Türkiye öyle bir hale geldi ki, ekonomi ile yatan, ekonomi ile kalkan bir ülke konumuna geldi. Sebep? Karar alıcıları ya da karar vericilerini ülkeyi ne hale getirdiği. Daha doğrusu, ekonomide ki gidişatı nasıl yönlendirdikleri…
2019’da yapılması gereken milletvekili seçimleri, ekonominin olumsuz gidişatı göz önüne alınarak, oy kaybını asgaride tutmak amacıyla hemen 1 yıl öne alındı ve 24 Haziran 2018’de genel seçimler gerçekleşti. Seçimlere giderken enflasyon ve $/TL çıkış trendinde, ekonomik büyüme ise düşüş trendindeydi. Haziran 2018’de $/TL bir yıl öncesine göre %29,7, enflasyon %10,9 ,2. çeyrek GSYH ise + %5,1 artmıştı.
Mayıs-Haziran-Temmuz işsizlik oranı %10,2 idi. Görüldüğü gibi kurdaki önemli artışa rağmen, ekonomik büyüme, enflasyon ve hatta işsizlik bile hala kabul edilebilir değerlerdeydi. Gerek enflasyona karşı mücadelede net bir tavır ortaya koymak, gerek se TL’ye destek vermek amacıyla Temmuz 2018’deki TCMB PPK’nun faizleri arttırması beklenirken, sabit tutmasıyla $/TL bir kere daha yukarıya doğru ivme kazandı. Bu arada Rahip Brunson konusunun ABD’deki önemi bizim tarafta bir türlü net olarak algılanamadı. Sonuçta ABD’nin Türkiye’yi başta finans piyasaları olmak üzere her yönden bloke etmesi ihtimali üzerine rahip gönderildi ve 7’nin üzerine çıkmış olan $/TL TCMB’nın faizleri 6 puan arttırmasıyla önce 6’lara, sonra 6’nın da altına düştü. Ancak bu defa da ani kur ve faiz artışları ve güven bunalımı sonunda ekonomi şiddetli bir küçülme trendine girdi. 2018/ 4. çeyrekte GSYH bir yıl önceki aynı çeyreğe göre %3, 2019/ 1. çeyrekte ise 2018 /1. çeyreğe göre %2,6 daralmıştır. 2019 /2. çeyrekte de ekonominin 1. çeyreğe benzer yatay bir şekilde zayıf kalması beklenmektedir. Ekonomik düşüşü sonlandırmak için, YEP ortaya atıldı. Ancak belki de 31 Mart 2019 yerel seçimlerde oy kaybına neden olabileceği düşüncesiyle uygulamaya geçilemedi ve bu hareketsizlik iç ve dış piyasalarda ciddi bir güven kaybına neden oldu. Ekonominin hızla küçülmesi, enflasyonla mücadeleye sekte vurdu, faizler baskı altında tutulup, çeşitli paketlerle talep canlandırılmaya çalışıldıkça kurlar tekrar TL aleyhine döndü ve enflasyon ateşinin altına yeni odun attı. Paketler, yerel seçimler ve İstanbul yerel seçimlerinin yenilenmesi, bütçe dengesini bozdu, bütçe açığı azdı. Bireyler tasarruflarını korumak, şirketler kendilerini döviz riskinden korumak amacıyla, TL’yi terk edip dövize yöneldiler ve 2019 başından Mayıs ayının son haftasına kadar, hemen 20 Milyar $’a yakın döviz stoklarını arttırdılar. Ülke tam bir dolarizasyon ortamına girdi. Bu arada TCMB 31 Mart’tan önce ve sonra da kurları biraz olsun dengeli tutabilmek için devlet bankaları üzerinden piyasaya bol bol döviz sattı ve net döviz rezervlerini bazı hesaplamalara göre negatife indirdi. İstanbul seçimlerinin tekrarlanması yargıya ve politik sisteme olan güveni düşürdü. Bütün bunların üstüne ABD ile F-35/S-400 sorunu geldi; tıpkı 1 yıl önce Brunson konusunda olduğu gibi TL olumsuz etkilendi. Sonuçta enflasyon %19-20, GSYH küçülmesi -%2-3, $/TL ise 6 seviyelerine oturdu. Kredi faizleri %28-30 arasına geldi. Sonuçta hepimiz fakirleştik ve işin kötüsü fakirleşmeye de devam ediyoruz. Satın alma gücümüz sürekli azalıyor. Kapitalist sistemin Ortodoks reçetelerinin uygulanmaması, BDDK, TCMB, bakanlıklar gibi kurumların arasında tam bir uyum görüntüsünün verilememesi, serbest piyasa şartlarının terk edileceği ve daha otoriter bir sisteme geçileceği korkusu piyasaları fazlasıyla tedirgin edip, arzulananın tersine sonuçlar yaratmaktadır. Sorun önce politik ve ideolojik, dış politikadaki yanlışlıklar ve yanlış ekonomi politikalarıyla eriyen güven sonucu girilen, çıkmaz sokaktır. Yakın zamanda hızlı bir şekilde olumlu yönde düzelmesi beklenmemelidir. Bu şartlar altında iyimser olamıyoruz.
Yapısal reformların hala yapılamamış olması da işin cabası…Kısacası; karar vericiler, böyle günü birlik kararlarla ekonomiyi yönetmeye devam ederlerse, ufukta iyimserlik gözükmemektedir… Oysa ihtiyacımız olan, ekonominin gereklerini, akılcı bir şekilde yerine getirmektir. Aksi halde daha vahim durumlarla karşılaşmak, kaçınılmazdır.
SON SÖZ :’’ AÇ İT FIRIN YIKAR.’’
Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.