Her şeyi yiyen adam!; Tarrare

23/03/2023 19:27 293

 

Şu insanoğlu tuhaf yaratıklarıdır diye boşuna dememişler. Şu yaşıma geldim kendimce bir sürü tuhaf insanla karşılaştım. Asansördeki katlar arasında insanları bilgilendiren ses kaydına sinirlenip, tekme tokat boş kabine saldıranı da gördüm, gölgesiyle kavga edeni de. Selam veriyorsun diye kızanı da, selam vermiyorsun diye kavga edeni de gördüm. Adana gibi bir memlekette yaşıyorsanız; biz Adanalılar için artık sıradan ve alışıla gelmiş buna benzer durumları görmezden, duymazdan gelebiliyoruz.

Bu memlekette sıcak havadan bulanıp güneşe ateş edeni bile gördük. Son olarak geçtiğimiz günlerde yine Adana’da köpeklere kızıp, onlara bağırarak korkutup kaçıranı da gördük. Daha ne deyim!

Aslına bakacak olursanız, biz Türklerin bu hal ve hareketlerine, tuhaf davranışlarına ordan burdan duyduklarımızla alışığız. Ama birazdan okuyacaklarınıza sizler de çok şaşıracak, inanamayacak, hayretler içinde kalacaksınız. Hatta içinizden; ‘gerçekten böyle tuhaf insan var mıdır? Yok artık! O kadar da değil!’ diye söyleneceksiniz. Bu konuda bana güvenebilirsiniz.

Başlayalım o halde…    

***
1772'de Fransa'da doğan Tarrare, asla doymak bilmeyen, günün her anında sürekli aç, yorgun ve dikkati dağınık bir abimiz. Öyle ki, ailesi onun boğazına yetişemediği için küçük yaşta tek başına sokağa atmış.

Sokakta kaldığı dönemlerde bu yönünü şov amaçlı kullanmış; yemek yerken yanakları, yedikten sonra da göbeği davul gibi şişen Tarrare, tek başına en az dört kişilik yemek yemesine rağmen maksimum 50 kilo kadarmış. Aç olduğu zamanlar sarkan göbek derisini kemerine sıkıştırırmış. Bir sepet elmayı tek seferde ağzına tıkıştırdığı ve yuttuğu, bir kediyi canlı, canlı mideye indirdiği bilinirmiş. Sürekli yiyor olmasına karşın, doymadığı için sürekli çöp yemek zorunda kalırmış.

Ardından bedava sınırsız yemeğe ulaşabilmek için orduya yazılmış. Ancak sürekli tıkınıyor olması ve halsizliği nedeniyle rütbeliler tarafından ordudan kovulma noktasına gelmiş. O sırada olayla ilgilenen iki doktor, Tarrare üzerinde araştırma yapmak istemiş ve hastaneye yatırmış. Bir sürü araştırma yapılmasına rağmen, açlığına hiçbir sebep bulunamamış. Tam bu sıralar ordudaki generallerden biri Tarrare'nin bu durumundan faydalanabileceğini düşünerek şöyle bir şey yapmış; adama içinde mektup olan bir kutu yutturmuş, bir süre sonra Tarrare kutuyu bütün halinde dışkılamayı başarmış. O sırada general, esir tutulan bir askere mesaj göndermek için Tarrare'ye başka bir kutu yutturmuş. Ancak savaş alanında yakalanan Tarrare, baskılara dayanamayıp durumu itiraf etmiş. Bir süre sonra dışkıladığında mektupta hiçbir şey yazmadığı anlaşılmış. Çünkü general, Tarrare'ye güvenmemiş.

Tarrare, esaretten kurtulduktan sonra tekrar ülkesine dönüp hastaneye gitmiş. Daha önce kendisiyle ilgilenen doktorlara kendisini tedavi etmeleri için yalvarmış. Ardından hastaneye tekrar yatan Tarrare, giderek daha da tozutmuş. Bir gece morgda yakalanan adamın, ölü bir kadın cesedinin yarısını yediğini görmüşler. Bununla birlikte hastanenin köpeğini yemiş, her fırsat bulduğunda hastanedeki kan torbalarını dahi içiyormuş bu herif.

***

En sonunda hastanede 14 aylık bir bebek kaybolmuş. Evet, tahmin ettiğiniz gibi; adam bir bebeği de yiyince hastaneden atılmış, çok geçmeden de 27 yaşında ölmüş. Öldükten sonra yapılan otopsilerden alınan sonuç ise; hiçbir şey!

Evet, sevgili okurlarımız, bu yazıyı okuduktan sonra sizler de tıpkı benim gibi hayretler içerisinde, ‘Ya ben tuhaf insan görmemiş, tanımamışım!’ diyorsunuz. Öyle değil mi?  

İnsan nasıl hayret etmesin? Bu adam yaşamış ve belgelenmiş halde kayıtlara geçmiş.