SAĞLIĞIMIZ ve BESLENME

27/09/2022 20:18 581

 

Bilhassa Covid19’dan sonra, beslenmenin ve gıdaların ne denli önemli olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. İnsan oğlunun en temel ihtiyacı; şüphesiz ki, besinlerdir. Beslenmenin sonucu da, sağlığımıza katkısıdır. İnsanoğlu yeryüzünde var olmaya başladığında, öncelikle beslenme, yeme içme, barınma ve giyinme ihtiyacını gidermeye çalışmıştır. Ki, biz buna bilim lisanı ile; ‘FİZYOLOJİK İHTİYAÇLAR ‘ diyoruz. Zaman içinde bu ihtiyaçlar çeşitlenmiş, evrilmiş, değişime uğramış ve bu günkü hale gelmiştir. Ancak, son yıllarda dünyadaki besinlerin ve suyun gittikçe ihtiyacı karşılamakta zorlandığı görülmeye başlamıştır. Bunun sonucunda da, gıdaların genetiği ile oynanarak, dayanıklılık süresi artırılmış, verimliliği çoğaltılmış, fakat besin değerleri ciddi sağlık sorunlarına yol açmaya başlamıştır. İşte bu nedenle, bir çok bilimsel ve laboratuvar çalışmaları yapılarak, faydalı besinlerle, zararlı besinler, birbirinden ayırtabilmeye çalışılmaktadır. Gıda, beslenme ve tıp uzmanları, bu alanda çeşitli çalışmalar yapmakta, elde edilen bulgularda açıklanmaktadır. İşte bunlardan biride; Dr. Mark Hyman’ın  çalışmalarıdır. Şimdi Dr. Hyman’a kulak verelim…

*Bu yiyecekleri yemeyin yedirmeyin….
Dr. Mark Hyman: Merhaba. Bu hafta Master Class dizimizde Dhru Purohit’le birlikte asla tüketmememiz gereken yiyecekler hakkında konuşacağız…
Dhru Purohit: Aslında herkes ne isterse yesin istiyoruz. Ama konu sağlığımıza gelince, asla tüketmememiz gereken yiyecekler var. Amacımız yargılarda bulunmak değil, yardımcı olmak.
Dr. Mark Hyman: Paylaştığımız bilgiler şahsi görüşlerimiz değil, bilimsel verilerin gösterdiği gerçekler. Bazı yiyeceklerin hastalığa ve ölüme yol açtığı bilim tarafından kanıtlanmış durumda. Bu yüzden ağzımıza koymamalıyız, yasaklanmalılar diye düşünüyoruz…
1.Birinci sırada trans yağlar, yani hidrojenize yağlar var. Kalp krizine, ayrıca diyabet, enflamasyon gibi başka sorunlara yol açıyor. Hidrojenasyon adı verilen, ekstra hidrojen kullanılan işlemlerden geçirilmiş margarin benzeri katı yağlar da, trans yağ içeriyor.
2.İkincisi, yüksek fruktoz içerikli mısır şurubu. Normal şekerden çok daha kötü, çünkü bazı olumsuz özellikleri var. Örneğin normal şekerin glikoz/fruktoz oranı yüzde 50/50. Burada ise fruktoz oranı yüzde 55’e, hatta 75’e kadar çıkabiliyor. Aslında meyve şekeri olan fruktoz, başka bir yiyeceğe bağlı olmadan serbest bulunduğunda, çok toksik bir bileşik. Soda ve şekerli içeceklerde serbest bulunuyor. Ayrıca ekmek, salata sosu, pizzadaki domates sosu gibi birçok şeyde var. Karaciğere zararlı, trigliseriti artırıyor, insülin direncine yol açıyor. Yaşlanmaya bağlı birçok hastalığı tetikliyor…
Üstelik bağırsaktaki enerjinin büyük bölümünü tüketiyor. Glikoz bağırsağa bir nevi doğal şekilde girerken, fruktoz enerji gerektiriyor. Özellikle serbest fruktoz bağırsağı enerjisiz bırakıp sızdıran bağırsağa yol açıyor. Bu da enflamasyona sebep olan bir sürü olumsuz sonuç getiriyor. Çünkü vücuda girmemesi gereken bazı yabancı proteinlerin ve parçacıkların, önündeki engel ortadan kalkmış oluyor. Bakteriyel toksinler vücuda giriyor; bağışıklık sisteminiz tepki vermeye başlıyor ve otoimmün rahatsızlıklar, alerjiler, kalp hastalıkları, kanser gibi her tür problem ortaya çıkabiliyor. Bir sorun daha var: Fruktozlu mısır şurubunu işlerken kullanılan klor alkali. Büyük gıda şirketlerinin ürünlerinden alınan hemen her numunede cıva miktarı çok yüksek çıkıyor. Çünkü mısırdan fruktoz şurubu çıkarmak için, esasen cıva içeren bir işlem uygulanıyor. Yani işin içinde cıva da var…
Öte yandan yüksek fruktozlu mısır şurubunu ve trans yağları çıkarınca, markette satılan ürünlerin yüzde 90’ını elemiş oluyorsunuz. Tabii bir de ne olduğunu bilmediğimiz, göremediğimiz şeyler var. Örneğin bütil hidroksitoluen (BHT) bilinen bir kanserojen ve yiyeceklerde kullanımına hala izin veriliyor. Gıda şirketleri gıda boyası, yapay renklendirici ve tatlandırıcı kullanımının devamı için elinden geleni yapıyor, çünkü bunlar gıda endüstrisine fayda getiriyor ama insanlar için zararlı. Üretim maliyetlerini düşürüp, satışlarını ve karlarını artırıyorlar. İnsan sağlığını ise tehlikeye atıyorlar…

Yarın devam edeceğiz…