Necdet Elmas son derece kibar, atletik görünümlü, asorti ve kaliteli giyinen, bakımlı, centilmen, espri gücü yüksek, kadınlara ve Chevrolet marka Amerikan otolara, hayranlık duyan bir farklı kişilikti?
12 yaşındayken evden kaçarak, hayata tutunmaya çalışmıştı…
Tek başına zor koşullarda lise eğitimini tamamlamış ve Hukuk Fakültesi'ne girmişti.
Bu arada evlenmiş ve 3 erkek çocuğu olmuştu…
Ancak, fakirlikten bir türlü kurtulamıyordu...
Oto hırsızlığı yapmaya başladı. İki, üç derken yakalandı.
Cezaevinde yatarken, bir plan kurguladı.
Hastaneye götürüldü. Dönüşte kendisini götüren jandarmayı ikna ederek, Emirgan'da rakı-balık yemeye gittiler.
Bir ara tuvalete kalktı ve pencereden atlayarak kaçtı…
Cezaevinde yatarken büyük oğlu 7 yaşında bakımsızlık, çaresizlik daha doğrusu fakirlikten ölmüştü…
O gün yemin etti…
Çok zengin olacak, diğer iki oğlunu Avrupa'da okutacak ve çaresiz fakirlere, her zaman yardım edecekti...
Zenginden alıp fakire vererek bir nevi Robin Hood olacaktı…
Bunun için banka soymaya karar verdi…
Hukuk Fakültesi ikinci sınıftan ayrıldığı için, yasaları çok iyi biliyordu…
Düzgün konuşan, kibar bir salon adamıydı…
Bu nedenle, kadınların ilgisi de eksik olmuyordu…
Yakalandığında elleri kelepçeli olmasına rağmen, kadınlara göz kırpıyor, 10 yıl sonrasına Boğaz'da ünlü restaurantta yemek randevusu veriyordu.
Filmlere konu olacak, gözü kara bir maceraperestti…
Cezaevinde yattığı dönemlerde, bahçeye havuz bile yaptırmıştı…
Sultanahmet Cezaevinde yatarken çıkan bir isyanda, tutuklular ile yönetim arasında, arabuluculuk yapmıştı…
Cezaevi yönetimi ve gardiyanlar kendisine, "Necdet bey" mahkumlar ise, "Ağabey" diye hitap ediyorlar, bir mahkumdan daha çok ünlü bir konuğu ağırlıyorlardı…
Sultanahmet Cezaevine kütüphane kazandırdı, okuma yazması olmayan mahkumlara öğretmenlik yaptı…
İçeride kendi yaşantısından, ilgiyle izlenen konferanslar verdi…
Banka soyguncusuydu, otomobil hırsızıydı ama kalbinde kötülük barındırmayan, içimizden sevimli, samimi, dürüst biriydi adeta…
Mahkemeye çıktığında hakimlere "Suç bir kir ise, cezası banyodur, temizliktir. Ben kirlendim temizliğe hazırım ancak aşırı temizlik amacından sapabilir, sağlığa zarar verebilir. Sizlerin kararınıza razıyım. Adalete karşı boynum kıldan incedir. Muhterem heyetinizi incitecek laflar ettimse bunu benim ruh halime bağışlayınız. Özürlerimi kabul buyurunuz.." şeklinde konuşarak, adliye tarihine geçecek bir savunma yapmıştı…
Ancak kaderin kendisine çizdiği rotadan istese bile dışarı çıkması pek olası değildi…
Necdet Elmas, 1974 affıyla serbest kaldı…
İstanbul'da kısa bir süre kaldıktan sonra, memleketi olan Konya Ereğli'ye yerleşti, ancak 15 Ocak 2017 tarihinde Antalya'da yaşama veda etti.
Günümüze dönelim…
Bu devirde bir devlet bankasından gecenin bir vaktinde yarım saat içinde döviz kurunun "Yanlışlıkla" yarı yarıya düşük ilan edilmesi sonucunda, tek kalemde milyon Dolarlar hesap değiştiriyorsa, Cumhurbaşkanı danışmanları, bakanlar, milletvekilleri, genel müdürler ve de diğer bir sürü görevli, malı götürüyorsa...
60-70 milyon Dolar'lar havada uçuyorsa.
Milletvekili kadın kocasına, 72 milyon liraya yat alabiliyorsa…
Devlet görevlilerinden en masum, en dürüst insanları bile 5-6 yerden ballı maaş alıyorsa…
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, mütevazi maaşıyla dünyanın en pahalı başkentlerinden olan Londra'da, ev satın alabiliyorsa.
Sıradan bir yönetici evinde, 180 milyon Dolar haram para istifleyebiliyorsa, bence gangster Necdet Elmas evliyalar kadar tertemiz sayılmalıdır…
Dinle, imanla, kitapla ve milleti soyan haramiler… Sizlerin yatacak yeri yok…
Bir zamanlar ülkenin banka soyguncusu bile eğitimli, dürüst, vicdanlı, güvenilir adamdı.
Dar gelirlinin, fakirin, yoksulun cebine gözünü dikmezdi…
Şimdilerde AKP sayesinde avantacı, vurguncu, soyguncu, iş bitiriciler ortalıkta gülücük dağıtıyor.
Acaba gerçek banka soyguncuları kim?
SON SÖZ: ‘’ALMA MAZLUMUN AHINI, ÇIKAR AHESTE, AHESTE’’