Gezegenimiz, galaksisinin bir köşesinde uzaktan mavi bir bilye gibi muhteşem bir yaşamla parlıyor.
Binlerce kuşak insana ve milyonlarca canlı türüne ev sahipliği yapıyor. Galaksinin uzak bir köşesinde yaşam açmış bir gezegen olan Dünyada, bir avuç insan olarak yaşıyoruz.
Bu muhteşem gezegen bizim yaşadığımız Dünya. Ama dünyamız sıkıntılı ve bu çevre ile iklim değişikliklerine dikkat çekmek gerekiyor.
Farkındalık oluşturmak ve dünyanın yıkıcı sorunlarına dikkat çekmek için Earth Day Network tarafından organize edilen Dünya Günü kutlamaları, temiz bir çevre için mücadele ve iklim değişikliği sorununu ön plana alarak birçok ülkede, çeşitli etkinliklerle kutlanmakta.
John Mc Connell tarafından ortaya atılmış olan "Dünyanın güzelliğini kutlayarak çeşitli çevresel tehditlere dikkat çekmek" fikrini, büyük bir organizasyonla geniş kitlelere anlatmak için 22 Nisan günü Dünya günü olarak seçilmiş.
Yeryüzünün simgesel yaş günü ilan edilen Dünya Günü/Earth Day, yapılan festival etkinlikleriyle kamu ilgisini, doğa dengesini bozan insan faktörlerine ve doğayı koruyan eylemlere çekerek, çevreye duyarlı davranış biçimini, kalıcı kılmak amacını güdüyor.
Dünyamızın doğum günü kutlamasına Adana nasıl katılabilir?
Bizler bu muhteşem dünyayı çocuklar için ödünç aldığımızın bilincinde olarak, bu festivali ülkemizin dünya çocukları için bayram ilan ettiği 23 Nisan ile birleştirerek, dünyamızın doğum günü kutlamalarını gerçekleştirebiliriz.
Adana açısından bakınca, belki Portakal çiçeği karnaval tarihini ileri alarak, Dünya günü ile birlikte kutlanabilir diye düşündüm. Karnavalın ciddi bir özne eksikliği bu sayede ortadan kalkmış olur. Bu önerim bir eleştiri olarak da ele alınabilir. Ama Portakal çiçeği karnavalını değişik ve bize ait bir organizasyon olarak çok sevdik. Ancak tecrübelerime istinaden ve son yapılan karnavaldaki gözlemlerim ışığında, önce dolaşırken kalabalıklar, insanların coşkusu, bir anda evinde oturan binlerce insana dışarı çıkınca hoş geliyor. Sonra bir arayış başlıyor. Oraya buraya derken, her yerde aynı birbirine benzeyen tezgâhlar, etkinlik yapılan sahnelerde yarım kalan beklentiyle, kalabalık içinde yorgun düşüp eve dönmek zorunda kalıyorsun. Bunu bir eleştiriden ziyade, bir ciddi öneri olarak kabul buyurmalarını arzu ederim.
Dünya günü için biraz araştırma yaptım…
Dünya günü bir güne sığdırılamayacak önemde bir etkinlik olarak, çevre bilinci konusunda kalıcı bir farkındalık oluşturmak için gerçekleştirilecek bir festival veya bir karnaval olmalı sonucuna vardım.
Ülkemiz içinde bu konuda öne çıkan organizasyonlar konusunda yaptığım araştırma da, İzmir ilinin çevre politikalarını incelediğimde bu şehir öne çıktı.
Akdeniz’e kıyısı olan 21 ülke ve Avrupa Birliği'nin taraf olduğu Barcelona Sözleşmesi kapsamında ilk kez verilen 'Çevre Dostu Şehir Ödülü'nün sahibinin İzmir olduğunu görüyoruz..
İzmir Büyükşehir belediyesi ‘Yeşil devrimin ilk adımları’ başlığını atabileceğimiz yatırımları da yapmış.
- Toplu ulaşımda çevreci gemiler, tramvay, metro, banliyö gibi raylı sistem projelerini başlatarak ve elektrikli otobüsleri devreye sokarak, karbon salımı miktarını düşüren adımlar atmış durumda.
- Türkiye’nin en büyük çevre projelerinden Çiğli Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi, yine çamurun güneş enerjisi ile kurutulduğu Menderes Arıtması tesisleri kurulmuş.
- Ekrem Akurgal Yaşam Parkı’nın elektrik ihtiyacını karşılamak için kurulan güneş panelleri, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çevre duyarlılığının en somut örneklerinden biri olmuş.
- Doğalgaz yerine biyogaz tesislerde üretilerek kullanılmış.
- Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisinde üretilen kurutulmuş çamuru çimento fabrikalarında “ek yakıt” olarak değerlendirilmiş.
- İzmir Büyükşehir Belediyesi, elektrikli otobüslerin elektriğini üretmek için de ESHOT’un Buca’daki atölyelerinin çatılarında güneş enerji santrali kurmuş.
- Yaşam Parkı’nın aydınlatılması için gerekli olan elektrik ihtiyacı ve hava gazı fabrikasının enerji ihtiyacını % 40’nın karşılandığı güneş enerji sistemi uygulanmış.
İzmir ilinin ilçelerinde çok sayıda doğal yaşama ait organizasyonlar yapılıyor. Araştırmamda detaylar var aslında. Kısaca belirtmek için mesela ilgilimi çeken Sefer hisar da yapılan Tohum-takas şenliğini, Bornova ilçe belediyesinin Haziran ayı içinde gerçekleştirdiği Çevre festivalini söyleyebilirim.
Biraz uzun oldu ama amacımı anlatmak adına ve İzmir’in bu konuda öncü şehir olduğundan dolayı, çevre politikaları konusunda yaptığım araştırmaların çok kısa bir özeti gerekli olduğunu düşünerek yazdım.
Benim araştırmam ve özetle bunları paylaşmamdaki gayem, tohumlar ölmeden, zihinlere muhteşem doğal yaşamın tohumlarını atmaktır.
Çocukların zihinlerinde yeşermesi için çevre bilinci verecek bir tohum atma projesi ülkemizin her köşesinde olmalı diye düşünüyorum.
Doğa tüm uyarılarını yaptı ve yapıyor aslında…
Doğa kendini savunuyor. Hala küçük sorunlar çıkararak bizleri uyarıyor. Bir gün tamamen yok edici felaketlerle karşılaşabiliriz. Bizim de bu doğal yaşamın ürettiği muhteşem şuurlu varlıklar olduğumuzu ve doğayla bütünleşerek yaşamanın mümkün olduğunu, genç kuşaklara özümsetmeliyiz.
Dün bizler çocuktuk ve atalarımızın bize doğal bir yaşamı miras bırakma borçları vardı. Çok da bilinçli davranmadılar. Oysa şimdi bizler çocuklarımıza doğal yaşamı koruyarak, onları bu konuda bilinçlendirerek, devretme borcumuz var.
Dünyanın hepimize ödünç verildiğini bilmemiz gerekiyor.
Son olarak çevre bilinci olanlar dünyamızı seviyoruz. Tüm insanlığa doğal yaşamın bir armağan olduğunu düşünüyor ve katkı koyabilirsek, mutlu olacağımızı hissediyoruz.