Saldım çayıra, Mevla’m kayıra

03/09/2020 22:36 6795

Korona derken, ardına sıcaklar bastırınca, yine kapalı kaldık evlerde.

Uzun süre sonra Seyhan belediyesinin ödeme bildirimi gelince, yaşamımıza birden renk geldi.

Eyvah dedim, unuttuğumuz bir borcumuz mu var yoksa? Korkarak Seyhan belediyesinin ödeme bildirimini açtım. Hemen en altta yazan miktara baktım. Bir de ne göreyim, altı yüz kırk lira civarında bir borç sıralamışlar. Sonra detaylı bakınca, ‘Çevre temizlik vergisi’ için 2011 yılından, 2020 yılına kadar borç ve faizlerinin sıralandığını gördüm. Borç 2007 yılında kapanan eşimin işyerine çıkarılmıştı.

Yine eyvah dedim. Mali müşavirimize sormuş ve 10 yıl sakladığımız işyeri evraklarını, artık zamanı dolduğu gerekçesiyle, atmıştık. Şimdi geçmişe dair elimde evraklar da yoktu. Hemen e-devlet sistemine başvurup, işyerimizin açılış-kapanış bilgilerini indirdim. Mali müşavirimize konuyu sordum ve kamu alacaklarıyla ilgili zaman aşımı olduğunu ve ilgili yasa maddelerini bu vesileyle kendisinden öğrendim.

Cevap yazımı hazırladım, ek ’ine kapanış belgesini ekleyerek Seyhan belediyesine doğru yola çıktım. Metro ile giderken, Korona virüs konusunda yolcuların gayet disiplinli olması beni sevindirdi. Metro sıcaktı ama güvenliydi. Seyhan belediyesinin ilgili servisinde, genç bir görevli kardeşimiz tarafından ilgili cevap yazım incelendi ve bildirimde olan yılların iptal olduğunu söyledi. Ancak bu kez daha önceki bildirimde olmayan, 2007 yılına ait ödenmemiş borç olduğu söylendi. Sevindim, çünkü 2011 yılından 2020 yılına kadar olan kısım iptal olmuştu.

Üzüldüğüm konuya gelince;

Seyhan belediyesi, 13 yıl sonra alacağı olduğu iddiasıyla bildirim yolluyor. Oysa bir işyeri kapanırken, yapılması gereken her türlü bildirim yapılarak kapanış yapılabiliyor. Hiç inceleme yapmadan ezbere vatandaşa borç çıkarmak, daha sonra bildirimin yanlış olduğu ortaya çıkınca, bu kez bildirimde olmayan ‘daha eski yıla ait borcunuz var’ deyip ödenmesini istemek bana ters geldi. Önce ödeyip kurtulmayı düşündüm. Ancak bu davranışımın, Seyhan belediyesinde bu işle ilgili görev yapan ve sorumluluk taşıyanların, bu kolaycılıklarını ödüllendirmiş olacağımı düşünerek vaz geçtim. İptal dilekçemi evrak kayıt servisine vererek ayrıldım.

Bu konuyu yazmamın sebebi, belki o kadar eleman olmasına rağmen, ezberci ve sorumsuzca evrak düzenlenen sistemin sorgulanarak, düzeltilmesine katkı koyma düşüncesiydi.

İşini en iyi şekilde severek yapacaksın.

Vatandaşı oradan oraya koşturan ve umursamayan devlet anlayışının artık tamamen terk edilmesi gerekmez mi? Her şey yeni teknolojiler sayesinde dijital olarak kolayca takip edilebiliyor artık. İşin komik yanı da ne biliyor musunuz? Seyhan belediyesinin alması gereken Çevre temizlik vergisi, eşimin işyeri kapandıktan hemen sonra o işyerini kiralayıp işini sürdüren işyerinden de, tam 13 senedir alınmamış olması. Eğer alınmış ise çifte kavrulmuş vergi almaya çalışmak olmaz mı?

On üç yıl bekleyip, kapanmış bir işyerine çevre temizlik vergisi tahakkuku yapmak ne anlatıyor…

Belediyelerimize baktığımızda eleman konusunda hiç sorunları olmadığını görüyoruz. Hatta ihtiyaçtan fazlası olduğunu, seçilen başkanlar defalarca söylediler. Onca kadroya rağmen, alacaklarının peşine 13 yıl sonra düşen bir belediye olması beni çok düşündürdü ve üzdü. Bu işler ezbere mi yapılıyor. Onca eleman varken bu iş yerlerine kısa ziyaretler niye yapılmıyor?

Üstelik işyerleri kapanırken, vergi dairelerine, esnaf sicil kurumlarına gerekli bildirimler yapılıyor ve borçları ödetilmeden kapanma işlemi gerçekleşmiyor. Kurumlar arası iletişim yok mu?

Bu konuyu yazarak belediye başkanımızın konuya vakıf olmasını ve eksiklik neredeyse düzeltmesine katkı koymak istemiştim.

Cadde ve sokaklar ile dolmuşlar…

Seyhan belediyesinden ayrılınca cadde ve sokaklardaki durumu gözlemledim. Belirli yaşın üstünde olanlar, kimi gençler, duyarlı olarak maskelerini takmışlardı. Ama çoğunluk yine ‘Bana bir şey olmaz’ kültürüyle yetiştirdiğimiz insanlardaydı. Ceza korkusuyla çoğu takar gibi yapmıştı.

Her gün dolmuşa binmek durumunda olan eşimden gelen haberlerde kötüydü. Maske takmayan minibüs şoförleri, dolmuşa kurallara rağmen maskesiz binen kadı - erkek yolcuların haberleri vardı. Ayrıca, İkaz ettiğin zaman öfkelenip hakaretler yağdıran tiplerin maceralarını dinleyip duruyoruz. Buna seyirci kalan dolmuş hatlarının yetkilileri, şoförleri ve kamu görevlilerini düşününce nereye gidiyoruz diye endişeleniyor insan.

Bende Barkal dolmuşuna bindim. İki genç dışında maskeler takılıydı. İki genç maskeleri aşağı indirmişler, benimle yüz yüze oturuyorlardı. Neyse gençlere ‘Şu maskeleri takın bakim’ deyince taktılar.

Dışarı çıkınca hayatın ne kadar zorlaştığını daha iyi anlıyor insan. Her gün ölen doktorlara bir yenisi ekleniyor. Etrafımızda tanıdığımız korona virüsüne yakalanıp ölenler var. Ama insanları büyük kentlere salmışız, Mevla’m kayıra diye dua edip yaşamaya çalışıyoruz.