Adanalı deyince
Binlerce yıllık tarihin içinden gelen ve insanların yaşam kültüründen oluşturdukları kültür kazanının bileşkesinden doğan Adanalılık karakteri anlaşılır.
Çukurova’nın yaşam kültürüne etkileriyle oluşan “Adanalılık” anlaşılır.
Binlerce yıl göç ile her türlü etnik ve inanç farklılıkları olan insanı harmanlamış ve farklılıkları bir zenginlik olarak benimsemiş “Adanalılık Ruhu” anlaşılır.
Göç ile gelenleri yaşamın doğal bir parçası olarak gören ve kolayca kaynaşıp benimseyen “Toplum kültürü” anlaşılır.
Fakirliği ve zenginliği bir arada yaşama kültürü anlaşılır.
İş hayatında, yaşadığı yerin gelişiminde, kendi potansiyeline güvenme ve ayakları üzerinde durma kültürü anlaşılır.
Adana dışında “Adanalı” olduğu kolayca fark edilen insan anlaşılır.
Yaşadığın şehri bilmek ve tanıtmak neden ihtiyaçtır?
Bir kent öncelikle kendi değerlerini o kentte yaşayan insanlarına tanıtmalıdır.
Adana bulunduğu coğrafya ve potansiyeli ile tarihin her döneminde bir göç kenti olarak oluşmuştur. Göç yaşamının bir parçası olarak Adana kentinde kabul görmüş ve benimsenmiştir. Sorun göç alma sorunu değil, göçle gelen insanlara, Adana kültürünü tanıtmak ve benimsetmek sorunudur.
Kent genç bir nüfusa sahiptir. Bu nedenle Adana tanıtımı bu genç nesiller açısından da önem taşıyor. Adana tüm yaşayanlarıyla, kendi yaşadığı yeri tanırsa, ülke ve dünya ölçeğinde tanıtılması çok daha kolay olacaktır.
Kentin 4 bin yılı aşan bir tarihi ve kültür mirası söz konusu.
Bu topraklarda yaşayan insanların kurdukları medeniyetler ve bu medeniyetlerin günümüze ulaşan mirasları iyi tanıtılırsa, dünyanın ilgisini kolayca çekecektir.
Bulunduğu coğrafya, doğal yapısıyla dünya oluşumunun içinde belki milyar yıllık miraslar taşımış günümüze. Toroslar, göller, değişik yapı ve güzellikte akarsular, endemik bitkiler, kanyonlar, doğal mağaralar ve Akdeniz’in muhteşem sahilleri, çevresel özellikleriyle turizm açısından önemli seçenekler sunan topraklar üzerinde, bir kent Adana. Ülkemize ve Dünya’ya doğru şekilde bu güzellikler ve imkânlar tanıtılırsa, turizm açısından çok önemli değerleri, bu kentin hanesine yazmak mümkün olur.
Çukurova binlerce yılın kültür harmanına sahip bir bölge.
Köprübaşında kurulmuş bir yerleşim yeri olması, değişik kültürlerin yaşama kattığı değerlerle oluşmuş bir kültür kazanına sahip bir kent Adana. Bu kültür kazanı değişik dönemlerde, uluslararası düzeyde sanat, edebiyat ve kültür adamlarının yetişmesine vesile oluyor. Dünyanın tanıdığı bu insanların doğduğu veya yaşadığı toprakları tanıtmak, Adana için çok önemlidir diye düşünmemizi gerektiriyor.
“Çukurova Altın ova” olarak dünya çapında önemi olan bir tarım ovası.
Aynı zamanda ülkemizin ürün ambarı olarak hizmet ediyor. Tarım, Organik ve organize olarak hizmet verirken, sanayisini de oluşturmuş durumda. Sanayi, tarım ve ticaret başlıkları kendi içinde çok özel çalışmayla tanıtılması gereken başlıklar. Adana neler üretiyor, sanayisi hangi kapasitelere sahip, doğu Akdeniz’in ticaret merkezi olarak hangi imkânları sunuyor, yatırımcılar açısından zengin imkânlarımız tanıtılmalı?
İş hayatında kentin oluşmuş alt yapısı, dünya ticaretiyle bütünleşmiş imkânları, ulaşım, eğitilmiş iş gücü, sanayii alt yapısı ve iletişim imkânları dünyaya anlatılması gereken hususlar.
Adana’yı tanıdıktan sonra gelmek isteyenler için çağdaş kent olarak sahip olduğumuz imkân ve güzelliklerde tanıtım materyalleri arasında yer almalı.
Doğal yapısı, coğrafyası, kültür mirasları, insan malzemeleri ve iklim koşulları açısından düşünüldüğünde, Adana doğal açık hava sinema platosu özelliklerine sahip.
Bu özellikleri nedeniyle ulusal sinema sektörümüz Adana ve çevresini her zaman tercih etmiştir. Bu özelliklerimizi, dünyaya tanıtarak, bilhassa ABD ve AB ülkelerinin yapımcılarını kentimize çekebiliriz.
Bu sayede yapacağımız tanıtım sonrası, buraya gelenlerin Adana ilinde yaptıkları işler Adana tanıtımı açısından, suya atılmış taşın oluşturduğu dalgalar gibi hedefine ulaşacaktır.
Hepimizin üzerinde derinleşerek düşünmesi gereken soru şu;
Sadece özeti bile muhteşem olan bir kentte yaşıyorken,
Bu kentin ruhunu anlayıp, anlatabildik mi?
Bu muhteşem kenti dünyaya tanıtabildik mi?
Neden gençlerimiz bırakıp gitmek zorunda kalıyorlar?