Büyük plan mı, büyük kumar mı?

30/12/2021 18:40 1290

“Hiç kimse sahip olmadığı bir şeyi yitiremez. Sahip olduğunu düşündüğün veya sandığın şeylerin, gerçekten sahibi misin? İnsanın yitirdiği, sahip olduğu biricik şey olan şimdiki zaman yani andır.”

Büyük keşmekeş içinde yaşarken…

Gelecek korkuları sardı hepimizi. Pandemi nedeniyle yaşamlar tehdit altındayken, buna ekonomik keşmekeş eklenince, gelecek korkusu ikiye katlandı.

Dün şehir merkezine indim. Kendi halimde yaşarken, hiç birimizin dahli olmadan bir ekonomik krizin içinde bulduk kendimizi. Zaten bir kriz vardı ve biz o krizin içinde yaşamaya alışmıştık. Bu da üzerine kaymaklı kriz oldu. İşte böyle durumlarda, ne oluyorsa canlanıveriyor insan. Hani bir şarkı var ya, ‘Bir şeyler yapmalı’ diye çağrı yapan bir şarkı, bir de ‘Ne olursa olsun, yaşamaya mecbursun’ şarkısı var. O yüzden kendi halimde yaşadığım hücremden çıkıp şehre indim.

Önce kent konseyine uğradım. Başkan Haşmet beyle güzel bir sohbet yaptık. Sonra berberime gittim. Artık tıraş olma sürelerini çok uzattığımız için haklı olarak berberim fırçasını attı. O arada başka müşterileriyle birlikte, berberim ve ben, Adana ve ülke siyasetiyle ilgili sohbet ettik. Sonra Seyhan belediyesinin ‘Halk pazarı’ hizmetini merak etmiştim, yerinde görmeye gittim.

‘Kur korumalı mevduat sistemi’ ve geniş halk kitleleri…

Geçen günler bir araştırmada, ülkemizde gelir dağılımındaki pastadan en büyük dilimi alanların 8 milyon kişi olduğunu yazmışlardı. Yani mevduat biriktiren veya borsaya, dövize, altına yatırım yapabilenler işte bu sekiz milyonun içinde olanlar. Bu kesimin içinde de, büyük miktarda mevduatlara sahip olanlarda, bu sekiz milyonun yüzde onu kadar kişilerden oluşuyor. Yani eksik fazla olarak yazıyorum. Bu kur korumalı mevduat sistemiyle, aniden parlayan ekonomik yangının, söndürülmesi amaçlanmış olarak yansıdı kamuoyuna.

Ne getirir, ne götürü ve faturası kime çıkar ve yangını söndürür mü?

Alev görünmüyor ama içten içe yanıyor olabilir. Şimdilik soğutmaya alındı. Bu hamleyle iktidar yeni bir ekonomik model söylemini yapmaya başladı. Neydi bu söylem, ‘Üretime ve istihdama dayalı, ihracatı destekleyen, cari açığı sıfırlayan bir ekonomik modeldi söylemi. Oysa koruma altına alınan mevduatlar parası olanlar için alınmıştı.

Kur korumalı emekli maaşı, işçi maaşı, memur maaşı olacak mı?

Ben bu soruyu hem beğendim, hem de güldüm. Üstelik bu korumayı yapmanız aynı zamanda milyonlarca işsiz insanlarımızı sırtında taşıyan emekli, işçi, memur için her şeyden daha değerli olacaktı. Ülkemizde bakıyoruz, çok önemli mal ve hizmetler dövize bağlı olarak değerleniyor. Mesela enerji konusu dışa bağımlı bir konu. İthal ettiğimiz onca ham madde, ülke içinde üretimi yetmeyen ve ithal edilen gıda maddeleri, hatta bu iktidarın yatırımlarla kullandığı tesislerin ücretleri bile dövize endeksli olarak yürütülüyor. Spor kulüpleri transferlerini dövize bağlı olarak yapıyorlar. Türk parasını şu veya bu şekilde koruyamadığın zaman bunun faturası, kur koruması olmayan bu emekçi ve emeklilere çıkıyor. Kur artışı enflasyonu tetikliyor ve milyonlarca insan onca vergiye muhatapken, üzerine enflasyon vergisi ekleniyor.

Bir de TUİK diye çok önemli kurumumuz var…

Tuik bizim devlet kurumumuz. Ama kendisi değilse bile bu kurumu yönetenler, geniş halk kitlelerini etkileyen istatistikler yaparken, vazifelerini doğru yapmadıkları konusunda kamuoyu tarafından zan altındalar. Bağımsız olarak aynı istatistikleri yapan başka kurumların enflasyon rakamlarıyla Tuik rakamları uyuşmuyor. En önemli istatistik kurumu, yaşamın içinde yaşayan halktır. Daha dün yaptığım alış verişte 45 liraya aldığım peynir daha bir ay olmadan 60 lira olmuş. Yaşamın içinde temel gıdalara yapılan neredeyse yüzde yüze yakın zamlar var. Halk hesap bilmiyor mu?

Benim anlamadığım bir konu var…

Geçenlerde emekli derneği başkanı seçimleri oldu. Günlerce adaylar seçilmek için mücadele ettiler. Bende gittim oyumu kullandım. Ama kurumlarımız var, sendikalarımız var, siyasette muhalefette partilerimiz var, hepsi lafazanlıkla meşguller. Bu ülke bir hukuk devletiyse, milyonları etkileyen Tuik sorumluları zan altındaysa, neden bu kurumsal ve örgütlü yapılarımız bu insanlar hakkında hukuk aracılıyla mücadele etmiyorlar. Türk mahkemelerinin adaletine güvenilmiyor mu?

Emekliler kurbanlık koyun gibi erk kullananların insafını bekliyorlar…

Önce kötüyü göster, sonra kötünün yarısını geri al ve ‘Her şey düzeldi’ masalını anlat. Derneklerimiz, sendikalar, muhalefet, bırakın lafazanlığı da, somut bir şeyler koyun ortaya. Ben bu ülkede, parası olanında, iş adamlarının da, çalışan emekçinin, emeklinin mutlu olduğuna inanmıyorum. Hepsinde gelecek endişesi var. Kimse anı yaşayamıyor.

‘Büyük plan mı, yoksa büyük kumar mı’ diye başlık atmıştım. Nedeni, dikkat ederseniz yeni ekonomik model olarak seslendirilen, neredeyse irili ufaklı muhalefet partilerinin iktidarı eleştirmek ve kendi tezleri olarak ortaya attıkları, üretime dayalı ve istihdama yönelik söylemlerini ellerinden alan bir söylem olduğudur. Bu yüzden bu başlığı attım. Bu, muhalefetin söylemlerini elinden alarak hazırlanan büyük bir plan olabilir. Ama kur garantili mevduat sistemi, ülkemiz açısından bir kumar olaraktan değerlendirilebilir.

Ne dersiniz?