Türkiye'ye, daha doğrusu Osmanlı'ya matbaanın ilk gelişini anlatıyorduk.
En son demiştik ki;
"O tarihlerde Osmanlı İmparatorluğu'nda "Lale Devri" başlamak üzeredir.
Avrupa'da ise dokuma makineleri faaliyete geçmiş, sanayi devrimi (1718-1730) başlamıştır.
Lale Devri olanca hızıyla 'al takke ver külah' sürerken İbrahim Müteferrika "Türkçe dilinde kitap basmanın faydalarını" ayrıntılarıyla anlatan bir dilekçeyi, (1726)ölümü göze alarak sadrazama sunmaya cesaret etti."
Devam edelim;
Dilekçenin tetkik edilmesi ve icazet çıkması tam 3 sene sürer.
Sonunda Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa; padişah III. Ahmet ve Şeyhülislam Abdullah Hoca Efendi Hazretlerinin zar zor onayını aldıktan sonra, İstanbul'un Fatih semtindeki evinin bodrum katında ilk basımevi'ni kurar.
Bu matbaada ilk basılan Türkçe kitap "Vankulu Sözlüğü" 31 Ocak 1729'da bin adet olarak basılır.
Ne kadar muhteşem değil mi?
Osmanlı İmparatorluğundaki bu tek, göstermelik Türkçe Basımevi'nde, dinsel kitapların basımına zinhar izin verilmediğinden, çoğu tarih konusunda bin adet kadar, (Arap harfleri ile) 17 Türkçe kitap basılır.
1745'te İbrahim Müteferrika'nın ölümünden sonra basımevi, birçok kez el değiştirir.
1797'deki kapanışına kadar geçen süre içinde sadece 24 değişik kitap basılır, Osmanlı'nın bu tek matbaasında.
Basımevinin bulunduğu semt zamanla "Basmane" adını alır.
İkinci Basımevi 1796'da Hasköy'de açılır.
Bu arada 1769'da İngiliz mühendis James Watt, buharlı makineyi çoktan keşfetmiştir.
Alessandro Volta'nın elektrik bataryasını bulduğu yıllarda (1802) Üsküdar'da 3. basımevi açılır.
Avrupa ülkelerinde 1805'te Buharlı Lokomotif, 1807'de Buharlı Gemi, 1820'de mekanik hesap makinesi keşfedildikten sonra Kavalalı Mehmet Ali Paşa "Bulak Basımevi"ni kurar(1822).
1825'de telgraf, 1839'da fotoğraf Makinesi keşfedildiğinde Osmanlı'da daha "Tazminat Fermanı" yeni ilan ediliyordu.
1846'da dikiş makinesi keşfedildiğinde, Osmanlı Darül Fünun (Fen Fakültesi) kurma girişimi başlatmıştı.
1856'da Avrupa'da çelik işleme makinaları kurulurken Islahat Fermanı, 1976'da telefon icat edildiğinde, daha 1. Meşrutiyet ilan ediliyordu.
1880'de Edison'un ampulü bulduğu yıllarda kitap basımında en büyük atılımı Ebuzziya Tevfik'in 1881'de kurduğu basımevi gerçekleştirir.
Ebüzziya Matbaasında 1882-1913 arası; Avrupa kalitesinde 500'den fazla kitap basılır.
Yani matbaanın Türk toplumuna gerçek anlamda katkısı, ancak19. Yüzyıl sonlarından itibaren hissedilmeye başlanır.
Demek ki, İbrahim Müteferrika'nın kurduğu basımevinin, zannedildiği gibi, Türk Edebiyatı'na, aydınlanma hareketlerine -Gutenberg'in Rönesans'a yaptığı gibi- önemli bir katkıda bulunduğunu söylemek kesinlikle mümkün değildir.
Neden?
Çünkü gerçek anlamda etkin bir kitap basımı, ancak XIX. yüzyıl sonuna gelince başlamıştır.
1832'de dinamo keşfedildiğinde, Osmanlı ilk gazetesi "Takvimi Vekai"yi basıyordu.
1894'de ilk otomobil trafiğe çıktığında, Osmanlı'nın Baytar Mektebi ilk mezunlarını vermişti.
1896'da Radyo, Telsiz ve Sinema icat edildiğinde Osmanlı ancak Eskişehir-Konya demiryolu hattını tamamlamıştı.
Osmanlı o seneler sırtını Almanlara dayayıp yan gelip yatıyordu.
"Bir koyup iki alayım" diyerek, Almanların dolduruşuyla da 1. Dünya Savaşı'na girdi ve 4 sene sonra imparatorluk yıkıldı.
Nerelerden nerelere geldik.
Ülkemizde ilk matbaanın kuruluşunu anlatırken geldik "Osmanlı'nın Batışı"na.
Rahmet olsun sana, İbrahim Müteferrika.