PELOSİNİN SERÜVENİ 5

07/10/2022 22:53 631

 

Böylece BOARD'un kalıntıları, Türk devletinin hakimiyeti altına alındı…
Savaştan sonra Anadolu'daki Rum ve Ermeni nüfusun azalması nedeniyle, BOARD politika değiştirerek, Türk nüfusun hedefleyip yeni bir girişim başlattı…
Fakat Atatürk, 1924'te Eğitimde Birlik İnkılabı (Tehvid-i Tedrisat) yaparak tüm eğitim kurumlarını hakimiyet altına aldı…
Artık Osmanlı'nın kapitülasyon düzeni bitmişti… Tüm okullar, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlıydı… Okullar, öğretmenler, müfredat hatta okullardaki resimler ve büstler bile devletin mutlak denetimi altındaydı…
Cumhuriyet, BOARD'un kalıntılarına göz açtırmadı…
Kemalist hükümet, 1924, 1925 ve 1926 yıllarında çıkardığı genelgelerle, yabancı okulların ilkokul düzeyinde eğitim vermesini yasakladı. Okullardaki Hristiyan Aziz tabloları ve büstleri kaldırıldı… Hepsine Türk bayrağı ve Atatürk tablosu asıldı.
Mesela 1929 yılında, Bursa'daki Kız Koleji'nin misyonerlik faaliyetine gizlice devam ettiği tespit edilince, okul anında kapatıldı ve okuldaki misyoner öğretmen tutuklandı…
ABD elçisi J. Grew devreye girip yeni tavizler istese de, boyunun ölçüsünü alması kısa sürdü...
Grew o kadar aciz duruma düşmüştü ki, anılarında o dönemi şöyle yazmış:
“Kapitülasyon günleri çoktan geride kalmıştı…”
Sonuç olarak, Kemalist hükümet, okulların tamamını kontrol altına aldı. Zorunlu dersler getirdi… Kitaptaki konuları bile dizayn etti…
1930'ların sonuna gelindiğinde, Türkiye genelinde sadece birkaç okulları kalmıştı ve orada da faaliyet sürdüremiyorlardı… BOARD rüyası bitmişti…
Amerikan misyoner teşkilatının Cumhuriyetle birlikte hezimete uğramasıyla, Ermeni lobisi faaliyetini büyük oranda ABD'de sürdürdü ve sözde soykırım gündemi üzerinden kaybedilen toprakları geri almanın hayaliyle yaşadı…Ve halende, her türlü sinsi politikalarla bu hayallerini sürdürüyorlar…!!!
Gelelim Pelosi'ye...
Pelosi, 1958'de, dini bir kız okulu olan, Notre Dome Enstitüsü'nde okuyup, akabinde yine Notre Dame de Namur Rahibeleri tarafından kurulan Trinity Kolej orijinli Trinity Washington Üniversitesi'nde eğitim gördü….
İlerleyen yıllarda, Ermeni Ulusal Komitesi'yle (ANC) ciddi bağlar kurdu. Mesela 1997 yılında ANC üyesi Taline Sanasarian, Nancy Pelosi'yi "Amerikan Kongresi'de Ermeni meselelerine uzun süredir destek veren" kişi olarak tanıtıp, bir de plaket verdi…
Pelosi 1997'deki toplantıda, konuşma yapıp sözlerini "ABD Ermeni Soykırımı'nı resmi olarak tanımadan rahat edemeyiz" diyerek bitirdi…
Pelosi, ilerleyen yıllarda, Ermeni lobisinin de desteğiyle, Temsilciler Meclisi başkanlığına getirildi...
Mesela, 2007 yılında Ermeni lobisi tarafından hazırlanan bir raporda, Pelosi'nin çabalarından özel olarak bahsedilmiş. "Pelosi'nin tüm çabalarına rağmen" denmiş…
Dediğimiz gibi, Pelosi, Ermeni Lobisi için sıradan bir isim değil. Gönülden destek veren, ateşli bir savunucudur.
Yine lobi desteğiyle hazırlanan, 2015 tarihli başka bir raporda Pelosi, Ermeni lobisinin meclisteki en güçlü destekçisi olarak tanımlanmış…
Nitekim Pelosi, amacına 2021 yılında ulaştı ve Biden'ın, sözde soykırımı tanımasını sağladı.
Sonuç olarak, Pelosi pragramist bir siyasetçi değil. Ermenistan'da gözyaşı dökerken ciddiydi. Onu ağlatan şey, yüz yıl önce sönen yüz yıllık Büyük Ermenistan hayaliydi…
Kuva-yi Milliye sandığımızdan çok büyük işler yapmıştır hem de çok büyük. Bunu bilmemiz gerekiyor.
"Milyonlarca Türk’ü binlerce Ermeni’nin hakimiyetine terk etmeye kalkışan Wilson projesi sadece gülünçtür."
Ve beyin yakan son:
Amerikan misyoner teşkilatı, benzer bir örgütü, Uzak Asya'da kurdu. Yıllar sonra bu örgütün bire bir kopyası, Müslüman/Anti-Kemalist biçimle Türkiye'deki bir tarikata yuvalandırıldı. Bağlantıyı, örgütün Türkiye Şubesi sağladı…

SON SÖZ:’’ SAHİP ÇIKILMAYAN VATANIN BATMASI HAKTIR, SEN SAHİP ÇIKARSAN O VATAN BATMAYACAKTIR.’’