Gündemi takip etmek, bize zor gelir.
Gündem oluşturmak, bizde ‘trol’culuktur.
Gündeme gelmek, tesadüftür- şanstır.
Bir deli, kuyuya taş atsa, bin akıllının taşı kuyudan çıkartmak için ortaya attığı fikirlere; gündem deniyor benim ülkemde.
Gündem bizde, anlıktır. Her kafadan fikir fışkırır. Zikir, akıldan bile geçmez.
Ülkeler, dünyanın geleceğinden dem vururken, biz bugünü nasıl kurtaracağımızın hesabını bile yapmaya zorlanırız.
Genlerimize monte ettiğimiz, veda sözcüğümüz bile bizi yansıtır.
-Allah’a emanet ol.
Çıkmaz sokağın sonu tanrıya bağlanır.
Nasırından çektiğine emin olduğumuz Süleyman Efendi’ye;
-Allah kurtarsın, diyerek rahatlamış oluruz.
***
İşçinin geçim sıkıntısı had safhada iken,
Esnaf, siftahsız kepenek indirirken,
Bebelerin beslenme çantaları yok, olanında içinde bir şey yok iken,
-Güümm..
Gökten üç elma beklerken, başımıza Konya’da barınaktaki köpekleri katleden görevliler düştü !
Vay, sen misin bunu yapan ?
Doğurduğu çocuğunu sokağa bırakan anne,
İmam nikahlı karısını darmadağın eden zorba,
Önünden kara kedi geçti diye yol değiştiren kaderci,
Komşunun av köpeğine tekme atan, kıskanç komşu,
-Sokak hayvanlarını sever- çıkmaz mı ?
Al sana, gündem..
Cümle alem açtı ağzını, yumdu gözünü..
En anlamlı sözü, bakın nasıl söyledi ;
-Ey belediye başkanı yollara asfalt dökme, istemiyorum. Kes oraya harcadığın parayı. Sokak hayvanlarına harca o parayı !
***
Türkiye'deki sokak hayvanlarının sayısına dair tahminler ise 10 milyon civarında.
Adana Veteriner Hekimler Odası Başkanı Nihat Köse 2019 yılındaki tahmininde 8 milyondan bahsetmiş, ‘Kısırlaştırılma yapılmazsa 10 yıl içinde köpeklerin 60 milyona ulaşması bekleniyor. Sokak hayvanlarının sayısının azalmaya başlaması için yüzde 70'inden fazlasının kısırlaştırılması gerekiyor ve bu da maliyetli bir iş’ diyor.
***
Memo, eşini doktora götürmüş.
Doktor muayene sonrasında ‘Eşiniz vitaminsiz kalmış. Süt, bal ve yoğurt yedirmen’ lazım önerisinde bulununca;
Memo, ‘Doktor sen diyorsun, bizim avrat soğanın peyvazını (çücüğünü) yiyemiyor, biz bunları nereden bulak ?’ cevabını vermiş.
İşçi, faturalar altında kalmış. Emeklinin yükünü baston çekemez iken, biz sokak hayvanlarından söz ediyoruz.
Komşunun tavuğu, yoksula kaz görünürmüş !
Demokrasi konuşundu dilin lal..
Hak, hukuk, adalet için üç maymunu oyna..
Sokak hayvanlarını savunmaya soyun ?
Kral ile birlikte ahalide çıplak..
***
17. yüzyılda yazmış olan Nef’î’yi hem anlayabiliyoruz, hem de ama anlamakta az zorlanıyoruz.
-Müftü Efendi bize kâfir demiş, / Tutalım ben O'na diyem müselman,
Lâkin varıldıkta ruz-ı mahşere, / İkimiz de çıkarız orda yalan.
(Müftü Efendi bana kâfir demiş, ben de ona Müslüman desem, ikimiz de yalan söylemiş oluruz.)
Tahir Efendi bana kelp demiş, / İltifatı bu sözde zâhirdir,
Malikî mezhebim benim zira, / İtikadımca kelp tahirdir.
(Tahir Efendi bana köpek demiş, belli ki bana iltifat ediyor, çünkü benim mezhebimce köpek temizdir. Ama “kelp tahirdir” derken, hem “köpek temizdir” diyor Nef’î, hem de “köpek Tahir Efendi’dir” demiş oluyor.)