Bugünkü yazımı Bütçeye ayırmayı tasarlamıştım. Yine öyle yapacağım ama ülkemizde her an her türlü gelişmeye ve gündem değişikliğine hazır olmak gerektiğini de biliyoruz.
Geçtiğimiz hafta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının ‘ahmak’ sözü için 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesi konusu gündeme geldi. Ben yine bütçeden bahsedeceğim bugün ama bu konuda da birkaç satır yazmayı uygun görüyorum. Bir kere yargılama süreci yeni başlamış ve zaman alacak bir sürece yeni girilmiştir. Bu açıdan, sürecin sonunda ne olacağını şimdiden bilemiyoruz. Hukukî boyutu açısından söyleyebileceğim bu kadardır. Konunun siyasî boyutu hukukî boyutunun çok çok üstündedir. Bu durumda, böyle bir siyasî olaydan kim ne kadar yararlanır yarışması içerisinde ele aldığımız zaman çok farklı sonuçlara varabiliyoruz. İBB Başkanı görevden alınırsa, onun bundan sonraki siyasî yaşamı ne olur? Bu durumun örneğini çok iyi biliyoruz. Görevden alınmazsa ne olur? Belki de İBB Başkanı açısından her ikisi de aynı sonuca çıkar.
Bu arada 6 yaşında bir bebenin evlendirilmesi konusu sümen altı mı ediliyor? Neyse ki, iki ilgili tutuklandı da, kamuoyunun baskısının ne demek olduğunu herkes görmüş oldu.
Bu konuları zaman içerisinde hep beraber yaşayıp göreceğiz. Sırası geldikçe yine uzun uzun tartışıp, yazıp, konuşacağız.
Biz gene tasarladığımız ve güncelliğini bir yıl ve belki daha da fazla hissedeceğimiz Bütçe konusuna gelelim.
Ekonomide iki temel kavram vardır: Biri Mikro Ekonomi, diğeri Makro Ekonomi. Makro Ekonominin konusu temel olarak devletin bütçesidir. Bütçe okumak, yani hazırlanan bütçeyi yorumlamak ve anlatmak gerçekten uzmanlık isteyen bir iştir. Ancak bir takım verilerle elde edilen bilgiler kamuoyuna sunulduğu zaman bir bilgiye ve ilgiye dönüşebilir. Çünkü, bütçede çeşitli sayıda cetveller var, kamu idareleri, özel idareler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar var ve bunların ayrı ayrı bütçe kalemleri var vs.
Bütçe aslında tamamen rakamlardır ve yapılacak yorumlar da bu rakamlardan oluşturulan sonuçlardır. Yani, bütçe okunması ile bir takım yorumlar, düşünceler ve açıklamalar yapılabilir.
Bu kısa açıklamadan sonra, çok istemediğim halde bir takım rakamlar verelim ve yorumlamayı hep beraber yapalım.
2022 bütçesi 2021 yılı sonunda onaylandığında 1,728,401,621,000 TL idi. 2021 yılı sonunda onaylanan bu 2022 bütçesi daha haziran ayına gelindiğinde ülkeyi yönetemez ve ekonomiyi yürütemez duruma geldi. Bunun üzerine ülke bütçemiz değişime uğradı(revize diyorlar, ama ben Türkçe söylemeyi tercih ediyorum) ve değişim öyle küçük bir takım rakamlar değil idi. Temmuz ayından itibaren yürürlüğe giren değişikliğe uğrayan bütçe, 2,831,472,400,000 TL oldu. Görüyor musunuz? Aslında 2022 yılının ikinci yarısında yeni bir bütçe yapılmış gibi oldu. Artış oranı bu dediğimizi doğrular niteliktedir.
2023 bütçesi ise geçen hafta sonu TBMM’de onaylanarak geleceğe dönük olduğu için hedeflenen diyebileceğimiz bir şekilde 4,423,341,574,000 TL olarak onaylandı.
2022 yılının ikinci yarısında büyük bir oranla değiştirilen bütçemiz, 2023 yılında o bütçeden bile ortalama (değişik kalemler üzerinden)%50-60 artışla değişikliğe uğramıştır. Bu artış oranını 2022 yılının ilk bütçesi üzerinden yaptığımızda % 150’leri geçen bir orana ulaşıyoruz. Bu durumda, 2022 yılı enflasyonunu kaç olarak açıklayabiliriz? Bu en temel bütçe rakamını verdikten sonra ve üzerinde bu düşüncemizi belirttikten sonra bir alt kademeye daha geçelim.
Yukarıda verdiğimiz rakamlar bütçe gider kalemleridir. Yani, 2023 yılında ülkemiz o verdiğimiz rakam kadar bir harcama yapmayı hedeflemiştir. Bu harcamayı yapabilmek, yani bu giderleri karşılamak için elbette bir de gelirlerin olması gerekir. 2023 yılı bütçemizde çeşitli şekillerde elde edilecek gelirlerin toplamı 3,762,439,808,000 TL’dır.
Peki, yukarıdaki gider rakamı ile son verdiğimiz gelir rakamı arasındaki fark ne kadardır bir de onu yazalım: 660,901,766,000 TL’dır. Bu son verdiğim rakam ne anlatıyor? 2023 yılında devlet bütçemizin gelir ve gider kalemlerini denkleştirmek için tekrar yazayım 660,901,766,000 (Altı Yüz Altmış Milyar Dokuz Yüz Bir Milyon Yedi Yüz Altmış Altı Bin) TL paraya ihtiyacımız var, çünkü 2023 yılı bütçemizin bu kadar açık vereceği hesaplanmaktadır.
Buyurun bakalım!
Bu denkleştirme nereden ve nasıl sağlanabilir diye herkes kafa yormaya başlasın.
Bu işin apaçık görünen, hesaplanan, tahmin edilen, düşünülen tarafı.
Bir alt kademeye daha gidelim.
Yazdığım gelir rakamının ne kadarı vergiden gelecektir? 3,673,735,478,000 TL.
Peki, bu vergi hedeflendiği şekilde, tahmin edildiği şekilde gerçekleşmez ise bütçede gelir-gider dengesindeki hedef tutabilir mi? Tutamadığı durumda, yukarıda verdiğim açık daha çok artmayacak mı? O zaman bu artışlar nasıl denkleştirilecek, ne ile denkleştirilecek?
2022 yılı bütçe açığı ne kadar hedeflenmişti biliyor musunuz? 278,4 milyar TL olarak. İki yıl içerisindeki bütçe açığı farkı % 137’dir.
Ülkemizin Makro Ekonomi durumu kabataslak şekliyle böyledir. Bundan kim ne çıkarırsa çıkarabilir. Ancak, bir de Mikro Ekonomi diyebileceğimiz birimlerin ekonomileri vardır ki, onun da göz önüne alınması gerektir.
Ülkemiz, kaynak bakımından son derece zengin bir ülkedir. Şu anda bile birimler bazında ekonominin çarkları zorlanma ile de olsa yürümekte ve birimler kendilerini ayakta tutmak için olağanüstü gayret göstermektedirler.
Ancak, Makro ve Mikro ölçüler açısından bir terslik görünmektedir. Makro Ekonomiyi yürütenler doğru işler yapmamakta, yapamamakta ve bu gerçek apaçık görünmektedir. Durum böyle olunca, olağanüstü gayretlerle ayakta kalmaya çalışan Mikro Ekonomi birimleri de etkilenmekte ve zorda kalmaktadırlar.
Sonuç olarak; birim bazında gösterilen gayretler de yetmez ise daha da zor durumlarla karşılaşmamız hem de çok uzak olmayan bir gelecekte karşılaşmamız mümkündür.