SEÇİM TİYATROSU

16/03/2023 04:33 167

 

14 Mayıs’ta yapılması kesinleşen Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri tam anlamıyla bir orta oyununa döndü.

Uzun zaman yapılıp yapılmayacağı konuşulan, erken mi güncel mi tartışmaları yapılan seçimlere ilişkin çok şeyler söylendi, çok şeyler yazıldı ama hala birçok konu net değil.

Anayasa hukukçularının üçüncü kez aday olamaz dediği Erdoğan Cumhur ittifakının adayı olurken, seçimlerin hangi yasal zeminde yapılacağı bile belli değil.

Kiminin ittifak, kimilerinin koalisyon dediği, seçim iş birliklerinin ilkesel hiçbir temeli yok iken siyasi partiler üzerinden ideolojik değerlendirmeler yapılıyor.

Daha düne kadar parlamentonun üçüncü büyük partisi HDP’yi terörle bağlantılı, HDP ile görüşenleri terörle iltisaklı diye suçlayanlar şimdilerde terör örgütü Hizbullah’ın siyasi kanadı Hüda-Par’la seçim ittifakı yapıyorlar.

Öte yandan kadın haklarını düzenleyen tüm yasaların kaldırılmasını talep eden Yeniden Refah Partisine her türlü tavizi vermeye hazır Cumhur ittifakı seçimler öncesi yeniden bir korku iklimi yaratmaya çalışıyor.

Yakın zamanda yaşadığımız deprem felaketi sonrası yer değiştiren milyonlarca seçmenin yeni adreslerine kayıtlarını 17 Mart gecesine kadar yaptırmaları gerekiyor.

Bir diğer önemli konu üniversitelerin kapatılması ve yurtların boşaltılmasıyla evlerine ya da başka illere gitmek zorunda kalan öğrencilerin durumu.

TBMM tarafından alınması gereken erken seçim kararı Cumhurbaşkanı tarafından yazılan bir kararla uygulamaya konuluyor.

Düne kadar diploması tartışılan, yeniden aday olmasının mümkün olmadığı iddia edilen Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı adayı olmasına göz yuman muhalefetin tüm bu karmaşık seçim sürecini nasıl yöneteceği merak konusu.

Seçim güvenliğiyle ilgili bir dolu soru işareti orta yerde dururken muhalefetin parmak boyası talebi de Yüksek Seçim Kurulu tarafından kabul edilmedi.

Keza mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan yeniden aday olarak devletin tüm imkanlarını kendi kampanyasında kullanacak.

Yani haksız bir rekabet ortamında yapılacak seçimde oyunun kurallarını iktidar belirleyecek.

Zaten hakemi de yani Yüksek Seçim Kurulunu çok öncesinden belirleyen iktidarın isteği doğrultusunda sarı ve kırmızı kartlar havada uçuşmaya başladı.

Demokratik siyaset için her türlü çabayı göstermesine karşın HDP ile bırakın ittifakı, görüşülmesine bile karşı çıkan İYİ Partinin dayatmalarının gölgesinde seçime hazırlanan bir Millet İttifakı!

Kapatma davasının seçim sonrasına ertelenmesi talebi kabul edilmeyen HDP’nin seçimlere nasıl bir yöntemle gireceği de ayrı bir merak konusu.

Hiçbir şansı olmamasına karşın “en çok oyu alacağım “iddiasıyla seçmende kafa karışıklığı yaratmaya çalışan marjinal Cumhurbaşkanı adayları bir yana öyle sanıyorum Türkiye’nin siyasi tarihindeki en renkli ve bilinmezlerle dolu seçimini yaşayacağız.

Her şeye rağmen son otuz yıldır belki de ilk kez toplumda yönünü barış ve demokrasiye çevirmiş, sosyal bir hukuk devletinden yana olan bir iktidar umudu yeşermeye başladı.

Kimi partilerin, siyasilerin gereksiz kapris ve itirazları yüzünden resmen açıklanmasa da HDP’nin başını çektiği Emek ve Özgürlük İttifakının desteğiyle Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı seçilme şansının yüksek olduğu görülüyor.

Umarım parlamento da çoğunluğun sağlanabilmesi için yapılacak milletvekili adaylarının belirlenmesi çalışmalarında sorun çıkmaz.

Türkiye ‘de belki de ilk kez gerçekleştirilen böylesine kapsamlı bir seçim ittifakının bugüne kadar titizlikle korunan birlikteliğinin bir demokratik kazanıma dönüşebilmesi için ilk turda Cumhurbaşkanının seçilmesi ve mecliste çoğunluğun elde edilmesi gerekiyor.

Kuşkusuz çok zor bir süreç aşıldı.

Ama asıl iş bundan sonra başlıyor.

Birinci sorun seçmenlerin sandığa taşınması

İkinci ve en önemli sorun; seçimler öncesi ve sırasında alan ve sandık güvenliğinin sağlanması

Görülen o ki, iktidarı teslim etmek istemeyen, bu konuda ilkesizce her kesimle iş birliği yapmaktan çekinmeyen AKP; seçimleri kazanabilmek için her yolu deneyecek.

İyi Parti üzerinden yapmaya çalıştığı ancak gerek İYİ Parti tabanı gerekse kamuoyu tarafından oluşturulan büyük tepki ve sağduyulu yaklaşım sonucu başarılı olmayan operasyonlarına yenileriyle devam edecektir.

Bu konuda felaketi yani krizi fırsata çevirmek isteyen iktidar, deprem için yaratılan kaynakları da pervasızca seçim için kullanabilir.

Depremzedelerin ev sahibi olabilme hayali dahil bir dolu popülist politika ve söylemlerle seçmeni yanına çekebilmek, kendi tabanını konsolide etmek isteyen iktidarın oynayacağı her türlü oyuna karşı uyanık olmak zorundayız.

Muhalif partiler seçim kampanyaları sırasında rekabet dili kullanarak birbirleriyle yarışma yerine Cumhur ittifakının ülkemizi sonu belirsiz bir karanlığa sürükleyen politikalarını açık etmeye yöneltmeliler.

Aksi halde yazık olur geniş halk yığınlarının barış, demokrasi ve özgürlük umutlarına.

Kimsenin halkın ilk kez yakaladığı bu umudu söndürmeye, hayallerini yok etmeye hakkı yoktur.

Yapılacak tüm baskı ve hukuksuzlara karşın inanıyorum “Her şey çok güzel olacak”