne yapacağını şaşırmıştır. Gelişmiş ülkeler ilk etapta karşılıksız para basmayı sürdürerek, işsiz kalan insanlarına hayatlarını sıkıntıya düşmeden sürdürebilmelerini olanaklı kılacak kadar parayı dağıtmıştır. Başta A.B.D. olmak üzere Avrupa Birliği, Japonya, Güney Kore Merkez Bankaları tarihlerinde görülmeyecek kadar “parasal genişlemeye” gitmişlerdir. Liberal ekonomilerde, bu kadar çok “karşılıksız para basılmasının” enflasyon yaratacağı bilinmesine rağmen, oluşabilecek panik havasının yaratacağı sosyal kargaşadan korktukları için enflasyona razı olmuşlardır.

2022 yılının ilk çeyreğinden itibaren, gelişmiş ekonomilerde, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla, enerji fiyatlarındaki görülen yükselmenin de etkisiyle, enflasyon kendini hissettirmeye başlamış, uzun süredir var olan durgunluk içerisinde kendisine önemli bir alan açmıştır. Söz konusu ülkelerin ekonomi yönetimleri, önce bu durumu “geçici” görmüşler, ancak “kalıcı” olduğu anlaşılınca faiz artırımına yönelmişlerdir. Avrupa Merkez Bankası da otuz yılın ardından ilk kez % 0,50 baz puan faiz artışına gitmiştir. Enflasyon kontrol altına alınıncaya kadar, faiz artışlarının devam edeceği anlaşılmaktadır.

Gelişmiş ülkelerde yaşanmaya başlayan stagflasyon ülkemize de sıçrar mı? Korkutan soru budur. Enflasyon kısmı zaten inanılmaz boyutta yaşanmaktadır. Durgunluk kısmının yaşanıp yaşanmayacağını zaman içerisinde göreceğiz. Gerek doğum yoluyla ve gerekse dış göç ile nüfusumuz son yıllarda hızla artmaktadır. Genç nüfusun oranı da yüksektir. Üretimimiz yetersizdir. Dolayısıyla, ben durgunluğun ülkemizde yaşanacağını pek sanmıyorum. Ancak, enflasyonun önce kontrol altına alınması, sonra düşürülmesi için ekonomi ilminin bilinen kurallarına uygun tedbirlerin zaman yitirilmeden hayata geçirilmesi zorunludur.

Saygılarımla,