SİYASET DEPREMi Mİ DEPREM Mİ

06/03/2023 21:10 439

Ülkenin çok ağır fizikî deprem şartlarını yaşadığı şu dönemde bir de siyasi deprem diyebileceğimiz şartları yaşıyoruz. Son anda altılı masa adı verilen bir birliktelik bugün itibarı ile bozulmuş gibi görünmektedir. Birçok arkadaşım beni arayıp bu konuda değerlendirmemi istiyorlar. Bilindiği gibi günlük, güncel parti ve particilikle özdeş seçim olaylarına çok fazla dahil olmak istemiyorum. Gerek yirmi yıl süren televizyon programcılığımda gerekse otuz yıldan beri yazdığım köşe yazılarımda günlük parti konularına girmemeye çok gayret sarfettim.

Böyle yapmamın elbette bir takım nedenleri var. Bu nedenlerden bir tanesi parti konusunda ilkeli duruşun yıpranmış olmasıdır. Uzun zamandan beri düşündüğüm ve gerçek olduğuna inandığım bu yıpranmanın geldiğimiz bu dönemde ne kadar  doğru olduğunu açıkça göstermektedir. İkinci bir neden de dünya egemen güçlerinin dünyayı yönetme konusunda kullandığı Toplum Mühendisliğine bağlı Algı Yönetimidir. Bir ürünü reklâm yapan ve sattıran reklâm uzmanlarının olduğu bir dünyada insan da gerektiği gibi sunulamaz mı?

Neyse bu konuyu daha fazla uzatmadan yine de bugün gelinen parti ve günlük siyaset konusunda görüşlerimi çok özet halinde aktarayım:

Bekleyip görelim,öyle anlaşılıyor ki, önümüzdeki birkaç günde çok değişik ve beklenmeyen gelişmelere sahne olunabilir. Bunu neye dayanarak söylüyorum? Bana çok tuhaf gelen şu durumdan dolayı söylüyorum; uzun zamandan beri bir araya gelen insanlar birbirleri ile ne görüşüyorlarmış? Aday konusunda birbirlerinin fikirlerini bilmiyor, anlamıyorlar ise neden Anayasa bile hazırlamışlar? Bu soruların cevabını herhalde yaşayacağımız çok önemli değişimlerle anlayabileceğiz ve göreceğiz.  

Bu kısa güncel özetten sonra tekrar siyasetin felsefesine devam edelim. Ben günlük parti olaylarına gerek yazılarımda, gerek yirmi yıl yaptığım televizyon programlarında ve gerekse yaptığım konuşmalarda, konferanslarda çok fazla girmiyorum derken siyaset yapmıyorum demek istemiyorum elbette. Aslında siyasetin tam da kendisini yapıyorum. Çünkü, aktarmaya çalıştığım bilgiler bir dünya görüşünün, bir temel düşüncenin yansıtılması ve aksettirilmesi olarak değerlendirilebilir ve düşünülebilir. Milliyetçi ve Toplumcu olarak özetleyebileceğimiz bu dünya görüşüne göre aktarımlar yaptığıma inandığım için bu aktarımların siyaset ve siyaset felsefesi olduğunu da kabul ediyorum demektir.

Bir şekilde bugünkü siyasi depremler mutlaka bir noktaya ulaşacak, ülkemizin ve insanımızın, Anadolu Türklüğünün yaşadığı bu ağır bunalımlar hakkında lehimize sonuçlanacaktır diye ümit ediyorum.  

Bu arada her şeye rağmen 6 Şubattan beri yaşadığımız depremin yarattığı ağır bunalımların, sadece deprem bölgelerinde yaşayanları değil bütün ülkeyi etkilemiş olduğunu mutlaka görmeliyiz.

 Elbette yakınlarını kaybedenlerin, yakınlarından birini kaybetmese de diğer her şeylerini kaybeden insanların içinde bulundukları ruh halini yakalamamız mümkün değildir. Onlara tekrar tekrar sabır diliyorum. Ancak, 6 şubat ilk depremin üzerinden bir ay geçtiği halde bir çok eksikliğin olduğunu görüyoruz ki bu da son derece üzücüdür. Depremin geniş bir alanda olduğunu biliyor ve görüyoruz. Ama aynı zamanda afetlerimiz ile ilgili olarak yaraları sarmakla görevli devlet kurumlarımızın da çok hazırlıklı olmadıklarını maalesef görüyoruz.

Bu konu oldukça önemlidir. Eksikliklerin bir an önce tamamlanması dilemekten başka ne yapabiliriz ki? Keşke elimizden çok fazla işler yapmak gelebilse…

Hastanelerin sağlamlığı konusu da oldukça önemlidir. Hâlâ faaliyette olan ve hasarlı oldukları bilinen hastaneler var ki burada görev yapan doktor ve diğer sağlıkçıları ve onların yakınlarını tebrik etmekten, onlara teşekkür etmekten başka bir şey yapamıyoruz. Tıpkı bütün ağır şartlarda insanlarımızı kurtarmaya çalışan Arama Kurtarma yapanlara yaptığımız gibi.

Particilik yapmanın, devleti yönetmenin en temel konusu ülke insanının yaşantısının iyileştirilmesi ve bugünlerde yaşadığımız çok tarihî ve ağır şartların olduğu zor dönemlerde yanında olunmasıdır. Bu temel anlayışın dışında partici olmanın başka bir nedeni var mıdır? Bu soruya  bir takım tebessümlerle bakanların ne kadar çok olduğunu biliyorum. Ama, benim de baştan beri anlatmaya çalıştığım da zaten budur.