Yıl 1967… Günlerden 3 Ekim…
Yani bundan tam 52 yıl önce… Tam da bugün…
Yer, Anadolu’nun iş insanı yetiştirmesiyle ünlü Darende.
Bekir-Ayşe Ilıcak çifti ilk çocuk heyecanı yaşıyor.
Baba, kucağına ilk kez aldığı oğlunu bağrına basıyor. Pencereden göz ucuyla altın sarısına dönen kayısı yapraklarına bakıyor. Şükrediyor.
Baba Ilıcak, avukat… Ama her Darendeli gibi gönlü ticarete daha yakın.
Oğluna, kahraman anlamına gelen ‘Erman’ adını veriyor.
Birkaç yıl sonra işleri gereği birçok Darendelinin yaptığı gibi gurbete çıkıyor, Ankara’ya yerleşiyor. Erman büyümeye devam ediyor.
Özallı yıllar başlıyor. Her yer, her şey yeniden imar ediliyor.
Erman, TED Ankara Koleji’ni bitiriyor, ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümüne kayıt yaptırıyor. Çok başarılı bir öğrenci… Basketbol oynuyor ve bu sporu çok seviyor.
Evet, Erman Ilıcak’ın üniversite 3’üncü sınıfa kadar yaşamöyküsü özetle böyle.
Erman Ilıcak, bir gün o yılların en popüler inşaat şirketi ENKA’nın patronu Şarık Tara ile tanışıyor. Bu tanışıklık ENKA’da staj imkânı sağlıyor ve üniversite biter bitmez ENKA’nın merkezi İstanbul’da işe başlıyor.
Şarık Tara, genç mühendisi Irak şantiyesine göndermeyi planlıyor ama Irak’ta savaş bitmek bilmiyor. Erman’ı Irak yerine Libya’daki şantiyelerinin başına gönderiyor.
Ilıcak, yaklaşık 2 yıl ENKA’nın Libya’daki işlerini başarıyla koordine ediyor. Sonra aynı şirketin Rusya’daki işleri için o ülkeye geçiyor.
O yıllarda Sovyetler Birliği yeni dağılmış. Yola ‘Rusya’ olarak devam etmek zorunda kalan bir ülke dört bir yanına fırsatlar sunuyor.
Erman Ilıcak’ın Darendeli bünyesinde dolaşan ticaret aşkı nüksediyor. Dev bir şirkette, iyi bir pozisyonda, çok iyi maaşla çalışmasına rağmen risk alarak girişimciliğe ilk adımını atıyor. St. Petersburg’ta ‘Yeniden Doğuş’ anlamına gelen Rönesans Holding’i kuruyor.
Biriktirebildiği 30 bin dolar, Rönesans’ın ilk sermayesi oluyor.
Yıl 1994. Rusya’nın ocak soğuğunda kurulmuş şirketin aldığı ilk iş bir ofis tadilatı. ENKA gibi dev bir şirkette büyük projelere imza atan Erman Ilıcak, bu durumu hiç sorun yapmıyor. Büyük küçük demeden birçok işi alıp başarıyla bitirip teslim ediyor. Tamamlanan her işin ardından daha büyük işler Rönesans Holding’e emanet ediliyor.
Erman Ilıcak bu arada eğitimine de devam ediyor. Viyana Ekonomi Üniversitesi ve Minnesota Üniversitesi’nin düzenlediği MBA programından 2002 yılında diplomasını alıyor. Daha sonra Paris’te bulunan International School of Management’ın düzenlediği işletme doktorası programını 2011 yılında bitiriyor.
Rönesans Holding, bugün dünyanın neredeyse her kıtasında inşaat, alışveriş merkezi, ofis binaları, endüstriyel tesisler, üniversiteler ve havaalanları olmak üzere birçok projenin müteahhitliğini yapıyor.
25 yıllık şirketin bu başarısının her anında nefes kesen bir mücadele var. Bunu Erman Ilıcak, şöyle anlatıyor:
“Üniversitede oynadığım basketboldan çok etkilendim. İstediğin kadar yıldız ol. Takımın iyi değilse sonuç alınmaz. Bir de mücadele son saniyeye kadar devam eder bu sporda. Tıpkı iş dünyasında olduğu gibi…”
Erman Ilıcak, bugün 3,8 milyar dolarlık servetiyle Türkiye’nin en zengin ismi. Mütevazılığı ve dostlarına olan düşkünlüğüyle tanınıyor.
Peki, ben bugün Erman Ilıcak’ı neden yazdım.
Dünyada birçok stratejik müteahhitlik projesine imza atan Rönesans Holding, gayrimenkul, sağlık ve enerji sektörlerindeki yatırımcı kimliğine ek olarak uluslararası bir petrokimya üreticisi olmaya hazırlanıyor.
Peki, yatırım için nereyi tercih etti?
Elbette Adana’yı.
Geçen hafta bu yatırım için ortaklık ve lisans anlaşmalarının imzası atıldı. Rönesans Holding’in, 1,4 milyar dolarlık yatırım ile hayata geçireceği Ceyhan Polipropilen Üretim Tesisi cari açığımızı düşürecek en önemli endüstriyel yatırımlardan biri olacak. Bu yatırımla birlikte Ceyhan Petrokimya Endüstri Bölgesi’nin kurucu işletmecisi de Rönesans Holding olacak.
Adana, hayallerimizin ötesinde bir gelişmeye doğru yeniden doğuyor.
Yani Adana’nın Rönesans’ı başlıyor.