Dinlerin amacı , insanların, toplumların barış – huzur içinde mutlu bir ömür sürmeleri. Ama öyle olmamış kı! Tarih boyu dinler arasında, aynı dinin mezhepleri – tarikatları arasında devamlı çekişme , kavga , savaş bir türlü bitmemiş. Barış getirmesi ümit edilen dinler, tam tersine yıkımlara , bölünmelere neden olmuş.
Bugün için de, değişen bir şey yok. Örnek mi ! Kudüs ve Ortadoğu’da yıllardır yaşanan kavga ve ölümler. Nedense kimse bir türlü ders almıyor bunlardan. Çünkü , bu işi tezgahlayan batı dünyası ve Hristiyan alemi. Çok güçlüler ve çeşitli politik ve çıkar hesapları içindeler.
Her türlü özgürlük , özellikle inanç özgürlüğü ,tolerans ve saygı gerektiren önemi bir özgürlük. Hiç kimseye, bir başka inanç için baskı ve zorlama yapılmamalıdır. Çünkü, din ve inanç bir vicdan işidir. Tanrıyla kulu arasındaki, ilahi ve manevi bir bağlantıdır. Kimsenin de buna karışmaya hakkı ve yetkisi yoktur. Dinde ve inançta, ne müfettişlik vardır , nede kontrolörlük. İnsanlar yaptığından yada yapmadığından, sadece Tanrısına karşı sorumludur. Bu gerçeği anlatan tarihi ve ilginç bir olay :
Bir ramazan akşamında ,Vezir Koca Ragıp Paşa’nın konağında, oruç üzerine sohbet ediliyormuş. Koca Ragıp Paşa, orada bulunanlardan Şair Haşmet’e döner ve sorar : Senin ne kadar borcun var. Haşmet : Mahalle bakkalına 1000 kuruş , kasaba da 500 kuruş diye cevap verir. Ragıp Paşa gülerek, onu sormuyorum oruç borcun var mı? Sen onu söyle der. Şair Haşmet de şu harika cevabı verir . Paşam, oruç borcumu Allah sorar .Sizin soracağınız kul borcudur.