BİR ÇOCUK, BİR TOP VE  BİR POTA EN İYİ BAŞLAGIÇTIR.

21/07/2022 12:23 157

Pandemi  sonrası  bir takım sıkıntılar ile baÅŸlayan basketbol ligleri 2021-2022 sezonunu geride bıraktı. Artık önümüzdeki 2022-2023 sezonu hazırlıkları ve transferleri büyük bir hızla baÅŸladı. Süper ligde Fenerbahçe 10. Kez ÅŸampiyon olurken daha önce 15 kez ÅŸampiyon olan  Anadolu Efes ikincilikle yetindi . Fakat Eurolig ÅŸampiyonu oldu. Bu baÅŸarısında Rusya takımlarının oynadıkları müsabakaların silinmesi ve ligin yarısında ligden çıkarılmaları da etkili olsa da hiçte küçümsenmeyecek bir baÅŸarı elde etti.  Kadınlar Basketbol süper liginde ise bu kupayı 16 kez müzesine götüren Fenerbahçe ÅŸampiyon oldu.

 Acaba  çok büyük bütçelerle kurulan bu takımlarımızın Avrupa’da ses getirmeleri  ülke basketboluna yansıması ne ölçüde oluyor. Milli takımlar düzeyinde ne durumdayız? Türk milli takımımız FİBA sıralamasında 16. Sırada.  5 kez katıldığı dünya ÅŸampiyonasında  bir defa 2010 yılında gümüş madalya, 20 kez katıldığı Avrupa ÅŸampiyonasında bir kez 2001 yılında gümüş madalya alabildik. Olimpiyatlara ise sadece 1936 ve 1952 yıllarında katıldık. Yani 70 senedir hiç olimpiyat görmedik.    Kadın basketbolunda ise 2 kez olimpiyatlar, 2 kez dünya ÅŸampiyonası ve 9 kez Avrupa ÅŸampiyonasına katılmamıza raÄŸmen sadece  2011 Avrupa ÅŸampiyonasında gümüş, 2013 Avrupa ÅŸampiyonasında bronz madalya ile yetindik.  Özetlemek gerekirse  Erkeklerde 12 yıldır , kadınlarda ise 9 yıldır hiçbir madalyamız yok .

Peki sorununun ana sebebi nedir ? Bu kadar büyük paralar harcanıyor, dev bütçelerle yönetilen özerk bir federasyon 84 milyon nüfus,  Erkek basketbolunda 5-6 NBA oyuncusu , Erkek ve Kadın basketbolunda devÅŸirme oyuncular. Peki sonuç ?  Evet koca bir sıfır.

Basketbol oyunu da diÄŸer bir çok spor gibi bir felsefe oyunudur. Evet bir takım yetenekler , fiziki yeterlilik, zeka , düzenli ve verimli antrenmanlar, müsabaka sayıları  bunlar çok önemlidir .Ancak daha da önemlisi  ülke Basketbolunun  bir felsefesi olmasıdır. Bir ekolünün olmasıdır.  Aynı sorun futbolda da vardır. ÖrneÄŸin bir alman ekolü deyince aÅŸa yukarı herkes aynı ÅŸeyi düşünür. Basketbolda da ülkelerin bir basketbol felsefesi vardır .  Tüm takımların en önemli hedefi  sporcu yetiÅŸtirirken    müsabaka kazanmaktan daha çok  belli bir felsefede sporcular yetiÅŸtirmek olmalıdır. Bir İspanyol basketbol takımı sahaya çıktığında savunmada ve hücumda ne yapacağını ,oyun felsefesini bilirsiniz. Aynı ÅŸekilde Amerikan , İtalyan , Sırp , Rus takılarını ve diÄŸerlerini de bilirsiniz. Peki bizim Milli takımımız ne oynar. Hiç belli deÄŸil.  2010 yılında Kerem Tunçeri topu kapıp son saniye turnikesi atmasa  gümüş gelmeyecekti. Yani tesadüf baÅŸarılar.

Sorunumuz sadece bununla da kalmamaktadır. Dünyada Basketbol oynamak ve oynatmanın en zor olduÄŸu ülkelerden biriyiz. Sporun tabana yayılması ile ilgili  hiçbir çaba sarf edilmemekle birlikte yapmaya çalışan basketbol gönüllüsü bazı fedakar insanların da önü kesilmektedir. ÖrneÄŸin ; Türkiye’de basketbol antrenörlerinin hiçbir sosyal güvencesi olmadığı gibi çok düşük maaÅŸla çalışmaktadırlar. Bu  genç antrenörlerin hepsinin Basketbol sevgisi  sömürülmektedir. Üstelik hem federasyon hem  de takım patronları tarafından. Federasyon alt yapıda antrenörlük yapan antrenörlere her yıl zorunlu  birkaç seminer koyar, bunlarda genelde İstanbul Ankara da olur. Katılım zorunludur. Ve aşırı yüksek ücretleri vardır. Birde seminer süresince İstanbul da otel ve diÄŸer masraflar. Seminere giderler bitmez. Kartlarını vize ettirmeleri gerekir . Yüksek bir ücrete vize yaptırırlar. Ha bir de  TÜBAD a üye olmasını isterler. Kısacası genç  antrenörü bezdirene kadar uÄŸraşırlar. Kulüpleri ise asgari ücretin altında para öder . Bu hoca sporcu  yetiÅŸtirmekten ziyade akÅŸam ne yiyeceÄŸini  düşünür. Bu Milli takımda da böyledir. En üst düzeydeki  A takım koçları dışında diÄŸer herkes  günlük 75 lira harcırah alarak  bu iÅŸi yapar. Aylarca evinden ayrı kalır. BaÅŸka bir iÅŸ yapma imkanı da yoktur. DiÄŸer büyük tehlike menajerlerdir. Artık 10 yaşındaki çocukların bile evini aşındıran ilkesiz ve kendini menajer diye tanıtan  sporun asalakları bütün takımları organize edip müsabakalara bile etki etmektedirler. Çirkin iliÅŸkiler , kaçak bahis siteleri ile iÅŸbirliÄŸi yapan menajerler  basketboldaki en önemli tehlikelerden biridir.

Basketbol bir ruh ve felsefe iÅŸidir. ABD  basketbol takımının eski koçu Mike Krzyzewski’nin bir röportajında en büyük hedefiniz nedir diye sorulduÄŸunda  ‘’ benden sonra bu iÅŸi benden daha iyi yapacak insanlar yetiÅŸtirmek’’ dediÄŸini hatırlıyorum. Bizde arkasında  iyi bir yardımcı koç olmasından rahatsızlık duyan birçok koç vardır. Hatta hemen hepsi öyledir.

Peki ilimiz Adana’da  durum nasıl? Hiçbir parça bütününden büyük olamaz. Yukarıda sadece görünen tarafını hatırlattığımız  sorunların daha kötüsü ilimizde yaÅŸanmaktadır.  Daha kötüsü nasıl olur diye düşünenler olabilir.

Basketbol federasyonunun resmi internet sitesi verilerine göre 2016-2017 sezonunda erkek takım sayısı  132 ,kadın takım sayısı 24 .   Erkek oyuncu sayısı  1211 , kadın oyuncu sayısı 172 .  toplam hakem sayısı ( masa görevlileri dahil) 149.   Peki 2021- 2022  sezonunda bu gün itibarı ile bu rakamlar nedir bir bakalım. Erkek takım sayısı 5, kadın takım sayısı 5. Erkek oyuncu sayısı 57  ,kadın oyuncu sayısı 37. Toplam hakem sayısı (masa görevlileri dahil) 66.   Evet çok ilginç deÄŸil mi?  Şöyle düşünebiliriz. Bu gün itibarı ile takımlar henüz hazırlık aÅŸamasında ve lisanslar henüz gerçeÄŸi göstermiyor olabilir. Ama gerçek ÅŸu ki bayanda maksimum 5 erkekte maksimum 15 takım vardır. Sporun tabana yayılabilmesi için öncelikle sporcuların antrenman yapabilecekleri alana ihtiyaç vardır.

Son yapılan uygulama ile okul salonları  gençlik hizmetleri ve spor il müdürlüğünün kontrolüne verildi.  Peki okullarda çalışmak için okul müdürüne talepte bulununca ne oluyor? Okul müdürü beden eÄŸitimi öğretmenine soruyor , o da  okulun faaliyetleri var o sebeple veremeyiz diyor . Oysa okul da hiçbir faaliyet olmuyor. Takımlar çalışacak bir alan bulamıyor. Spor salonlarından vaz geçtik gençlerin güvenli bir ÅŸekilde her gün gidip arkadaÅŸları ile güvenli bir ÅŸekilde spor yapacakları açık sahalar bile yok. Olanları ise güvensiz , kontrolsüz yerler. Hiç kimse çocuÄŸunu  sokakta bulmadığı için bu tür güvensiz yerlere göndermiyor. Normal olarak olimpik sporcunun çıkma olasılığı 10.000 de 4 dür. (olimpiyat komitesi verisi) yani 10.000 çocuÄŸun içinden sadece 4 ü olimpik sporcu olabilir. O da hangi branÅŸ belli deÄŸil .  Milyonlarca çocuÄŸu inceleyip  hangi spora eÄŸilimi ve fiziki uygunluÄŸu varsa tespit edip yönlendirmek gerekirken okullarda hala plastik topla beden eÄŸitimi dersi yapılıyor. Takım sayıları  yukarda saydığımız sebeplerden dolayı süratle azalıyor. Aileler artık çocuklarını spora yönlendirmiyor. Çünkü çocuk ve aile istese bile spor yapacak alanlar artık yok. Basketboldaki bu olumsuzluklar bu sporu ilimizde her gün geriye götürürken  bu iÅŸi çözmesi gereken kiÅŸiler  parası olup birkaç sezonluÄŸuna heveslenen takımların perde arkasında menajerliklerini yapıp kendi çıkarları doÄŸrultusunda bu takımları destekliyor ve onlara haksız avantajlar saÄŸlıyor. Basketbola  yön vermesini geliÅŸtirmesini beklediÄŸimiz kiÅŸiler her sene baÅŸka bir takıma avantaj saÄŸlarken diÄŸer tüm takımları yok sayıyor. Aslında bunu yaparken bindiÄŸi dalı kesiyor. Günün birinde o tuttuÄŸu dal kırılıp düşünce  o günü birlik yatırım yapan ve basketbola hiçbir fayda saÄŸlamayan kiÅŸileri yanın olmadığını görecektir. Ama olan gene basketbola olacaktır.

Sonuç olarak ilimizde basketbol sporunun geliÅŸmesine katkı saÄŸlayacak ilk ve en önemli mesele spor salonlarının ve  spor alanlarının yapılması ve  çocuklarımızın bu alanlarda güvenli bir ÅŸekilde spor yapmalarını saÄŸlamaktır. KiÅŸiler kendisini önemli sansalar da  hiç bir önemleri yoktur. Bir çocuk bir top ve bir pota  sorunu çözmeye baÅŸlamak için  ilk adım olmalıdır.