ATATÜRK VE KÂZIM KARABEKİR İLE HABERLEŞME

28/01/2023 22:58 336

 

Bugünkü yazımızda 1919 yılının Eylül ayında, yani Sivas Kongresi'nin son bulmasından hemen sonra Mustafa Kemal ATATÜRK ve Kâzım KARABEKİR arasında gerçekleşen bir telgraf haberleşmesini yazmayı uygun görüyorum. Bu haberleşmede gerek kullanılan karşılıklı dil ve içeriğini o dönem nasıl bir hayat tarzı olduğunu göstermesi bakımından son derece ilginç bulduğumu belirtmeliyim. Bir kaç seri halinde yayınlayacağımız bu yazının bugünün insanına neler kazandırabileceğini elbette okuyanların takdirine bırakıyorum.

"Kâzım Karabekir Paşa'dan 17 Eylül 1919 tarihin de de zata mahsus (kişiye özel) bir şifre aldım. Pek samimi ve uhuvvetkârane (kardeşçe, dostça) bir lisanla yazılmış olan bu şifre bir iki ihtarı ihtiva ediyordu (uyarma vardı). Kâzım Karabekir Paşa: "Paşam" diyor, "Sivas'tan gelen tebligat ve tamimler (bildirimler ve genelgeler), kâh Heyeti Temsiliye(Temsilciler Kurulu) namına, kâh resendir (doğrudan doğruya sizden geliyor). 10 Eylül 1919 günü Dersaadetteki (İstanbul'daki) Hükümete hitaben,  resen tebligat ve ihtaratımız vâkı olmaktadır (doğrudan doğruya bildirim yaptığınız ve uyarma yazıları yolladığınız olmuştur). Buna itimat ve emniyet buyurunuz ki (Şuna inanmalısınız ki) bu tarzda imzanızla vâkı olan tebligat, sizi en ziyade hürmetle sevenler nezdinde bile büyük bir samimiyetle ve selâmeti fikirle tenkid olunuyor (böyle imzanızla yaptığınız bildirimler,sizi en çok saygı ile sevenler arasında bile, büyük bir içtenlik ve düşünce esenliği ile eleştiriliyor).... Bunun ne kadar müessir (etkili) olacağını ve aksülâmele(tepkilere) saik(neden) olacağını takdir buyurursunuz. Binaenaleyh(bundan dolayı) Heyet-i Temsiliye ve Kongre mukarreratının(kararlarının) daima imzasız, sadece Heyet-i Temsiliye diye neşrini(yayınlanmasını) rica ederim.Telgrafname şu cümlelerle hitam(son) buluyordu. «Zât-ı samilerinin(şahıslarının) her halde ortada münferit (kişisel) bir şekilde görülmemesi muktaza-yı nef'i memlekettir(memleketin yararı için gereklidir). İttifak-ı âra (ortak görüş) ile (bu noktada reyleri toplanan zevat (kişilerin) veya heyetin kimler olduğunu henüz bugüne kadar öğrenmek müyesser(mümkün) olmamıştır) maruz olan (arzettiğim) işbu ricalarımın hüsn-i telâkki buyurulacağından (iyi niyetle değerlendirileceğinden) eminim, ellerinizden öperim» (Ves. 96)...

Kâzım Karabekir Paşa'yı samimî olarak tereddüt ve tenkide düşürdüğünü gördüğünüz noktaları mümkün olduğu kadar bariz olarak muhakeme ve izaha ihtiyaç derkârdır (şarttır). O tarihteki hissiyat ve efkârımın(düşüncelerimin)  mahsul-ü ilhamı(kaynağı) olan mütalâamı (değerlendirmemi), bugünün yeni tesiratina (etkilerine)kaptırmaktan ihtirazen(çekinerek), o tarihte verdiğim cevabı aynen arzetmeği tercih ederim :

19 Eylül 1919

On Beşinci Kolordu Kumandanı Kâzım Paşa Hazretleri'ne

C: Muhterem kardeşim, derin bir samimiyete müstenit olduğuna (dayandığına) asla şüphe etmediğim kanaatinizi açık bir lisan-ı uhuvvetle (dostça sözlerle) bildirmiş olmanız revabit-ı uhuvvetimizin tarsinine (dostluk bağlarımızın güçlenmesine) ve kalbî memnuniyetimin tecellisine bâdi (görülmesine neden)  olmuştur. Tasavvur buyurulan mehaziri (düşündüğün ve dile getirdiğin konuları)  tamamen takdir ediyorum. 10 Eylül tarihinde resen (kendiliğimden) hükûmete vukubulmuş (gönderilmiş) bir tebliğim yoktur. Yalnız telgrafhanede bulunduğum bir sırada bittesadüf (tesadüfen) Dahiliye Nazırı Adil Bey ile makina başında karşı karşıya geliverdik. Onun Sivas Valisi Reşit Paşa'ya verdiği manasız cevaplara karşı bendeniz sırf şahsi olmak üzere mumaileyhin (kendilerinin) şahsına hitaben malûmunuz olan biraz sertçe ihtaratta (ikazlarda) bulundum. Bu âdeta muhavere şeklinde cari olmuştur (fikir alışverişi şeklinde gerçekleşmiştir). Bundan başka gerek hükûmete ve gerek zât-ı şahaneye (padişaha) ve gerek ecanibe vukubulan müracaatlarda (yabancılara gerçekleşen başvurularda) alelitlak (uluorta, açıkça)) Kongre Heyeti» veya «Heyet-i Temsiliye» ifadesi imza makamına kaim olmuştur (yerine geçmiştir). Yalnız Amerika Senatosuna yazılan ve malûmunuz olan bir mektuba Kongre karariyle beş kişi vaz'ı imza etmiştir ki bu meyanda bendenizin de imzam vardır. Dahili olan alenî muhaberata gelince (içerideki haberleşmeye gelince); bunda da Heyet-i Temsiliye ibaresini imza makamında kullanmakta idik. Ancak bunun bazı taraflarca suitesir (kötü niyetle) ve adem-i emniyeti (güvensizliğe) mucip olduğu (yol açtığı) görüldü. Filhakika (gerçekten) böyle umumî bir tabirin delâlet eylediği (işaret ettiği) şahsiyetler ve kuvvet gizli kalıyor. Ortada mes'ul kimdir? Bazı taraflardan, bilhassa Kastamonu, Ankara, Malatya, Niğde, Canik (Samsun) gibi yerlerden doğrudan doğruya şahsan makine başına çağrılmağa başlandım. Adeta Heyet-i Temsiliye unvanı altında gizlenen şahıslarla, müşareket-i şahsiyem (kişisel işbirliğim) olup olmadığına dair bir tereddüt emaresi (belirtisi) hissolundu. Hatta Trabzon'dan Servet Bey de Heyet-i Temsiliye imzalı tebligatı suitelâkki (yanlış değerlendirme) ve heyet-i mezkûrenin (adı geçen Kurul'un) keyfiyet ve kemiyeti (nitelik ve niceliği) hakkında birçok yanlış mütalealardan (düşüncelerden) sonra şahsan bendenizi makina başına çağırdı. Görüşüldükten sonra bütün bu münakaşaların sebebinin imzanın Heyet-i Temsiliye olarak, mevhum (belirsiz) bir şahsiyet ifade eder tarzda vazedilmiş (imzalanmış) olduğunu söyledi. İşte bu esbaptan nâşî (nedenlerden dolayı) bu imza meselesi işarı biraderilerinden (sen kardeşimin işaret ettiğinden) evvel Heyeti Temsiliyece mevzuu müzakere (tartışma konusu) olmuştu."

Devam edecek...