Annelerin En Güzeli-1

26/01/2023 00:54 254

 

Büyüklerimizin anlattığı ilginç, etkileyici ve bir o kadar da güzel hayat hikâyeleri var ki, ne kadar anlatılırsa anlatılsın insanın dinledikçe dinleyesi gelir. Gözlerden süzülen yaşlara eşlik eden titreyen eller, kâh güldüren kâh ağlatan hatıralar...

Ağızlardan dökülen her cümle, bitmesi istenmeyen siyah-beyaz film misali alıp götürür insanı. Uzun, çok uzun yıllara dayanan acı-tatlı hatıraları tekrar yaşarcasına anlatan kişinin, o anki heyecanına ortak olmak bambaşka bir duygu. Klişe olan; ‘Bizim zamanımızda’ cümlesiyle başlayan yaşanmışlıkları dinlemek ise çok kıymetlidir.

Bu hafta siz değerli okurlarımız için yakın zamanda sohbet edip, defalarca aynı hikâyeyi bıkmadan usanmadan ama her defasında can kulağıyla dinlediğim, yıllara meydan okuyan koca bir çınarın yaşadıklarını, hatırlarını yazmak istedim. Buyurunuz…   

 

***

“BEN BU KIZLA EVLENECEĞİM…”

Yıl 1966… Mahalleye bir kasap dükkânı açılır. Mert, delikanlı, özü-sözü bir, heybetli, güvenilir genç olan bu esnaf, çok geçmeden mahalleli tarafından sevilen, sayılan kişi haline gelir.

Diğer taraftan henüz yastan çıkmış, hayata kaldığı yerden devam etmek isteyen mahallenin sevilen ve saygın ailesi… Aile bireyleri yavaş, yavaş çarşı-pazara, alışverişe çıkmaya, normal hayata dönmeye başlar. Mahallenin gülü, evin küçük sosyete kızı, yengesi ile et almak için kasap dükkânına girer. Dükkânına giren genç kız karşısında çarpılan, nerden geldiğini şaşıran, ne diyeceğini, nasıl davranacağını bilemeyen, eli ayağına dolaşan o mert delikanlı içinden şöyle der; “Ben bu kızla evleneceğim…”

***

BIÇKIN DELİKANLIYA NİHAYET BEKLEDİĞİ HABER GELİR

Gel zaman git zaman, alışverişe gelen kızla bir şekilde konuşmak isteyen mahalle kasabı, kızın ağabeyi ile yakın dost olduğu aklına gelir. Ama aralarının açılmaması ve yanlış anlaşılmaması için bir türlü konuyu açamaz. Aradan biraz daha zaman geçer ve bir şekilde konu açılır. Henüz 20 yaşında olan güzeller güzeli kızcağızın hiçbir şeyden haberi yoktur. Kızın yengesi çaktırmadan konuyu açar, ama söylediğine bin pişman olur. Kesin bir dille ret cevabı alan yenge hanım, sonuçta bir elçidir ve yapacak bir şey yok der. Genç adam vazgeçmez, ne yapıp edip kızın gönlünü kazanmak, kalbini çalmak ister. Düşündüğü kadar kolay olmayacaktır elbet. Aradan yaklaşık 6 ay geçer. Gel zaman git zaman evin küçük sosyete kızı ile genç delikanlı arasında sohbetler başlar. Ama kızın genç adama ne bir ilgisi, ne de evlilik düşüncesi vardır. Aile büyüklerini araya sokmak isteyen gence sonunda iyi haber gelir. Ağabeyinin yakın arkadaşı olan mahallenin bıçkın delikanlısı bir fırsatını bulur ve kız kardeşine olan ilgisini ve niyetinin ciddi olduğunu anlatır. Günlerce konuşmaların ardından nihayet olumlu tepki alır ve ‘Neden olmasın!’ sözünden sonra genç kasap vakit kaybetmeden harekete geçer.

“BEN NEREYE DÜŞTÜM!”

Evin küçük, nazlı, sosyete kızı evlenme niyetinde olmamasına rağmen, aile büyüklerinin ısrarına ve baskılarına daha fazla dayanamayıp, “Gelip istesinler bari!” der. Daha fazla uzatmadan; İlk görüşme, isteme merasimi derken söz kesilir ve 6 ay içinde evlilik gerçekleşir.

Evin küçük kızı, prensesi evlilikten sonra; “Ben nereye düştüm!” der, ama karı-koca olmuşlardır bir kere. Çünkü yeni gelinin gittiği ev öyle bir yerdir ki; hayatında görmediği, alışık olmadığı ortamdır. Eskilerin tabiriyle avlu denilen bir alanda, 4 haneli evlerde tam 7 aile yaşar. Evin hanım ağası yani kayınvalidesi namazında, niyazında, dini bütün bir annedir. Bunun yanında sert mizaçlı, katı kuralları olan, koca aileye hükmeden, dediğim dedik bir koca çınardır. (Devam Edecek...)