Kent konseyinde Altın koza festivali için yapılan toplantıya katılmıştım. Toplantıda belediyenin ve Altın koza şirketinin temsilcileri vardı. Çok geniş kapsamlı ve katılımlı bir toplantı olmadı. Zaten zaman bakımından bu mümkün değildi. Yine zorda olsa o kısa zamanda görüşlerimi anlatmaya çalışmıştım.
Altın koza festivali bilhassa Adana kamuoyunda neden yeterli görülmüyor?
Bu durumla ilgili toplantı sonrası bir arayış içinde olunduğunu anladım. Sanırım sayın başkan Zeydan Karalar da mevcut durumdan hoşnut değil. Koza genel müdürü ve kültür daire başkanı birlikte sosyal-kültürel anlamda festivalin genişlemesi ve halka daha iyi bir şekilde dokunması adına bir arayış içinde olduklarını belirtmişlerdi.
Son dönemlerde festivalin işleyiş şekli hakkında bilgi sahibi değilim. Sadece benim öncülüğümde kurulan festival arşiviyle ilgili sıkıntıların olduğunu evvelki sene bana bildirmişlerdi. Benden istenen dokümanları vererek arşivin ayakta kalmasına yardımcı olmaya çalışmıştım.
Festivalin bir yönetmeni olmalı ve o yönetmen ile ekibi, tıpkı bir sinema filminin senaryosunu hazırlar gibi festival projesini her yıl özgün düşünlerle geliştirerek hazırlamalı diye düşünüyorum. Proje yenileme aşamasında, kentin bu konuda yetkin ve düşünce sahibi çevrelerinin görüşlerinin de alınması çok önem taşıyor.
“Festival sadece bir sinema formatında mı olacak yoksa sinemanın tüm sanat dallarını içinde barındırması göz önüne alınarak farklı bir formatla mı projelendirilecek?”
İşte burada yol ayrımları başlıyor…
Bu yol ayrımı daha önce de tartışıldı. Ancak bu karar verildikten sonra festivalin felsefesi, stratejisi ortaya konarak, hedef kitleler belirlenerek, festival projesi hazırlanabilir aslında.
Festivalin geçmişinde yeniden canlandırılırken oluşan festival felsefesi ‘Adana Altın Koza film ve kültür sanat festivali’ ismiyle canlanmıştı. Arşivlere bakılınca bu yol ayrımı ve uygulamalarda neler yapıldığı açıkça görülecektir.
Yapılan toplantı da bu yol ayrımı ortaya çıktı aslında. Genel müdür ve kültür daire başkanının konuşmalarında samimi bir arayış içinde olduğu fikrini edinmiştim. Şimdi görev alan bu arkadaşların aynı şartlarda olup olmadığını bilmiyorum ama yıllar önce yeniden canlandırılan festivalin ben genel müdürü ve festival yönetmeni olarak görev alırken, ağabeyim Fevzi Acevit belediyenin genel sekreteri olarak festival koordinatörlünü yapmıştı. Yeniden doğuş projesinde bu sosyal ve kültürel dokunuşlarla ilgili çok farklı ve sayıda etkinlikler projelendirilip gerçekleştirilmişti. Dolaysıyla değişik hedef kitleler bu etkinliklerle festivalin içinde daha çok kendini bulmuştu.
Son yıllarda yapılan festivallerin formatı daha çok Cannes filim festivali özentisi içinde yapıldığı anlaşılıyor. Bu da bir tercih meselesidir. İzleyip göreceğiz ve Altın koza festivalinin başarılı olması bizleri mutlu edecektir.
Ülkemiz de bir yol ayrımına geldi. Bu nedenle seçim sathına giren ülkemiz adına elimizdeki tüm değerleri de en iyi şekilde kullanmak sorumluluk haline geldi diye düşünüyorum. Altın koza dev bir markadır. Bu markanın son yıllarda şu veya bu sebeple sönük geçti denilmesi bizleri üzer. Ama Altın koza hemen yeniden canlanabilecek kapasite de bir değerdir ve bu değer yaşadığımız bu kötü günlerin atlatılmasına yardımcı olabilir.
Festivale ve görev alanlara zor görevlerinde başarılar dilerim.