Kuraklık ve Kıtlıklar-3

25/05/2023 01:20 137

 

6. Büyük Çin Kıtlığı (1959-1961)

1950'lerin sonlarında, Çin halkı feci bir kıtlık tarafından yok edildi. Çin hükümeti tarafından gizlenen ölü sayısı, günümüzde hala büyük bir tartışma konusudur. Bazı tartışmalar, yaklaşık 30 milyon insanın öldüğü yönünde olsa da tahminler 10 milyondan 47 milyona kadar değişiyor.

7. Etiyopya Kıtlığı (1983-1985)

Etiyopya'yı etkisi altına alan bu kıtlık, Etiyopya'yı 1983'ten 1985'e kadar etkiledi. 4 Ülkeyi bir yüzyıldan beri vuran bu kıtlık, 7,75 milyon insanı (Etiyopya'nın yüzde 38-40'ı) etkiledi ve yaklaşık 300 bin ila 1,2 milyon öldürdü. 2,5 milyon insan ülke içinde yerinden olurken, 400 bin mülteci Etiyopya'yı terk etti. Yaklaşık 200 bin çocuk yetim kaldı.

***

8. Kuzey Kore Kıtlığı (1990'lı yıllar)

Kuzey Kore Kıtlığı, Kuzey Kore'de 1994'ten 1998'e kadar genel bir ekonomik krizle birlikte kitlesel bir açlık dönemi olarak baş gösterdi. Bu süre zarfında, kıtlık döneminin sonlarına doğru zirveye ulaşan Kuzey Kore'deki göç sayısında bayağı bir artış oldu. Kıtlık çeşitli faktörlerden kaynaklandı. Ekonominin kötü yönetilmesi ve Sovyet desteğinin kaybı, gıda üretiminin ve ithalatının hızla düşmesine neden oldu. Bir dizi sel ve kuraklık krizi daha da kötüleştirdi. Kuzey Kore hükümeti ve merkezi olarak planlanmış sistemi, felaketi etkili bir şekilde azaltamadı. Kuzey Kore yardım ve ticari fırsatlar elde etmeye çalışsa da işe yaramadı.

9. İspanyol Kuraklığı (2014)

İspanya, yıkıcı etkilerle on yıllardır en kötü kuraklığını yaşıyor. Mahsullerin ölmesi, orman yangınları ve kuru havanın etkisiyle İspanya 2014 yılında büyük bir kuraklıkla yüzleşti. 2017'deki son veriler ülke çapındaki 150 ilçenin yaklaşık 37'si o yılın Haziran ayı sonunda su yetersizliği nedeniyle 'acil durum' çağrısında bulundu. Tarım, Gıda ve Çevre Bakanlığı'na göre barajlar yüzde 43 kapasiteyle uzun yıllardır en düşük seviyelerindeydi. Normalde yılın bu zamanında yüzde 60 civarında olan su 2014 senesinde bayağı bir düşmüştü. İspanya'nın en yağışlı bölgelerinden biri olan kuzeydoğudaki Galiçya'da bile kaynaklar kurudu, su rezervleri son on yılda ortalamanın neredeyse yüzde 26'nın altında kaldı.

***

Kuraklığın önüne geçmek için gerek küresel ısınma, gerek iklim değişikliğiyle mücadele ve gerekse doğal su kaynaklarımızı korunması adına bilim insanları uyarılarda bulunuyor. Konunun ciddiyetini anlamamız için de paneller düzenleniyor, toplantılar yapılıyor, basın açıklamaları oluyor. Ama bir sorunuz; kim ciddiye alıyor? Hiç kimse!

Peki, bilim insanlarının, uzmanların dilinden düşmeyen tek cümle nedir? ‘Su hayattır! Suyun ve su kaynaklarımızın kıymetini bilelim!’ Son derece haklılar. Ama dinleyen kim!

Dünya coğrafyasında su ve su kaynaklarının ne kadar önemli yeri olduğunun herkes farkında. Kuraklık ve kıtlık korkusuyla yaşamayalım. Doğal kaynaklarımızın kıymetini bilelim. Bilelim ki, en azından gelecek nesillere doğal kaynaklarımıza zarar vermediğimiz güzel bir dünya bırakalım. En azından bunu başaralım…