Dünya üzerinde büyük depremlerden payını alan bir diğer ülke de Güney Amerika ülkesi Şili’dir. 100 yıldır depreme karşı her daim önlem alan Şili, bugüne kadar kaydedilmiş en büyük depreme de ev sahipliği yapmıştır. 1960 yılında meydana gelen 9,5 şiddetindeki deprem 10 dakikadan fazla sürmüş ve ülkenin olağanüstü önlemler almasını zorunlu kılmıştı.
Düşünebiliyor musunuz? 9,0 şiddetinde ve 10 dakikadan fazla süren bir deprem. Bu kadar şiddetli ve uzun süren bir depremi ülkemizde düşünemiyorum…
Öyle ki bu deprem, Şili’den 10 bin kilometre uzaklıkta bile tusunamilere sebep olarak Afrika’da birçok sahil şeridini yerle bir etmişti. Buna rağmen Şili’de ölü sayısı 3 bin civarlarındaydı. Ülke, felaketlerin yenilerine hazırlanmak ve onlardan korunmak amacıyla sıkı bir çalışma yürüttü.
Öncelikle avantajları; dikey yerleşme değil, yatay yerleşmenin daha yaygın olmasıydı. Nitekim müstakil evlerin yıkılması hem daha zor, hem de yıkılma durumlarında da can kayıpları daha az yaşanıyor. Şili bu nedenle yatay yerleşmeyi desteklemeye devam ederken, diğer önlemleri de eksik bırakmadı.
***
Ülkenin bina kodları dünyanın en iyileri olarak kabul ediliyor ve bugün felaketten korunmak için pek çok bina tekniği uygulaması yapılıyor. Şu anda kullanılan ve mimarlıkta güçlü kolon-zayıf kiriş adı verilen inşaat yöntemini geliştirmek amacıyla, 1960’dan bu yana tüm sismik kodlar incelendi.
Kendi açıklamalarıyla fikir şu; binalar çelik bir çerçeveyle güçlendirilmiş beton kolonlar üzerine kuruluyor. Sertleştirilmiş betondan kirişler, katları ve çatıyı oluşturmak amacıyla kolonların üzerine bağlanıyor. Bir deprem olduğunda bu mantığa göre kirişler en dipten kırılarak depremin enerjisinin büyük bir kısmını dağıtacak. Ancak çelik destekler ve kolonlar ayakta kalacak. Bu da binayı yıkılmaktan kurtaracak.
Sismik izolatör teknolojisi Şili’de, Japonya’da olduğu kadar yaygın değil. Çünkü bahsettiğimiz gibi Şili, kendi toprak yapısını 60 yıllık deprem verileri incelemiş, neticesindeyse özgü yöntemler geliştirmiştir.
Şimdi bir kıyaslamayla Şili devletinin diğer ülkelerden daha iyi uyguladığı güçlü kolon-zayıf kiriş-sağlam zemin felsefesinin ne kadar etkin olduğunu görelim.
Orta Amerika’da bir ada ülkesi olan Haiti’de 2010 yılında meydana gelen 7,0 şiddetindeki depremde 316 bin kişi ölmüş, 300 bin kişi yaralanmış, bir milyon kişi de evsiz kalmıştı. Kısaca, Haiti asrımızın en büyük felaketlerinden birini yaşamıştı. Çünkü deprem kadar sonrasına da hazırlıkları yoktu ve kurtarma faaliyetleri iyi organize edilememişti.
Depreme karşı önceden hazırlıklı olmak bir tarafta, 9,0 şiddetindeki depremde bile kayıp sayısını bir elin parmaklarına indirirken, diğer tarafta ise 7,0 şiddetinde ülkeyi yerle bir ediyor. Çünkü depreme karşı önlem almak kadar, sonrasını planlamak da büyük öneme sahip.
Şili devleti her hangi bir deprem anında hangi ulaşım yollarının riskli olduğunu, bu nedenle hangi alternatif yolların kurtarma ekipleri tarafından kullanılacağını, deprem koordinasyon merkezinin nerede ve nasıl organize olacağını, telefonların kesilmesi halinde alternatifin ne olacağını çoktan belirlemiş ve uyguluyor.
Ayrıca birçoğunuzun bildiği gibi, deprem zamanında her şehirde birkaç toplanma alanı mevcuttur. Bunlar birçok şehrimizde apartman girişlerinde yazı olarak belirtilmiştir.
Ancak çoğu vatandaşımız belirtilen adreslerin nerede olduğunu bile bilmemektedir. Şili’de ise bu adres sorununun yaşanmaması için tatbikatlarda insanlar bu toplanma alanlarına götürülerek bir facia anında ilk olarak gitmeleri gereken yerler hafızalarına kazınmıştır.
***
Sevgili ülkem; deprem kuşağında yaşadığımızı unutmayın! Hem bizim, hem de bizden sonraki kuşakların bir daha bu acı günleri yaşamalarını istemiyorsak, bilmek ve bilimden gelene saygı göstermek zorundayız.
Hatalarımız görmek, kaçmak yerine üzerine gitmek zorundayız.
Yaraların sarıldığı ve bir daha yaşanmadığı güzel yarınlara…
Geçmiş olsun Türkiye’m…