Geçtiğimiz hafta, Adana’da yaşanan iki konuya tanık oldum.
Birincisi, Salı günü (29 Mart 2022) Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu’nda gördüğümüz şahane bir konu idi.
Adana Türkocağı Mahallesi’nde doğup büyümüş ve genç yaşta sesinin güzelliği nedeni ile Adana’dan ayrılmış Ses Sanatçısı Mustafa Sağyaşar’ın 70. Sanat Yılını Kutlama faaliyetine katıldık.
Yaşanan çok ciddi aksamalara, düzenleme bozukluklarına rağmen, bu bozukluk ve düzensizliklerden ders alınacağını dileyerek bu büyük sanatçıyı bizlere, Adana’ya getirip görmemizi, dinlememizi sağladıkları için emeği geçen herkese teşekkür ederim.
Bu tür durumlarda, sonuç çok güzel olursa önceki yaşananlar göz ardı edilebiliyor. Bu nedenle, hemen söyleyebilirim ki; sonuç çok güzel oldu!
1932 doğumlu, yani 90 yaşındaki Mustafa Sağyaşar hocamız, herkesi şaşırtacak bir şekilde şarkılarını söyledi. İnanılmaz bir ses! Sanki çok genç bir insanı dinler gibi ses kalitesi ile şarkıları dinledik.
Sahneye desteklerle, yardımlarla gelen sanatçı, şarkılarını söylerken adeta devleşti.
Düşünebiliyor musunuz? Bu yaştaki bir sanatçı, gazel söyledi! Hem de tıpkı gençliğindeki sesi ile! Hayret ki ne hayret!
Bir ara acaba dedim ben mi biraz abartıyorum. Etrafımdakilere ve salondakilere dikkatle baktığımda ve alkış, ıslık, bravo seslerini duyduğumda bırakın abartmayı, tereddüt geçirdiğim için mahcup oldum.
Yaşın getirdiği farklılıklar nedeniyle olsa gerek, birkaç yerde unutkanlık ve şaşırma oldu ama, salonda hiçbir kimse böyle birkaç küçük olumsuzluklara aldırış bile etmedi.
Salon koltukları kapılar açılır açılmaz dolduğu gibi kısa süre içerisinde ayakta duracak yer bile kalmadı desem doğrudur.
Adanalılar, izdiham yaratan ilgileri ile bu büyük sanatçıya sevgilerini, takdirlerini ve desteklerini gayet açık bir şekilde göstermiş oldular. Bu nedenle tüm hemşehrilerime saygı ve teşekkürlerimi iletmeyi de borç bilirim.
Fark ettiğimiz bir önemli konuyu daha vurgulamak gerektir diye düşünüyorum.
Bu büyük sanatçı öyle ince bir nezaket gösterdi ki, zannediyorum sesini korumasının tebriği kadar belki de daha fazla tebriği bu inceliğine, nezaketine vermek gerektir diye düşünüyorum. Nedir o incelik? Salona destekle gelen, yürümekte zorlanan Üstad, 2 saate yakın söylediği şarkılarını ayakta ve bir sandalyeye tutunarak söyledi. Seyircilere gösterdiği bu nezaketinden dolayı Üstad Mustafa sağyaşar’a sonsuz şükranlarımı, saygılarımı sunarım.
Nica sağlıklı yıllara büyük usta!
Bu muhteşem şölene gitmemize aracılık ettiği için ustanın amcasının oğlu ve çok değer verdiğim Bestekâr, Koro Şefi ve Ses Sanatçısı Ahmet Sağyaşar’a da ayrıca teşekkür etmek isterim.
Geçtiğimiz haftanın tanık olduğum ikinci konusu, geçen yıl aramızdan ayrılan Avukat Mahmut Ünal abimin ölüm yıldönümünde ailesinin düzenlediği Anma Toplantısı idi.
Bir otelin büyük bir salonunda yapılan toplantıda büyük salon gelen konuklarla dolmuştu.
1932 doğumlu Mahmut Ünal abimiz, Avukatlığı yanında bir çok toplumsal olayların içerisinde bulunmuş bir kişiliktir.
Türk Milliyetçiliği, vatanseverliği, Atatürk’e bağlılığı konusunda yakından tanıdığım, bildiğim Mahmut Ünal abi, ünü Adanana’nın dışına taşmış bir kişiliktir.
Bilmeyenler açısından söylemek gerekir ki; Ünal ve Boyvadaoğlu ailesi bir ailedir ve bu ailenin Adana’ya ciddi hizmetleri olmuştur. Bu hizmetlerden birini söylemek zannederim yeterli olacaktır. Mahmut ünal, Çukurova Üniversitesi’nin kuruluşunda ciddi rol almış bir kişidir.
Mahmut abi, çocuklarının hazırladığı böyle bir anma toplantısını hak etmiş bir kişidir.
Toplantıya katılımın çokluğu, Mahmut abiye verilen önemin bir göstergesi olarak değerlendirilmelidir.
Baro’yu temsilen katılan eski ve yeni Baro Başkanlarının yanında, ailesi adına konuşmacılar ve bir kaç konuşmacı daha vardı.
Bu konuşmacılardan biri de ben idim. İlgili tarafından kürsüye çağırılırken Mahmut Ünal’ın “kadim dostu” olarak davet edilmekten çok gurulandığımı burada açıkça belirtmeliyim. Mahmut abi ile aramızdaki büyük yaş farkına rağmen onun yakın dostu olarak görülüyor olmaktan duyduğum mutluluğu elbette açıklamalıyım.
Kızı Pınar Hanım’ın duygusal konuşmasının ardından babasına hitaben “Tanrı dağında buluşacağız” sözleri oldukça anlamlı ve derin bir ifade diye düşünüyorum.
Mahmut Ünal abiye Tanrı’dan rahmet ve ailesine ve sevenlerine yeniden başsağlığı diliyorum,