Arazi, Abdülaziz'in özel izniyle, 60 bin dolara satın alındı. Teme atma töreni dualarla yapıldı…
Abdülaziz, aslında ilk başta bu fikre sıcak bakmıyordu, ama ABD filosunun komutanı Farragut İstanbul'a gelip devreye girince izin verildi…
ABD'nin böyle "diplomatik olmayan" askeri baskıyla kopardığı çok taviz vardır. Biraz sonra onları da ele alacağım. Şaşıracaksınız…!!!
BOARD'un kurduğu bir başka önemli okul da, 1871'de faaliyete başlayan İstanbul Amerikan Kız Koleji'dir. Bu okulun özelliği, Müslümanların da eğitim görebilmesidir.
Bu okulda, saray çevrelerinden pek çok ismin kızı da okuyordu.
Yine de bana göre BOARD'un Osmanlı sınırlarındaki en gözde okulu Merzifon Amerikan Koleji'dir. Çoğumuz Merzifon'un yerini bile bilmeyiz belki ama BOARD ta 1863'te bölgede tam teşekküllü okul kurmuştur…
Ermeni nüfusun örgütlenmesi ve protestanlaştırılmasının merkez üssüydü…
BOARD'un 1887'deki bir raporuna göre, bölgedeki Türk okulları son derece yetersiz… Buna karşın BOARD okulları hem nitelikli, hem de düşük ücretli…
Bu okullar, ileride Merzifon Pontus Teşkilatı'nı kuracak…
BOARD teşkilatı, 1820'den itibaren özellikle Anadolu'da, adeta örümcek gibi, ağ ördü…
1840'larda 12 okul,
1870'lerde 220 okul,
1900'lerde 417 okul,
1914'te ise 426 okul ve 25 bin öğrenci...
BOARD kayıtlarına göre, 1879'da teşkilatın ekonomik hacmi 100 milyon dolar civarındaydı. 1914 yılına dek okulların ABD'den aldığı yardım 40 milyon dolardı…
Ermeni örgütlerin kurulması, onca isyan, terör, ayrılıkçı faaliyetler...
Bunlar kendi kendine olmadı.
Mesela 1924 yılında yayımlanan bir BOARD raporu, şöyle söylüyor:
“Hristiyan öğretmenler… Hristiyan düşünce ve yaşam temelinde yatan prensipleri, öğrencilere aktaracaktır. Böylece misyonerlik, Türk öğrencilerinin hayatına Hristiyan karakterini sokma fırsatına kavuşacaktır...”
Robert Kolej’de okuyan ve ileride CHP Genel Sekreterliği görevine gelecek olan Kasım Gülek, o dönemde yaşadıklarını şöyle ifade etmiş:
“Robert Kolej o zamanlar misyoner mektebiydi. Her gün İncil okuturlardı. Kiliseye götürürlerdi. Biz dindar insanız. Ben isyan ediyordum...”
Yıllarca süren misyonerlik faaliyetlerinden sonra, Ermeni nüfus Türk nüfusa bariz bir nitelik üstünlüğü yakaladı. Üstelik zihinsel ve düşünsel olarak da Osmanlı bağlarından koptu…
Bunu da ben söylemiyorum. Prof. Earle söylüyor; “Amerikan okullarında Ermeniler, dillerini ve tarihsel geleneklerini üstün tutmayı öğrendiler. Batının siyasal, toplumsal ve ekonomik ilerleme ideallerini tanıdılar. Etkin bir hoşnutsuzluk duymayı ve köylü komşularına kesin üstün duygusu beslemeyi elde ettiler.”
Mesela 1895-1896 yıllarında yaşanan Ermeni olayları, büyük oranda BOARD okullarında yeşermişti. Board misyoneri Henry O. Dwight'ın Boston'a gönderdiği raporda ABD ordusundan yardım bile istedi.
ABD hükümeti, 1900 yılında Kentucky isimli savaş gemisini İzmir’e gönderdi. Sultan 2. Abdülhamit, gelişme üzerine gemi yetkililerini İstanbul’a görüşmeye davet etti ve kısa süre sonra misyonerlerin uğradığı zararlar karşılandı…
İşler böyle yürüyordu.
Mesela 1904 yılında, bazı Ermeni suçlular BOARD okullarından birine sığındı. Osmanlı buraya müdahale etmek isteyince, İstanbul’daki Amerikan elçisi John. G. A. Leishman, Avrupa'da bulunan ABD donanmasından yardım istedi. Donanma gövde gösterisi yapınca Osmanlı geri adım attı…
En acısı ise, 1909'daki Adana İsyanı sırasında yaşandı…
Yarın devam edeceğiz…