Bu günü biraz daha iyi anlamak için...
***
Kanuni Sultan Süleyman, Gutenberg'in 1938 yılında, matbaayı buluşundan 57 sene sonra, 1495'de Dünya'ya gelir.
Süleyman, 1520'de Osmanlı'nın başına geçer.
Tam 46 yıl saltanat sürer.
1566 yılında öldüğünde, matbaanın icadından bu yana tam 128 yıl geçmiştir.
O da kendisinden önceki Padişahlar gibi, matbaanın icadıyla zerre kadar ilgilenmemiştir.
Bırakın bu harika buluşan gelişmesine yardımcı olmayı; halkın ahlakını, örf ve edebini korumak uğruna, Türkçe kitap basımına da kesinlikle izin vermemiştir..
Gizlice kitap basmanın cezası mı?
Ölüm!
Ancak bu "kitap basma yasağı" müslüman olmayanları kapsamaz.
Nitekim Kristof Kolomb'un Amerika kıtasını keşfettiği bir dönemde, Fatih'in oğlu padişah II. Beyazıt'ın izniyle, Samuel Nahmias ve David Nahmias'ın 1493'de İstanbul'da kurduğu ilk basımevinde "Tipo Basım" yöntemiyle ilk kitap basılmıştır.
Ama sadece İbranice kitaplar.
Osmanlı İmparatorluğunda ilk Türkçe kitabı basacak olan İbrahim Müteferrika, Süleyman'ın ölümünden 104 sene sonra 1670 yılında Romanya'da doğacak ve 1729 yılında ilk Türkçe kitap basılacaktır.
Yani Gutenberg'in matbaayı icadından tam 291 sene sonra.
1567'de II. Selim'in izniyle Sivaslı Ermeni "Abgar Tıbır" , Karagümrük Ermeni Kilisesinde 2. basımevini kurdu.
1627'de de; IV Murat'ın oluruyla da Rum Ortodoks Papazı, Nikodemos Metaksas'ın basımevi faaliyete geçti.
O tarihlerde İngiliz Newton aynalı teleskopu icat etmiş ve Avrupalı bilim adamları uzaya gitmenin yollarını araştırmaya başlamışlardı.
Yabancı dillerde basılan kitaplar sayesinde; gayri müslümler arasında "okuma, yazma" hızla gelişirken, Müslüman halk gaflet uykusunu sürdürdü.
Böylece İmparatorluk sınırları içerisinde; en bilgisiz, en hoşgörüsüz, en çağdışı kalmış grubu, Türk, Arap ve Müslümanlar oluşturmuştu.
Batı hızla "Dünya'nın aydınlanma çizgisini" yakalarken, Doğulu Müslümanlar koyu karanlık ve taassubun köleleri olarak 'bir lokma, bir hırka' felsefesiyle yaşamlarına devam etmişlerdir.
İlk Türkçe alfabeli matbaayı kuran Abram Cluj (Takma adlı) bir Hristiyan oldu.
1670 Romanya doğumlu olan Abram, Hristiyan bir aileden gelir.
Asıl adı bilinmeyen Abram Cluj İlahiyat eğitimi görmektedir.
O sıralar Avusturya'nın Romanya'yı işgaline karşı bir halk hareketine karışan bu 'kolejli genç papaz adayı' Avusturyalı askerlerden kaçarken Cluj yakınlarında bulunan bir Osmanlı Birliğine sığınmıştır.
Daha sonra İstanbul'a getirilir.
Zeka ve bilgisiyle dikkat çeker.
Derhal sünnet edilip Müslüman olduktan sonra İbrahim adını alır.
Padişah III. Ahmet'in hizmetine girer.
Onun özel danışmanı (müteferrika) olur.
O tarihlerde Osmanlı İmparatorluğu'nda "Lale Devri" başlamak üzeredir.
Avrupa'da ise dokuma makineleri faaliyete geçmiş, sanayi devrimi (1718-1730) başlamıştır.
Lale Devri olanca hızıyla al takke ver külah sürerken İbrahim Müteferrika "Türkçe dilinde kitap basmanın faydalarını" ayrıntılarıyla anlatan bir dilekçeyi, (1726)ölümü göze alarak sadrazama sunmaya cesaret etti.
(Devam Edecek)