Farklı kaynak ve mecralarda, arıların ne kadar eşsiz ve faydalı canlılar
olduklarından sıkça söz edildiğini biliyorsunuzdur. Peki, sizce arılar neden
önemlidir?
İnsanoğlu her ne kadar doğa bilimlerinde büyük bir yol katetmiş olsa da,
arılar hakkında bilinmeyenler toplum nezdinde hala oldukça fazla.
Arılar, yeryüzünün en eski sakinlerinden biri olarak binlerce yıldır
dünyadaki yaşamın sürdürülmesini sağlıyor. Doğanın en sadık dostu olarak
bilinen bu minik canlılar, bitkilerdeki tozlaşma faaliyetlerinde rol alarak
ekosistemin korunmasına ilk elden yardımcı oluyor. Bu nedenle de arıların
korunması ve ıslah edilmesi, dünyadaki kaynakların korunması için en
önemli şartlar arasında yer alıyor.
Arıların ıslah edilmesi ve buna dayalı olarak uygun şartlar altında yaşatılması, doğal alanların korunmasına ek olarak tarım faaliyetlerinde de insanlığa benzersiz yararlar sağlıyor. Arıcılık da bu nedenle dünyadaki gıda ihtiyacının karşılanması konusunda en az tarım kadar büyük bir önem taşıyor. Arıların yeryüzünde yaklaşık 100 milyon, insanoğlunun ise 300 bin yıldır var olduğu tahmin edilmektedir. Bir bal arısı, yaşamı boyunca ancak bir çay kaşığının 12’de 1’i kadar bal üretebilir. Bu miktar balın ne kadar kıymetli bir madde olduğunun ve zerresinin dahi ziyan edilmemesi gerektiğinin göstergesidir. Bununla birlikte bal arılarının 1 kilogram bal yapabilmesi için yaklaşık 4-5 milyon çiçeği ziyaret etmeleri gerekir. Dünyada, ürettiği besinler insanoğlu tarafından gıda olarak tüketilen tek böcek bal arısıdır. Bal arıları, sağladıkları tozlaşma sayesinde dünyada gıda olarak tüketilen ürünlerin en az 3’te 1’inden sorumludur. Bu, “Şayet arılar yeryüzünden yok olsaydı, insanoğlu sadece 4 yıl yaşardı.” sözünün doğruluğunu ispatlar niteliktedir. Çiçekle arı arasında, milyonlarca yıldır süregelen karşılıklı yarara dayalı bir ilişki vardır. Çiçeklerin çoğu arılar sayesinde tozlaşır, döllenir, tohum oluşturur ve neslini sürdürür. Arılar ise çiçekler tarafından üretilen nektar ve polenle beslenerek yaşamlarını devam ettirir. Arıların var oluş nedenleri, çiçeklerin tozlaşma ihtiyaçlarının giderilmesidir. Çiçekler rengârenk görünümleri, güzel kokuları ve nektar salgılamaları ile arıları cezbeder. Bu ilişki pek çok bitki için varlığını sürdürebilme stratejisidir. Bal arısını mükemmel bir tozlayıcı (polinatör) yapan faktörler tüylü vücut yapısı, polen ve balla beslenme biçimi, ayrıca bir kolonisinin 10 binlerce üyeden meydana gelmesidir. Mevsime bağlı olarak değişmekle birlikte, bir bal arısı kolonisi; 1 adet ana arı (kraliçe), 0 ila bin adet erkek arı ve 10 bin ila 60 bin arasında değişen işçi arıdan oluşmaktadır. İşçi arı kışın 4-5 ay kadar yaşayabilirken, ilkbahar ile sonbahar arasındaki aktif dönemde toplam 6 hafta yaşar. Bu dönemde ise koloni için 3 hafta kovan içi, 3 hafta da kovan dışı olmak üzere çeşitli hizmetler sağlar. Kovan içi hizmet olarak temizlik, arı sütü salgılama yoluyla yavru ve ana arı için besleme ile bakım, mum salgılayarak petek örme ve bekçilik yapar. Kovan dışı hizmet olarak ise nektar (bal özü), polen, propolis ve su toplama görevlerini üstlenir.
Çiçeklerin verimine bağlı olarak, bal arısı nektar ve polen toplamak için tek seferde 50 ila 100 arasında çiçeği ziyaret eder. Hava şartlarına göre değişmekle birlikte, bal arısı saatte 24 kilometre hızla 9 kilometre kadar uzaklığa uçabilir. Böylece çok geniş bir alanda tozlaşma sağlayabilir.
İşçi arıda 2 çift kanat, 3 çift bacak; ayrıca binlerce gözcükten oluşan 2 adet birleşik ve 3 adet de nokta olmak üzere toplam 5 adet göz bulunmaktadır. Bunun yanı sıra işçi arının; kovana nektar ve su taşımak için 1 adet önde, 1 adet de sindirim için olmak üzere toplam 2 adet midesi vardır. Bal arısının beyni oval yapıda olup sadece bir susam tohumu büyüklüğündedir. Bal arısı, antenlerinde bulunan 170 adet koku alıcısı sayesinde balın kokusunu 2 kilometre uzaklıktan hissedebilir. Ayrıca arılar; hava sıcaklığını, rüzgârın hızını ve gürültü düzeyini de yine antenlerinde bulunan alıcılar sayesinde algılar. Ölüm pahasına da olsa kendini ve yuvasını korumak amacıyla herhangi bir canlıyı sokan işçi arı, iğnesini ve zehir kesesini kaybettiği için ölür. İğne, tırnakla kazınarak deriden hemen çıkarılmazsa vücuda zehir pompalamaya devam eder. İğne hızlıca çıkarıldıktan sonra sokulan yere soğuk su veya buz uygulanması ve antihistaminik alınması gerekir. Bu; acıyı, şişmeyi ve kaşıntıyı azaltır. Toplumda binde 1 veya 2 kişide görülebilen şiddetli alerjik reaksiyon (anafilaksi) durumunda ise adrenalin iğnesi uygulanması hayat kurtarıcıdır. Arı zehrine karşı şiddetli alerjisi olan herkesin, yanlarında her zaman adrenalin iğnesi taşımaları önerilmektedir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 20 Aralık 2017 tarihinde aldığı kararla 20 Mayıs “Dünya Arı Günü” olarak ilan edilmiş ve Dünya Arı Günü ilk kez 20 Mayıs 2018 de kutlanmıştır. Bu tarih modern arıcılığın öncülerinden olan Anton Jansa'nın doğum günü anısına seçilmiştir.