Kendimize dönüp bakalım, sonrada çevremizdeki insanlara… Ne kadar hoşgörülüyüz? Ne kadar empati yapıp, karşı tarafa anlayışlı olabiliyoruz? Sabrımız ve tahammülümüz gücümüz nasıl? İnsan ilişkilerinin temelini oluşturan; sevgi, saygı, güven vb.gibi temel davranışlarımızın yanı sıra, kusurlu davranışlara karşı, tutum ve davranışımız nasıl? Geçim ehli olmak, nasıl bir şey ?
“İki insanın iyi geçinmesi hiç kusursuz olmalarıyla değil, birbirlerinin kusurlarını hoş görmeleriyle sağlanır.” demiş Alexis de Tocqueville.
Hz. Mevlanâ: ‘’Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşır’’ der.
Sevmek, beklentilerinin karşılanmasına bağlı olarak koşullu olmasa keşke. Bütün güzellikleri ve kusurlarıyla olduğu gibi kabul edebilsek, bütün insanları, canlıları.İnanışımıza göre, canlılar aleminde ve insanlık aleminde kusursuz tek varlık; Yüce Allah’tır.
Çoğu insan kusurlarının farkındadır, ama bunu dile getirmez, saklar, zayıflık olarak görür, alay edilmekten, kabul görememekten korkar. Oysa kendi güçlü yönlerini ve kusurlarını görebilmek, kendini bir bütün olarak kabul edebilmek ve sevebilmek büyük bir özgürlüktür.
İnsana dair kusursuzluk diye birşey yoktur, elbetteki yaradılış itibari ile mükemmel bir varlıktır insan ama aynı zamanda doğasında Kusurlu olmak, hata yapmak, af dilemek, özür dilemek, eleştirmek vardır. Çünkü kurgu bu bana göre; hatalar yapılacak, kusurlar olacak ve biz bunları fark edip, düzeltmek için çalışacağız. Güzelliklerle kusurların, acılarla mutlulukların iç içeyken hayatı oluşturduğunu ve bunlarla yaşamayı öğrenebildiğimiz zaman, hayatı anlamış olacağız diye düşünüyorum.
Bu güzel evrenin tamamının, mutlak mutluluk ya da acılardan oluşması mümkün değil. Güzelliklerimiz olduğu kadar kusurlarımız da var elbet. Mümkün olduğunca başarmamız gereken şey; kusurları ortaya çıkarmak değil, örtebilmek, bardağın dolu tarafını görebilmek. Çünkü birinde kusur gördüğün şey senin başka bir yanını tamamlayabilir bana göre, ya da bir kusuru örtmek başka bir güzelliği ortaya çıkarmaktır. Bunların farkına varıp, kısacık hayatı kimseyi değiştirmeye çalışmadan, olduğu gibi karşılayarak dolu dolu yaşayabilsek keşke... Marifet de bu değil mi zaten?
“Kusur bulmak için bakma birine, bulmak için bakarsan bulursun. Kusur örtmeyi marifet edin kendine işte o zaman kusursuz olursun.” Mevlâna.
Birinin kusurlarını da sevmek, ya da yok saymak, kendini kandırmak değil, o kusurların kişinin bir parçası olduğunu kabul ederek, bütünü sevmek aslolandır. Koşulsuz sevgi de budur.
“Hayattaki en güzel şey; tüm kusurlarınızı bilmesine rağmen sizin hâlâ muhteşem olduğunuzu düşünen birisinin olmasıdır.” *Ernest Hemingway*
Aşağıda ereceğim, güzel bir kıssadan hisse ile bitirelim, bu günkü yazımızı…
**Çin'de bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı
testilerle, dereden su taşırmış evine.. Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış...!!! Diğeri ise hiç kusursuz veçatlaksızmış; ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyuntümünü taşır, ulaştırırmış eve....Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden
çatlak olanı eve yarım; diğeri dolu olarak varırmış, iki sene her gün bu
şekilde geçmiş… Adam her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında
sadece 1,5 testi su kalırmış...Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi, vazifesini
mükemmel yaptığı için, çok gururlanıyormuş. Fakat zavallı çatlak olan
kusurlu testi, çok utanıyormuş.! Doldurulan suyun sadece yarısını eve
ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş.! İki yılın sonunda bir gün,
görevini yapamadığını düşünen çatlak testi, ırmak kenarında adama şöyle
demiş:
‘'Kendimden utanıyorum. Şu yanımdaki çatlak nedeniyle, sular eve gidene kadar
akıp gidiyor..'’ Adam gülümseyerek dönmüş testiye; '’Göremedin mi? Yolun
senin tarafında olan kısmı çiçeklerle dolu.
Fakat kusursuz testinin tarafında hiç yok...Çünkü ben başından beri senin
kusurunu, çatlaklığını biliyordum...Senin tarafına çiçek tohumları ektim.. Ve
her gün o yolda, ben su taşırken, sen onları suladın.. 2 senedir o güzel
çiçekleri toplayıp, masamı süslüyorum. Sen kusursuz olsaydın, o çatlağın
olmasaydı, evime böyle güzellik ve zarafet veremeyecektim'’ diye cevap vermiş.
Aslında hepimiz birer çatlak testiyiz. Her birimizin kendine has kusurları
vardır. Fakat sahip olduğumuz bu kusurlar ve çatlaklardır hayatlarımızı
ilginç yapan, mükafatlandıran, renklendiren..
Etrafımızdaki her kişiyi, oldukları gibi kabullenin.. Onlardaki kusurları
değil, içlerindeki güzellikleri görün... Ama sakın yanlış anlamayın bu kıssadan hissemiz insanları oldukları gibi kabul etmekle ilgilidir. İnsanların yaptıkları işlerdeki kusurları kabullenmekle bir ilgisi yoktur. Kusurlu işleri kabul etmeyelim ve işini iyi yapmayanları kabullenmeyelim…
SON SÖZ:’’ HATASIZ KUL OLMAZ’’
Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.