Son zamanlarda özellikle sosyal medya üzerinde ‘Bedelli Askerlik’ üzerine açıklamalar yapılıyor…Çok şükür askerliğimiz 18 ay yaptık, bedelli gibi bir düşüncem o zamanda yoktu, şimdi de yok. Ancak benim anlamadığım ortada fıl yok, yumurta yokken bu konu neden tekrar gündeme getirilir. Paran varsa canın sağ olsun, fakirsen vatan sağ olsun edebiyatı artık geride kalmalı. Bedelli askerlik hükümetin gündeminde olmamalı, her Türk genci aslanlar gibi askerliğini yapmalı.
***
Birileri buna dur demeli… İç savaştan kaçan Suriyelileri mülteci olarak bağrımıza bastık iyi güzel de kardeşim bunların hiç mi denetleyen yok, hadi parası olan kendi işini yapıyor, ya parası olmayan trafik ışıklarında dilenenleri mi ararsın, elektrikli bisikleti ile kağıt toplayanı mı… Birde motosiklet kullanışları var ki demeyin gitsin… Ne trafik kuralı biliyorlar, ne diğer sürücülere saygı gösteriyorlar. Ters yöne girenler, aşırı sürat yapıp trafiği arap saçına verenler. Hakikaten birileri buna el atsın.
***
Bu güzelim kentin bir çok sorunu var ama, bana göre en önemli sorunu trafik keşmekeşliği, defalarca kez yazdık. Kent trafiğinin en yoğun olduğu bölgelerden biri olan Dörtyol kavşağı insanın çıldırmaması içten bile değil. Özel halk otobüsleri ve dolmuşlar yaya geçidinde duruyor, yolcu indiriyor, yolcu alıyor. Yayalar için yanan yeşil ışığı takan dahi yok. İddia ediyorum trafik polisi orada çok değil, iki saat dursun ceza kesmekten imanı gevrer.
***
Zaman, zaman fırsat buldukça mesai arkadaşım, kardeşim Serden Çevik ile kitap alış verişine çıkıyoruz… Geçenlerde aldığımız bir kitap her ikimizi de etkiledi, çünkü Türklerin kadim kültürlerini anlatan bir kitaptı. Baran Aydın’ın kaleme aldığı ‘Hankah’ adlı kitapta bir bölümde Melamilik üzerine ifadeleri vardı. İlgimi çekti biraz araştırdım hakikaten de araştırılması gereken bir konu.. Önümüzdeki günlerde derinlemesine bir araştırma yapacağım, elde ettiğim bilgileri de bu sütunlardan paylaşacağım…
Melamilik nedir diye sorarsanız kısaca yanıtı böyle; Bir ideoloji, yaşama biçimi olan Melâmîlik; tanımlanamaz, anlatılamaz ve kayıtlanamaz. Harflere sıkıştırıldığında, mana değerini kaybeder. Bu nedenle Melâmîlik; anlatılmaz, yaşanır. Anlatmak adına harflerin içine hapsedilmiş tanımlar, Melâmîlik değildir. Hz. Mevlâna Mesnevi’sinde şöyle der: “Harf kaptır. Ondaki mana su gibidir, mana denizi de Ümm-ül Kitap yanında bulunan, kendisinde olan zattır.” Ancak, arayanlara, nasibi olanlara anlatmak adına Arapça “levm” kökünden gelen; kınamak, kınanmak, ayıplamak anlamlarını taşıyan Melamet ya da Melâmîlik, “Bir tasavvuf okulu olmaktan ziyade, bir yaşama biçimidir” (1) şeklinde tanımlanabilir. Şeyh-ül Ekber Muhyiddin-i Arabî Hazretleri Fütûhat-ı Mekkiye isimli eserinde Melâmîlik ve Melâmîler hakkında şöyle der: Allah’ın izniyle Melametiler ki bunlara Melâmîler de denir; bu ad dahi lügat yönünden onlar için zayıf bir kelimedir. Bu gibiler, Allah yolunun efendileri ve önderleridir. Bütün âlemin tek efendisi bunların arasındadır. İşte o büyük efendi de Resûlullah (s.a.v.) Efendimizdir. Eşyaya Allah'ın baktığı gibi baktılar gerçekleri birbirine karıştırmadılar."