AYDIN İNSAN OLMAK

02/04/2022 20:21 1142

 

Günümüzde bazı haklı nedenler ve korkularla, olaylar karşısında “Bana ne!” ya da “Sana ne!” diyen insanların sayısı dikkat çekecek kadar çoğalmaktadır. Bu nedenle “Aydın insan”a olan gereksinim giderek daha çok hissedilmektedir.

“Dünyaya bir dâhi geldiğini şuradan anlayabilirsiniz, bütün ahmaklar ona karşı birleşmiştir." Jonathan Swift

Bu bakış açısıyla denilebilir ki, toplumsal baskılar yüzünden, her dâhi biraz başka çağların ve başka toplumların çocuğudur.

“Aydın”, Türkçe sözlükte “ışık alan, ışıklı, aydınlık, kültürlü, bilgili, görgülü, düşünceli, çağın gereksinimlerinin farkında” şeklinde tanımlanmaktadır. Zaman, zaman bilim insanları ile eş tutulan aydın, çevresine karşı olan duruşu ve davranışları bakımından farklılık gösterir. Çünkü bilim insanı, seçtiği alanda bilgi üretme ve topluma uzmanlık alanı ile hizmet verme üzerine yoğunlaşır. Ancak, bir bilim insanının da aydın insan kriterlerine uygun davrandığı, toplumuna karşı kendisini sorumlu hissettiği ve duyarlılık gösterdiği örneklere de rastlanmaktadır.

Aydın insanı bilim insanından ayıran özelliklere bakıldığında, aydının kendisinden beklenen misyonu yerine getirebilmesi için öncelikle içinde bulunduğu toplumun tarihi geçmişini, günü ve günün gereksinimlerini iyi bilmesi zorunluluktur. Bununla birlikte aydın, çevre ve toplumsal olaylara karşı duyarlıdır. Ancak sadece bunlara duyarlı olmakla yetinmez, bunların nedenleri ve insan üzerindeki etkilerini de araştırır ve bunları doğru yorumlar. Daha sonra gereğine uygun ve etkili tepki vermede kendisinden emin bir duruşla ve korkmadan hedefine doğru yol alır. Gerektiğinde, sorumluluğunu üstlendiği toplumda savunuculuk rolünü yerine getirir. Bir aydının en belirgin davranışı işte bunlardır, denilebilir. Ancak bu mücadelede hedeflerine ulaşmak için ayrıca, insan haklarını, toplum gereksinimlerini iyi bilmek ve etkili kararlara ulaşmak için gereksinim duyulan bilgilerin güvenirliliğini sağlamak, bunları kanıta dayandırmak aydın insandan beklenenler arasındadır.

Değerler toplumun özenle koruması gereken varlıklarıdır. Bu konuda kendisine düşen görev nedeni ile aydın, bu değerlerin yıpratıldığına tanık olduğu durumlarda bunları korumak ve savunmak için gerekenleri yapar ve bu konuda çevreye örnek davranışlar sergiler.

Aydın, söylediklerinin sorumluluğunu taşıma, kanıta ve araştırmalara dayalı bilgilerin dahi günün koşullarına ve duruma göre değişebileceği gerçeğini kabul ederek, eskilere bağnazca takılıp kalmadan doğruları arama, mantık çerçevesinde olayları objektif olarak değerlendirme ve mantıklı sonuca ulaşma gibi ilkelere bağlı kalır. Bunlar aynı zamanda aydına karşı güven duygusunu destekleyen çabalardır.

Aydın, her zaman bir bilim insanı şüpheciliği ile doğruyu arar ve doğruyu yayma konusunda söylediklerinin sorumluluğu bilinci ile doğruların iyi anlaşıldığından emin olma çabası gösterir. Aynı zamanda söylediklerinin ve yaptıklarının hedef kitle üzerindeki etkilerini izler.

Aydın insan olmak, bilime inanmak, sentez yapmak ve sürekli okumaktır.Zorluklar hayatın her aşamasında olduğu gibi burada da karşımıza çıkacaktır. Geleceğimiz için , güzel toplum ve dünya için hepimizin aydınlanma ve aydın insan olma yolunda yapacağı çok şeyler olmalı. Suya atılan küçük bir taşın bile çıkardığı dalgaların büyüdüğünü unutmayalım.