Ülkemizde siyasi iktidarlar her yıl aralık ayının sonu itibariyle hazırladıkları bütçeyi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne getirerek onaylatırlar. Yasa haline dönüşen tasarı, Cumhurbaşkanı’nın onayı ile bir ocaktan itibaren yürürlüğe girer. Hükümet bir yıl içerisinde yapacağı harcamalar ile bunların finansmanı için meclisten yetki alır. Bütçede, yapılacak harcamalar, alınacak vergi, resim ve harçlar ayrıntılı olarak gösterilir. İdeal olan, hazırlanan bütçenin yılsonuna kadar, ek bütçeye gerek olmadan ihtiyaçları karşılamasıdır.
Olağanüstü durumlarda ek bütçeler hazırlanabilir. Savaşlarda, büyük ekonomik krizlerde, salgın hastalık durumlarında, öngörülemeyen büyük harcamalar için ek bütçe hazırlanması hoş görülebilir. Nitekim geçmiş yıllarda, Türkiye ve dünyanın diğer ülkelerinde zaman zaman ek bütçelerin hazırlandığı görülmüştür. Bunun dışında, hükümetlerin yıl içerisinde ek bütçe hazırlaması hoş karşılanmaz. Çünkü siyasi iktidarların öngörüsünün yüksek olması tercih sebebidir. Aralık ayında, bir sonraki aydan başlamak üzere geçecek 365 günün getireceklerini “göremeyen” siyasi iktidarların, halk nezdinde itibar kaybına uğraması kaçınılmazdır.
Bu günlerde Hükümetimizin ek bütçe hazırlığı içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Hazırlanacak ek bütçenin bizleri ilgilendiren yönü nedir? Bu sorunun cevabı, halktan alınacak ilave vergi, resim, harç ve cezalar ile kamu mal ve hizmetlerine yapılacak zamlarda saklıdır. Ülkemizde toplanan vergilerin % 85’e yakını ne yazık ki dolaylı vergilerden oluşmaktadır. Özel Tüketim Vergileri (ÖTV) ile Katma Değer Vergisi (KDV) dolaylı vergilerin en önemlileridir. Bunlar uzun yıllardan beri bütçe gelirlerinin büyük bir kısmını teşkil etmeye başlamıştır. Hazırlanacak ek bütçede, değinilen vergilerin daha da artırılması beklenmektedir.
Ülkemizde uzun yıllardan beri Büyük Şirketlerden “kurumlar”, Büyük Mevduat sahiplerinden “menkul sermaye iradı”, üst düzey geliri olanlardan “gelir” vergilerinin yok denecek kadar az alındığı bir sır değildir. Değinilen vergilerin, söz edilen “mükelleflerden” tahsil edilememesinin, kendi içerisinde ekonomik sebepleri olabilir. Bu durumun bir noktaya kadar idare edilebilir yanı da vardır. Ancak, dar gelirlilerin yaşadığı ekonomik sıkıntıların hat safhaya çıktığı bu günlerde, hazırlanacak ek bütçenin, dar gelirlilerden alınacak “dolaylı vergilerle” oluşturulması hakkaniyete uygun değildir. Bu yola gidilmesi halinde, dar gelirlerin yaşadığı ekonomik sıkıntılar daha da artacaktır. Bunun yerine, ek bütçenin, ekonomik durumu göreceli olarak daha iyi durumda olan kesimlerden, yukarıda sayılan vergilerin alınmak suretiyle oluşturulması ülkemizin yararına olacaktır.
Saygılarımla,