Gazi Mustafa Kemal'in 15 Mart 1923 tarihindeki Adana ziyaretini anlatırken "Hatay benim şahsi meselem" dediğini hatırlatmıştık.
Pek çoğunuz da muhtemelen biliyordur, Hatay'ın isim babası da kendisidir.
Avrupalılar Çin’in kuzeyine “Hıtay” derlerdi (Rusçada “Kitay”). “Hıtaylar” ismini taşıyan yarı göçebe Türk kabileleri 10. yüzyılda Mançurya’yı ve Çin’in kuzeyini işgal etmişler ve burasının ismi “Hıtay” kalmıştı.
Hatay'a "Sınırdaki Ay" anlamını verenler olsa da, Atatürk “Hıtaylar”ın Anadolu’ya da gelmiş olduklarına inanıyordu. “40 asırlık Türk yurdu” saydığı Antakya’ya Hatay ismini bu yüzden vermişti.
Mustafa Kemal 15 Mart 1923 günü Adana'ya geldiğinde bir avuç Antakya'lı genç kız "Türkiye'yi kurtardın, bizi de kurtar" demesine karşılık, Mustafa Kemal "Kırk yıllık Türk yurdu düşman elinde kalamaz" demiştir.
1921'deki "Ankara Antlaşması" ile Fransızlar'da kalan Antakya, 1936'da İkinci Dünya Savaşı için, tamtamlar çalınca; Fransızların bu ili Suriye'ye bırakıp çekilme düşüncesi, Mustafa Kemal'i harekete geçirmiş, Milletler Cemiyeti'ne baş vurarak Antakya'yı ülkemize katmak istemiştir.
Eskilerin dediği gibi Mustafa Kemal, nevi şahsına münhasır kıvrak bir zeka ile önce bağımsız devlet yapıp, sonra Türkiye'ye katma planı ile Milletler Cemiyeti'ne baş vurmuştur.
Görüşmeler 1938 yılına kadar 'oyalama taktiği ile sürdürülmüş; ayakta duramayacak kadar hasta olan Gazi için Avrupa gazeteleri, müjde verircesine hastalığını gündeme getirmişler.
Ancak o hasta yatağından kalkıp; Ankara'da 23 Nisan, Mersin ve Adana'da 19 Mayıs kutlamalarını ayakta izlemiş.
Askeri birliklere "resmi geçit" yaptırıp Dünya Basını'na sert bir mesaj vermiştir.
Adana'ya kadar gelmişken de, burada yaşayan Antakya kökenli Arapça bilen dedelerimizi de örgütleyerek canını "Savarona" yatına atmıştır.
Bu arada 42 kiloya düşen Mustafa Kemal, Hatay meselesi çözülmeden, tedaviyi kabul etmemiş.
Fransızlar şartlarımızı kabul edince, iki koluna girilerek Savarona'dan hastaneye götürülmüştür.
Adana'da yapılan çalışma sonucu örgütlenen, Arapça bilen 9500 kişi gizlice Antakya'ya gidip; hem oradaki akrabalarını ikna edip ve hem de oy kullanarak Tayfur Sökmen başkanlığında 40 kişilik meclisin 22'si bizden yana olarak "Hatay Cumhuriyeti" kurulmuştur.
Ancak; Ulu Önder Atatürk "Benim şahsi meselem" dediği Hatay'ın lehimize bir seçimle oluştuğunu öğrenip, mutlu olarak 10 Kasım 1938 günü vefat etmiş,ülkemize katılışını görememiştir.
Acaba Dünya'da var mıdır "Öldükten sonra ülkesine ülke katan" bir başka dahi?
23 Haziran 1939 günü 22 meclis üyemizin oyları ile Hatay "Türkiye'ye İlhak" kararı aldı.
Şimdi biz kalkmış; kendilerine müteşekkir olduğumuz "Sökmen Ailesi"ne, Hatay'ın ilk ve son Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen'e ve vatansever Hatay'lılara "Deprem Yardımında" geç ve yetersiz kalıyoruz.
Onlara vaktinde yetişemiyoruz.
Afedersin Hatay.
Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.