Kontrollü Kur Rejiminin Ekonomimize Etkileri

20/01/2023 10:04 601

 

Son yıllarda ekonomi litaratürümüze “kontrollü Kur Rejimi” diye bir kavram girmiştir. Devletin döviz kurlarını belirlemesi anlamına gelmektedir. İlk bakışta böyle bir uygulamanın liberal ekonomiye uygun olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Mevcut siyasi iktidarın, serbest ekonomi politikası uyguluyoruz söylemi ile de çeliştiği ayrı bir gerçektir. Yine, 1983 öncesi yürürlükte olan ve ekonomik gelişmemize engel olduğu gerekçesiyle uygulamadan kaldırılan “sabit kur” rejimine benzerliği başka bir hakikattir.

Kontrollü kur rejiminin ekonomimize etkilerine gelince….. Bilindiği gibi, şu an döviz kurlarını sabit tutabilmek için icat edilen Kur Korumalı Mevduatların, şimdiye kadar Hazineye yaklaşık 92 milyar Türk Lirası yük getirdiğini Hazine ve Maliye Bakanı açıklamıştır. T.C. Merkez Bankası’na maliyeti ise sır gibi saklanmaktadır. Muhalif kesimde yer alan eski ekonomi kurmayların açıklamalarına bakılırsa toplam maliyet 200 milyar TL.nı bulmaktadır. Bu kadar büyük yük 83 milyon insana vergi, harç, ceza ve enflasyon olarak geri dönmektedir.  

Döviz kurlarını sabit tutabilmek için yapılan tek şey Kur Korumalı Mevduat uygulaması değildir. Bu uygulamanın yanı sıra, T.C. Merkez Bankası’nın döviz rezervleri düşük kurlardan sürekli olarak direkt veya endirekt yollardan satılmaktadır. Bu şekildeki satışlarla T.C. Merkez Bankası net döviz rezervleri swaplar hariç eksi 46 milyar dolara kadar inmiştir. Bu durum, ekonomimizi her türlü kötü amaçlı döviz manipülasyonuna açık hale getirmiştir. Son derece riskli olan durumun, swap uygulamalarıyla değil, gerçek döviz kazanımıyla acilen düzeltilmesi gerekmektedir.

Ödemeler dengesinde net hata ve noksan diye gösterilen, muhalif kesim tarafından “kayıt dışı” olarak nitelenen para girişinin 2022 yılında 50 milyar doları aştığı görülmektedir. Bu tutarın döviz kurlarını sabit tutmak için kullanıldığı ileri sürülmektedir. Bu büyüklükteki böyle bir paranın, bizim ölçeğimizdeki ekonomilerin tüm dengelerini değiştireceğinin her kes tarafından kabul edilmesi gerekir. Ülkeye gelirken kurların düşmesine neden olan bu paralar, çıkarken kurları akıl almaz noktalara yükseltmekte, ekonominin genel dengesini geçici de olsa menfi yönde bozmaktadır. Dolayısıyla, bu şekildeki para girişinin sürekli takip edilmesi, kabul edilebilir seviyenin üzerine çıkmasına izin verilmemesi önemlidir.

Döviz kurlarının çeşitli yöntemlerle yapay olarak sabit tutulmaya çalışılması, dış ticaret açığının çok hızlı büyümesine neden olmaktadır. Döviz kurlarının suni bir şekilde düşük tutulmasıyla, ihracat yapma potansiyeli azalmakta, buna karşın ithalat hızlı bir şekilde artmaktadır. Bunun sonucunda oluşan Dış Ticaret açığı, ülkenin döviz ihtiyacını sürekli büyütmektedir. Nitekim, 2022 yılında ülkemizin dış ticaret açığı 110 milyar dolara yükselmiştir. Yapılmak istenenle tezat oluşturacak şekilde, büyüyen döviz ihtiyacı, kurların bir süre sonra aşırı yükselmesine neden olmaktadır. Bu nedenle, aslında hiçbir işe yaramayan, döviz kurlarını yapay bir şekilde sabit tutmaya çalışmak yerine, ihraç potansiyeli yüksek, katma değerli teknoloji ürünlerin üretilmesi ve satılmasıyla ülkenin ihtiyaç duyduğu dövizin kazanılması daha akılcı görülmektedir.