Evrenin sırrı

31/10/2020 02:01 3584

 

“Evrenin sırrı ruhta gizlidir. Beden de ruhun var oluş tarzlarından biridir.

Ölümsüz olan ne ruh, ne de bedendir. Ölümsüz olan Yaratıcının hayat verme fiilidir.” Diyor İKBAL.

Beden ve ruh birlikte insan…

Yaratıcının hayat verme fiili görünür kılıyor.

Her anı ölümlü olan beden ve ruh var.

Burada ruh = insan bilinci olarak kabul ediliyor.

İnsan doğduğu andan itibaren, an be an hem ölüyor, hem de diriliyor. Bu beden ve bilinç için de aynı şekilde sürüyor.

Beden için hücreler ölüp yenilendiği için söz konusuyken, bilinç için ise, her yeni kavramada, yeni bilinç ortaya çıkıyor ve eskisi ölüyor. Buna Şems hazretleri, “Ölmeden önce ölmek” diyor.

Beden hücreleri ölüp yenilenirken, zaman içinde ölümler artarak devam ederken, yenileme azalıyor. Bir gün beden yenilenemediği için ex oluyor.

Beden ex oluncaya kadar bilinç sürekli yenilenerek, tekâmül ediyor ve başkalaşıyor.

Beden ex olunca, hayat verme fiili de duraksamış oluyor. Bu durumda bedensiz kalan bilinçte duraksıyor.

Sorular var.

Bedensiz hayat olur mu?

Ex olmuş beden, ait olduğu yerde kalıyor ve dönüşüyor. Ancak ruh diye tanımladığımız bilinç ne oluyor?

Bilinç bedenini yitirince duraksıyor deniliyor, o halde hangi zaman ve mekanda bekliyor?

Duraksaması demek onun yeniden hayat verme fiili ile başka bir bedene kavuşacağı anlamına mı geliyor?

Ruh ve beden eş midir, yoksa zıt mıdır?

“Allah cc. dışında bir şeyin ölümsüz olduğunu söylemek, onu Allah ile ortak koşmakla eş anlamlıdır.” İfadesi var.

Soru;

Allah istediği şeye ölümsüzlük veremez mi?

Kendimce cevaplar…

Ölümsüzlük bilinç sıçramasını engeller. İnsan bu bedende hapis kalır. Bilinç tekâmülü için farklı bedenlere ihtiyaç var diye düşünüyorum.

“Yaratılmış her şey fanidir. Yani ölümlüdür.”