Mutluluk nedenleri içinde önemli bir yer tutar. İlgilerimiz aşırı bir çizgiye varınca aşk adını alır ve en önemli, yoğun ilgimiz o olur. Aşk, Arapça ışık kelimesinden türetilmiştir. Anlamı çok sevk demektir. Bir başka manası da sarmaşık ağacıdır.
Sevgi aşkın ilk basamağıdır. Aşk bir duygular denizidir, acısında bile mutluluk, gözyaşlarında bile haz duyguları saklıdır. Aşık her güzeli bir kat daha güzel, her acıyı bir kat daha acı duyar. Irk, din, düşmanlık hatta yaşam bile önünde silinir, erir gider. Aşk bir duygular denizi demiştik. Bu bazen bir sitemdir ve B. Rahmi Eyüpoğlu sitem şiirinde diyor ki,
Yar yar, seni kara saplı bir bıçak gibi
Sineme sapladılar.
Değirmen misali döner başım
Sevda değil bu bir hışım
Gel gör beni darmadağın
Tel tel çözülüp kalmışım.
Canımın çekirdeğinde diken
Gözümün bebeğinde sitem var
Bazen de kıskançlıkla doludur.
Ey pınar eşme pınar
Yaramı deşme pınar
Sana yârim gelecek
Su ver, söyleşme pınar
derken pınarı bile kıskanır. F. Nafiz Çamlıbel kıskanç şiirinde şöyle söylenir:
Dilerim tanrıdan ki sana açık kucaklar
Bir daha kapanmadan kara toprakla dolsun
Kan tükürsün, adını candan anan dudaklar
Sana benim gözümle bakan gözler kör olsun.
Bazen de bir yalvarıştır. Belki şiirinde İlhan Geçer bakın neleri diliyor:
Düşün garip gecelerini bu şehrin
Düşün yalnızlıklar içinde beni
Hani bir resmim kalmıştı sende
Onu olsun yalnız bırakma beni
Çukurovalı ozan Celal Arabacıoğlu da acılarını şöyle anlatıyor:
Umutların bittiği yerden
Acılar başlamaz mı
Seven ağlamaz mı LARA
Sevdiğini bile söylemeden
Yaşıyorsa ağlamaz mı?
Sıkılgan aşık da dizelerinde diyor ki:
Bir şey var aramızda
Senin bakışlarından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimizde aynı şeyi düşünüyoruz belkide
Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda.
diyor N. Ulvi Akgün Birisi adlı şiirinde.
Aşk ruhsal açıdan birleştirici, bütünleştirici, iki ayrı varlığın bir olma isteğidir. Başkası için yaşamak, bir başkasını kendi için yaşatmak eğilimidir.
Fizyolojik açıdan, türlerin sürekliliğini sağlayan bir kudrettir aşk. Eflatun’a göre işlediği bir kusur nedeniyle Tanrı tarafından cezalandırılıp, erkek ve kadın diye bölünen insanın o bütünlüğe kavuşma özlemidir aşk.
Aşk, iki ayrı varlıktan bir tek varlık yaratma isteğidir. Aşktaki bu duygu sevgiden farklıdır. Cinseldir, bir kişiye yönelik özel bir sevgidir. Bir olma ve kaynaşma isteğidir. Gençlik çağındaki ilk aşkımızda sevgimizi biraz da biz yaratırız. O en iyisi, en güzelidir. Kusurlarını görmeyiz, onda sadece bulmak, görmek istediklerimizi görürüz.
Güzelliğin on para etmez.
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa
Aşık Veysel bu duyguları ne güzel belirtmiş.
B. Rahmi Eyüpoğlu’nun ‘’aşk gelince cümle eksiklikler biter’’ dizesi ne kadar anlamlı.
Sevgili ve eş seçerken bilinçaltı hayalleri rol oynar. Ana baba imajları, mutsuzluklar gibi. Kişi çok defa eksiğini kapayacak, bütünleyecek birini arar. Bu fiziki açıdan da geçerlidir, ruhsal açıdan da. Düşünürlerin aşka bakış açıları değişiktir. Kendi ruhsal yapılarını yansıtırlar düşüncelerinde. Sartre, aşkı kinin değişik bir şekli olarak kabul eder. Başkasına sahip olma, egemen olma, mal etme isteği olarak yorumlar.
Schopenhauer’a göre, aşkın amacı gelecek kuşakların ortaya çıkmasıdır. Yani bir anlamda aşk, doğanın bireyi aldatmasıdır.
Aşkı, sevgiyi kaybetmemek için dikkatli, gayretli bir ölçüde de bağlayıcı olmalıyız.