Mızrap çocuk olayı!

22/03/2023 05:47 300

 

Gün geçmiyor ki yeni şeyler öğrenelim. Bu öğrendiğim yeni bilginin veyahut haberin günümüz teknolojisinde her hangi bir yenilikle ya da icatla hiç alakası yok. Yazılarımı takip eden okurlarımız bilir; sürekli araştırır ve zamanında ülke ve dünya genelinde ne tür olaylar olmuş, gizli kalmış bilgiler veya daha önce görmediğim, okumadığım neler var acaba diye merak eder, araştırırım.

Geçtiğimiz günlerde yine bilgisayarımın başında geçmişe dair bilmediğim ne gibi olaylar varmış diye incelerken, birden bu habere rastladım. Satırları okudukça hayretler içinde kaldım. Bundan tam 61 yıl önce yaşanan bir olayı sizlerle paylaşmak istedim. Daha fazla yorum yapmadan, gelin hep birlikte 1962 yılında Erzincan’ın Kargın Köyü’nde nasıl bir hadise yaşanmış? Birlikte bir göz atalım…   

***     

1962 yılında Erzincan'da Kargın adlı bir köy, korkunç bir trajediye sahne oldu. İnsana dehşet veren bu vaka daha sonra "Mızrap Çocuk Olayı!" olarak anıldı. Bir erkek çocuğu sahibi 26 yaşındaki Müslim Koca, Isparta'da gardiyan olarak askerliğini yaptığı sırada para çaldığı iddiasıyla iftiraya uğrar. Dini yönü kuvvetli biri olan Müslim, eğer iftiradan aklanırsa dünyaya gelecek ilk erkek çocuğunu Allah'a kurban edeceğine kendisini şartlandırır. Çok geçmeden gerçek ortaya çıkar ve suçtan aklanır.

Askerliğini tamamlar ve köyüne döner. Nikâhsız eşi Gülbahar gebedir ve 11 Şubat 1962'de bir erkek bebek doğurur. Bebeğe "Mızrap" ismi verilir. Çocuğun cinsiyetinin erkek olduğunu gören Müslim bunu, Tanrı'nın oğlunu kurban olarak istediği şeklinde yorumlar.

Günler geçip giderken, ailede geçim sıkıntısı kendini daha çok hissettirmektedir. Büyük oğlu hastalanır, diğer yandan köyleri kuraklıkla mücadele etmektedir. Müslim'e göre tüm bunların nedeni sözünü hâlâ yerine getirmemiş olmasıdır.

Bebek 40 günlükken adak niyetini uygulamak için kesmeyi düşünür, ancak çocuk çok çelimsiz ve zayıftır, vazgeçer. Nihayet, 24 Nisan 1962 sabahında günün geldiğine karar verir. Hanımından bebeği yıkamasını ister. Kendisi de abdest alır, namaz kılar ve 2,5 aylık Mızrap bebeği alarak evin yakınlarındaki boş araziye gider. Bu sırada sürekli İbrahim ve İshak'ın (İslam'da İsmail) hikâyesini düşünür, yapacağı işin doğruluğuna sarsılmaz şekilde inanmaktadır. Allah'ın kendisine de İbrahim'in masalındaki gibi koç ve melek yollayacağı beklentisi içerisindedir.

Böylece bebeği yere yatırır, besmele ile boğazını kemiğine değin keser. Zavallı bebek canıyla cebelleşirken soğukkanlılıkla izler. Bir süre daha çırpınan Mızrap bebek ölür. Tabii katilin beklediği gibi göklerden ne koç gelir, ne melek.

Cinayet haberi köyde hızla yayılır. Müslim tutuklanır. Jandarmaya verdiği ilk ifadesinde pişmanlık belirtisi yoktur. İbrahim'in izinden yürüdüğünü belirtir. Yanlış bir şey yapmamış, sadece Allah'a karşı vazifesini yerine getirmiştir.

***

Şok edici olay, ülke çapında geniş yankı bulur. Haber haftalarca manşetlerde gündemde kalır.

Müslim psikiyatrik muayeneden geçirilir. Akli dengesinin yerinde olduğu anlaşılır ve yargılanır. Ağır cezada ölüm cezasına çarptırılır. Ardından dava üst mahkemeye intikal eder. Dava, Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nde görüşülür ve 27 Ekim 1964 tarihinde bu vahşi suçun ilahi sebeplerle işlenmiş olması hafifletici sebep sayılır ve katilin cezasında oybirliği ile takdiri indirim karara bağlanır. Ceza müebbet hapse çevrilir. Gerekçe ise şöyledir; "... Allah yoluna kurban edeceği şeklindeki inancı ile işbu suçu işlediği anlaşıldığından..."

Bu üzücü hadise, 1979 yılında başrollerini Tarık Akan ve Necla Nazır'ın paylaştığı "Adak" adlı bir Atıf Yılmaz filmine de konu olur.

Allah’a karşı vazifesini yerine getirdiğini ve yanlış bir şey yapmadığını savunan bir adamın, öz evladına nasıl da kıydığının hikâyesini paylaştım sizlerle.  Sizin bu hadise ile ilgili yorumunuz nasıl olur bilemem ama ben daha fazla yorum yapamayacağım. Kalın sağlıcakla…