Düşünebiliyor musunuz; Cumhuriyet ilan edilmeden önce yaklaşık 40 bin köyde okul yok. Okur yazar oranı, %3. Bazı merkezlerde %12 mertebesinde… Okuma bilmeyen, kendi dinini bile anlamadan, ezbere dinleyen milyonlardan bahsediyoruz…
Çünkü, sahte dindarlar, sırf kendi çıkarları, kendi menfaatleri için, halkın dinini bile doğru dürüst öğrenmesini istemiyorlar. Çünkü salla gitsin, uydur gitsin… Nasıl olsa kimse anlamıyor…!!! Duaları Arapça yaptırıp ta, camiye yardım parası için, Türkçe konuşan hocaya
Temel Reis;
-Hoca efendi, namazı Arapça kıldırdın, duaları Arapça yaptın, para toplama işine gelince neden Türkçe konuşuyorsun deyince,
Hoca;
-Arapça konuşarak para toplayamam, çünkü kimse anlamaz’’ diyor…
Şimdi bakalım, dünya ilim irfanla uğraşıp, icatlar yaparken, biz ne yapıyorduk…???
-1600’lü yıllarda, Osmanlıda Hızır peygamberin sağ olup olmadığı tartışılıyordu…
* Avrupa’da Gueriche ilk jeneratörü;
* Thomas Savery de ilk buharlı makineyi yaptı…
-1600’lü yıllarda, Osmanlıda Hazreti peygambere saygı olsun diye, “Sallallahu aleyhi vesellem” demenin gerekip gerekmediği tartışılıyordu...
* Avrupa’da Pascal, ilk hesap makinesini;
* Newton, yerçekimi yasasını buldu...
-1700’lü yıllarda, Osmanlıda Hz. peygamberin anne ve babasının mümin kabul edilip edilmeyeceği tartışılıyordu..
* Avrupa’da Newton, ”Optik” adlı kitabını yayımladı.
* Volta, ilk elektrik bataryasını yaptı...
- 1700’lü yıllarda, Osmanlıda firavunun imanla ölüp ölmediği tartışılıyordu...
* Avrupa’da J.Watt, uzun süreli çalışan buharlı makineyi yaptı;
* Montgolfier kardeşler, ilk uçan balon yolculuğunu gerçekleştirdiler.
- Osmanlı bu yüzyıllarda, Muhyiddin Arabî’nin Şeyh-i Ekber (Büyük Şeyh) kabul edilip edilmeyeceğini tartışırken;
* Avrupa’da Trevithick, ray üzerinde giden ilk treni (1804) yaptı...
-Bu yüzyıllarda, Osmanlı kahve ve tütünün haram olup olmadığını tartışırken;
* Avrupalı stetoskobu ( Kalp ve akciğer dinleme cihazı,1816) bulmuş;
* Ampère, elektrik akımını ölçen ampermetreyi yapmış,
* Faraday, elektromanyetik kuramları geliştirmişti...
-Bu yüzyıllarda, Osmanlı ezanı güzel sesle okumanın gerekli olup olmadığını tartışırken;
*Avrupalı Londra’da ilk yer altı trenini (metro) (1863) yapmış,
*Plante, kurşunlu akümülatörü(1859),
*Graves Otis ise asansörü bulmuştu...
- Bu yüzyıllarda, Osmanlı medresesi Yezit’e lanet etmenin gerekip gerekmediğini tartışırken;
* Batı’da Cooke ve Wheatstone ilk elektrikli telgrafı buldu...
- Kanuni’den sonra
yozlaşmaya başlayan Osmanlı medresesi, türbelerin ziyaret edilip edilmeyeceğini tartışırken;
* Batı’da Lavoisier (1781) kimyaya nicel yöntemleri yerleştiriyor, kütlenin korunumu yasasını buluyordu.
-Bu tarihlerde Osmanlı medresesi, kandillerde toplu olarak namaz kılınıp kılına-
mayacağını tartışırken;
* Batı’da Avogadro Birleşen Hacim Oranları Yasası’nı buluyor (1811) ve kimyada yeni bir çığır açıyordu..
- Yozlaşan ve gittikçe geriye giden medrese, “Selamlaşırken eğilmeli mi?” gibi (!) çok önemli bir soruya yanıt ararken;
* Batı’da J.J. Thomson atomun yapısındaki elektronları keşfediyordu...
Günümüze gelince:
-Batı 25 Aralık 2021 tarihinde James Webb Uzay Teleskobunu uzaya gönderdi. Bu teleskopla 13,5 milyar ışık yılı uzağı, yani evrenin ilk yıldızlarının oluştuğu zamanı görmeyi olanaklı kılacak.
* Türkiye Cumhuriyeti, şarkı sözünde Hz.Adem'e hakaret edildi mi? Polemiği içerisinde...
Değişen pek bir şeyin olmadığı ap açık görülmekte...Hala kısır çekişmelerle zaman yitiriyoruz… İç çekişmeler, dünya da olup biteni ve teknolojik gelişmeleri ülkemize kazandırmamızı engelliyor… Kimse düşünmüyor ki; İşte geldik, işte gidiyoruz… Enin de sonunda beyaz bir kefen içinde kara toprağa düşeceğiz... Dünya fersah fersah ilerlerlerken, biz hala muasır medeniyet seviyesine çıkamamanın sancılarını çekiyoruz… Sonra da gelişmiş ülkelere, bağımlı kalıyoruz, onların pazarı oluyoruz. Bir türlü ihracatımız, ithalattan fazla olamıyor. Her ay milyar dolarlar seviyesinde, başta enerji ve petrol-doğalgaz olmak üzere, ithalata döviz harcıyoruz… İşte ilimin, bilimin, okumanın, araştırıp sorgulamanın sonuçları bunlardır…
SON SÖZ:’’ GELİŞİRSEN EFENDİ, GELİŞMEZSEN KÖLE OLURSUN.’’