.jpg)
Yukarıdaki grafik ülkemizin 2000-2021 yılları arasındaki aldığı Doğrudan Yabancı Yatırımlardaki değişimi göstermektedir. Söz konusu yatırımların, 2006 yılında yıllık 25 Milyar Dolar ile zirve yaptığı, ardından azalan dalgalı seyir takip ederek son yıllarda nerede ise sıfıra yaklaştığı görülmektedir.
2002 yılından itibaren siyasi, sosyal ve hukuk alanında Avrupa Birliği ile uyum amaçlı başlatılan reformlar, ülkemizi Avrupa Birliğine “aday ülke” çizgisine getirmiş, bu durum, Türkiye’nin tarihinde hiç olmadığı kadar doğrudan yabancı yatırım almasını sağlamıştır. Ne var ki bu olumlu süreç uzun sürmemiş, Özellikle 2010 yılından itibaren çeşitli sebeplerle Birliği oluşturan ülkelerle yaşanan siyasi krizler, ilişkileri donma noktasına getirmiş, bunun doğal sonucu olarak alınan doğrudan yabancı yatırımlar bıçak gibi kesilmiştir.
Peki doğrudan yabancı yatırımlar Türkiye için neden bu kadar önemlidir? Öncelikle ülkemizin mevcut durumuyla başlayalım… Ülkemiz ne yazık ki “az gelişmiş” ülkeler içerisindedir. Son yıllarda bizler kızmayalım diye “gelişmekte” olan ülkeler diye bir tabir kullanılmaya başlansa da her iki tanımlama da aynı kapıya çıkmaktadır. Enflasyon, işsizlik, kişi başına düşen gelir azlığı, eğitimin kalitesinin düşüklüğü, hızlı nüfus artışı, gelir dağılımının bozukluğu, ulusal paranın değersiz ve yurt dışında geçersizliği, ekonominin iç ve dış şoklara karşı son derece kırılgan olması, bilim ve teknolojinin üreticisi değil, tüketicisi olma, cari ve bütçe açıkları gibi az gelişmiş ülkelere özgü sıkıntıları, Türkiye uzun yıllardır yaşamaktadır.
Hepimizi az veya çok sıkıntıya sokan bu sarmaldan çıkarak, gelişmiş ülkeler sınıfına yükselebilmek için yukarıda sayılan problemlerin çözülmesi mecburiyeti vardır. Bunun yolu da değinilen alanlara dev yatırımlar yapılmasından geçmektedir. Doğal olarak bu yatırımlar için çok para gerekir. Ne yazık ki ülkemizde böyle bir para yoktur. Yıllardır içeriden veya dışarıdan borçlanmak suretiyle, söz konusu sorunların çözümüne dönük yatırımların yapılmaya çalışılması, ülkemizi borç ve faiz batağına sokmuştur. Bu günlerde bunun acı sonuçları bir kez daha yaşanmaktadır.
Günümüzde ülkemizin borç ve faiz batağına girmeden, gelişmiş ülkelerin arasına katılmamızı sağlayacak yatırımların yapabilmesi için “yabancıların” yatırım yapmalarına ihtiyaç hissedilmektedir. Bunun için Türkiye’de ekonominin, hukukun, yatırım teşviklerinin ve dış ilişkilerin, “yatırım yapılabilir” ülke standartlarında olması gerekir. Ne yazık ki Türkiye, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının yaptığı değerlendirmede, yatırım yapılabilir seviyenin üç basamak altındadır. Bu durumun acilen düzeltilmesi gerekir.