Yazıma başlamadan önce yakın zamanda Amasra maden ocağında yaşanan kaza nedeniyle kaybettiğimiz 41 madenci kardeşimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve metanet diliyorum. Böyle üzücü bir olaydan sonra iş kazalarının ekonomi kısmını yazmanın yanlış anlamaya çok müsait olduğunu, duygusal tepkilere yol açabileceğini, yazarı sevimsiz kılabileceğini biliyorum. Soma’daki facia dahil yüzlerce iş kazasının birkaç günlük duygusal söylemlerin ardından çok kısa sürede unutulduğunu, gereken tedbirlerin alınmadığı, hamaset ile bir yere varılmadığı, cezai söylemlerin havada kaldığı ülkemizde, belki işe yarar umudu ile iş kazalarının toplumsal maliyeti hakkında farkındalık yaratmak amacıyla bu satırları yazıyorum.
Yazımın muhatabı devlet ve özel sektörü oluşturan işletmelerin sahipleridir. İş yerlerinde gerekli önlemleri alacak, iş ve işçi sağlığını her şeyin önüne koyacaklar olanlar bu kesimdir. Ne yazık ki kadercilik, bize bir şey olmaz anlayışı ve güvenlik tedbirlerinin “gereksiz maliyet” olarak görülmesi, cezaların caydırıcı olmaması, ülkemizde iş kazalarının Avrupa Ülkelerinden çok fazla yaşanmasına neden olmaktadır. Kadercilik ve bize bir şey olmaz anlayışı, din adamları, sosyolog ve psikologlarca, en fazla da siyasete meyilli insanlarımız tarafından yeterince irdelenmektedir.
İş ve işçi sağlığı ile ilgili alınması gereken önlemler “gereksiz maliyet” kalemi olarak görülebilir mi? Yazmaya başlamadan önce konu hakkında işçi sendikaları ile konuya duyarlı akademisyenlerin çalışmaları sonucunda, ülkemizdeki iş kazalarının yıllık maliyetinin yaklaşık 45 milyar Türk Lirası olarak hesaplandığını öğrendiğimde çok şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Ülkemiz için çok büyük bir rakamdan bahsediyoruz. Zamanında teslim edilemeyen işler, sağlık giderleri ve tazminat ödemeleri, zarar gören makine, ekipman ve iş yerinin tamiri veya yenilenmesi, üretimin azalması veya durması, eğitimlerin tekrarı ve sigorta giderinin yükselmesi, itibar kaybı, çalışanların moral ve motivasyonunun yitirilmesi, iş kazalarının iş verenlere başlıca maliyetleridir.
Bu maliyetler kolayca göze alınamaz, alınmamalıdır. İş insanları tabi ki kar etmeyi hedefleyecektir. İşin doğası bunu gerektirir. Ancak, yukarıdaki paragrafta özetlenen maliyet risklerini barındıran işletmeler uzun vadede sürdürülebilir karlılığı yakalayamaz. Yaşanacak bir iş kazası tüm kazanımları bir anda yok edecektir. İş hayatı yaşanmış kötü örneklerle doludur. Bunlar olayın maddi tarafıdır. Bir de meselenin insani yönü vardır. İş kazalarında kaybedilen canların parasal bir bedeli yoktur. Hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir. Devlet mutlak surette başta kendi işletmelerinde olmak üzere, tüm iş yerlerinde Avrupa Birliği normlarında iş ve işçi güvenliğini tesis etmelidir.
Saygılarımla,