Felaketler bunlarla sınırlı kalmadı!
Japon halkı, 2011 yılında yaşanan ve dünyanın en büyük depremlerinden biri olarak kabul edilen, 6 dakika boyunca devam eden 9,0 şiddetindeki depremle sarsıldılar.
Fakat ölümleri bu devasa deprem getirmemişti.
19 bin 759 insanın ölümüne neden olan deprem değil, sonrasında başlayan 40 metrelik dev dalgalardı.
Tusunami o kadar etkiliydi ki, kıyı şehirlerini basan dev dalgalar Fukuşima Nükleer Santrali’nin soğutma sistemini bozdu. Olması gerekenden 50 kat daha fazla radyoaktif atık çevreye yayıldı. Fukuşima’da yaşanan nükleer felaket, Çernobil’den sonra yaşanan en büyük nükleer facia olarak tarihe geçti.
Bu deprem dünya tarihinin dördüncü, Japonya tarihinin ise en büyük depremi olarak kabul ediliyor. Resmi kayıtlara göre 2011 faciasının Japonya’ya maliyeti ise 235 milyar dolardı.
***
Tusunami bölgesinde korunmuş bir bina var ki, bize her şeyi özetliyor.
Bu bina hem tusunamiye, hem de 9,0 şiddetindeki depreme rağmen yıkılmayan ve içerisine sığınan yüzlerce insanın hayatının kurtulmasını sağlayan bir okul binasıydı ve olduğu gibi bırakıldı.
Bugün doğal afetlerin bir şaka olmadığını göstermek için müze olarak korunuyor.
Ancak burada görülmüştü ki; Japonya’daki binalar artık depremlere dayanıyordu. Başka bir ülkede gerçekleşse tüm ülkeyi haritadan silecek olan deprem, kendi başına sadece birkaç insanın canını almıştı. Mücadelenin karşılığını sonraki süreçte daha fazla görmeye başladılar.
2018’de Osaka depreminde 4, 2022 Fukuşima depreminde ise sadece 2 kişi hayatını kaybetti. Peki, kayıp sayısını 2’lere kadar indirmeyi nasıl başardılar?
Bir mucizemiydi bu?
Yoksa kaderleri mi böyleydi?
Hayır, sadece doğru bir politika izlemişlerdi.
Öncelikle Japonya devleti, artarda devreye soktuğu yapı-denetim sistemleri ile inşaat standartlarını sıkı kontroller altına almayı başardı. Tabii ki her şeyin başında binaların güçlendirilmesi vardı. Depreme dayanıksız olacağı ön görülen eski binaların bir kısmının altına 60-70 metreyi bulacak kadar uzantılar yerleştirildi. Birçok bina ise hızla yıkıldı ve yeniden yapıldı ya da güçsüz noktaları güçlendirildi.
En önemlisi ise büyük yapılarda sismik izolatör teknolojisi zorunlu hale getirildi. Bugün Japonya’da binaların yüzde 87’sinin 9,0 büyüklüğündeki bir depreme rahatlıkla dayanacağı düşünülüyor.
Sismik izolasyon teknolojisi isminden de anlaşılacağı gibi, binayı depremden izole etmeye yarayan bir teknoloji. Yer kabuğuyla binanın bağını azaltmak için kullanılan sismik izolasyonda deprem ne şiddetle olursa olsun, yüzde 80’ne kadar daha az hissediliyor.
Deprem ülkelerinde sismik izolatör özellikle belli büyüklükteki binalar için şart olmasına rağmen, ülkemizde yasalarda böyle bir zorunluluk yok. Büyük bir hızla önce kanunlara, ardından da hayatımıza girmesi şart... (Devam Edecek..)