Dertlenilir, sigara içilir.
Sevinilir, sigara içilir.
Çayın yanında sigara içilir.
Kahvenin yanında muhakkak içilir.
Sigarasız alkol olur mu? Olmaz…
Karnımız doyar, sigara yakarız.
Gece uykuda tuvalete kalkanlar dahi bir sigara içer.
Aç-tok fark etmeksizin sigara içilir.
Sorulduğunda ise; ‘Ne yapayım? Tiryakiyim işte!’ denir.
Günde kaç paket sigara içersin? Diye sorulduğunda ise;
‘Valla değişiyor; Bazen 1, bazen 2 paket içiyorum. O günkü ruh halime bağlı!’
Ruh haline mi bağlı?
Bunu övünerek anlatan da var, sigaraya çok para harcanıyor diye kendine acıyanlar da.
Ama bu acıma sağlığını düşündüğünden değil, tamamen maddiyattan.
1 ay içinde kaç paket sigara içildiğini, 30 günün maliyetine yani cebinden çıkan paraya vuranlar; ‘Bak ya, çok sigara içiyorum!’ der.
Söylediğim gibi; sağlıktan değil, maddiyattan…
***
Sigaranın insan sağlığına zararlarını sizlere tek, tek anlatmama gerek yok. Hepimiz az-çok biliyoruz.
Kısacası; sadece dumanı tüten ve bu dumanı tüttürmek için tonlarca para harcadığımız, en kötüsü sağlımızı bozan, organlarımızı iflas ettiren, ömrümüzü kısaltan bir beladır.
Sigara; tiryakisini yavaş, yavaş öldüren ve içildikten yıllar sonra etkisini gösteren bir zehirdir.
Uzmanlar sürekli uyarıyor; ‘Sigara öldürür!’ diye.
Peki, uzmanların uyarıları ne kadar dinliyoruz?
Doğru bir cümleyle, uzmanların uyarılarını takan var mı?
***
Sigaranın geçmişten günümüze kadar uzanan tarihi akışını hiç merak ettiniz mi hiç?
Sigara hangi çağlarda, kimler tarafından ve nasıl ortaya çıkmıştır.
Sigara içeni veya tütün ürünlerini kullananları övüyormuş ya da iyi bir halt ediyorlarmış gibi savunduğumu düşünmeyiz. Ama dünya geleninde milyonlarca insanın tiryakisi olduğu bu baş belasının da bir tarihçesi var. (Devam Edecek..)